GÜNDEM

Avmler Mi Kutsal Camiler Mi?

Avmler Mi Kutsal Camiler Mi?
Öncelikle yazımın başlığına neden bu ismi verdiğimi açıklamam gerekiyor. Son dönemde yurdun neresinde geniş bir inşaat alanı görsem ya AVM inşaatı ya da cami inşaatı oluyor. Belki bir ihtimal de insanların daha konforlu evlerde yaşayabilmesi için göğü delmeye çalışan yapılar inşa ediliyor. Tanpınar, Beş Şehir ’inde “Eskiler inşa etmeyi ibadet etmek gibi görürdü.” der. Peki biz yeniler nasıl görüyor inşa etmeyi? İbadet etmek gibi görmesek bile mimari açıdan ne kadar usta binalar inşa ediyoruz? Gelecekteki kuşaklar günümüzde yapılan camilerde namaz kılıp, AVM’lerde alışveriş yapacaklar mı? Elbette o camilerde ibadet edip yine o AVM’lerde alışveriş yapacaklardır. Çünkü bizler bize miras kalan yapılara girip çıkmaktayız hala.

Ben çocukken memleketimde camilere ibadet etmeye giderken en eski camilere gitmeye riayet ederdik. Çünkü o camilerin yenilere göre daha farklı bir atmosferi vardı. Yeni camilerde namaz kılmak evde kılmak gibi gelirken, eski camilerde namaz kılmak daha çok huşu veriyordu. Bunun nedeni elbette gelişen(!) tarihsel süreçte insanlarımızın nereden gelip nereye gittiğiyle alakalı olmalı. Yazının ana konusuna tekrar dönecek olursak, camilerin kutsallığı bugün nerede? Bunu herhangi bir görüşle temellendirebiliyor muyuz?

Başta İstanbul olmak üzere özellikle büyükşehirlerde inşa edilen camilerin etrafına çok katlı binalar da yapılıyor. Minarelerin uzunluğu çok katlı evlerden daha aşağıda kalıyor. Eskiden bir yerde minarelerin boyundan daha uzun yapılar varsa oraya “dar-ül küfür” derlermiş. Yani küfür yurdu. Yüzde doksanından fazlasının Müslüman olduğu ülkemizde minarelerin boyu neden daha kısa kalıyor, çok katlı binalardan?

AVM’lere gelecek olursak; AVM’ler modern insan için birçok imkan sunuyor. İçerisinde kitapçılar olduğu gibi, süpermarketler, sinemalar, kafeler gibi sosyalleşmek için birçok alternatif var. Bunun yanında AVM’lerde tuvaletlere de ücret vermiyoruz. Ama camiler öyle mi? En az bir liradan başlıyor camilerde tuvalet ücreti. AVM’den aldığımız suyu caminin bütçesine sindirim karşılığı olarak dağıtıyoruz. AVM’leri bu bakımdan kervansaraylara benzetebiliriz. Kervansaraylara atlarımızı bağlarken, AVM’lere arabalarımızı park ediyoruz. Ne hikmetse içerisinde zamanın nasıl geçtiğini de anlamıyoruz. Bazen arkadaşlarımızla, bazen de ailemizle orada hoş vakit geçirebiliyoruz. Yirmi lira verdiğimiz film ücretine ek olarak mısır ve kola gibi yiyecek içeceklerle kişi başı otuzar liraya kadar çıkarabiliyoruz.

Bugün en büyüğünden en küçüğüne kadar birçok şehrimizde en az bir AVM mevcut. AVM’ler bu kadar geniş yer kaplamasıyla birçok genç vatandaşa da iş imkânı sağlıyor. Edebiyat fakültesi mezunları giyim mağazalarında hemen işe başlayabilip birkaç ay sonra kıdemlerini yükseltebiliyorlar. Böylelikle maaşlarını da artırıp kimseye muhtaç olmadan yaşamaya devam ediyorlar. Bu tüketim çılgınlığına itiraz eden hiçbir vatandaş henüz kayıtlara geçmedi. Çünkü bu soğuk kış mevsiminde AVM’ler ısınmak için en ideal mekân konumunda. Üstelik doğalgaz faturaları dört haneli sayılara ulaşmışken çok da kanıksamamak gerek bu durumu.

AVM’ler aynı zamanda namazını beş vakit kılan bir Müslüman için de ideal bir mekân. Hafta sonu ailesiyle birlikte herhangi bir AVM’ye yemeğe giden bir baba, vakit namazlarını aksatmadan kılabiliyor. Bunun yanında giyim, öteberi gibi ihtiyaçlarını da AVM’lerden tedarik edip, çocuklarının oyun alanında vakit geçirmelerini sağlayabiliyor, akşam seansında bir film izleyip sonrasında evine dönebiliyor.

Yazının sonuna doğru gelirken aslında başlığın çarpıcılığını aydınlatma kanaatindeyim. Tanpınar’ın sözüne dönecek olursak; neden AVM’lere kuşlar konmuyor, neden modern camilere turistler merakla gelip ziyaret etmiyorlar? Böyle ucube diyebileceğimiz yapılar inşa edildikçe elbette sokakların boş duvarlarında “Mimarlık Pişmanlıktır!” yazıları yazılmaya devam edecektir. 

YAZAR HAKKINDA
Muhammed Münzevi
Muhammed Münzevi
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN