GÜNDEM

Bayram Ol Bayram Ola

Bayram Ol Bayram Ola
Öyle genel geçer bir kaide değil ama ya hu Ramazan ayının ilk günlerinin -özellikle yaza denk geldiğinde-  hep serin geçmesi veya her Kurban Bayramında yağmur yağması sizce de insanın imanını tazeleyecek güzellikte olaylar değil mi? Allah'ın; gören gözlerin, akleden kalplerin, kulluk etmek isteyenlerin önünü açması, işini kolay kılması değil mi? Allah böyle zamanlarda rahmetini öylesine apaçık indiriyor ki hissetmemek imkânsız. 

Bu karanlık dünyanın pencereleri diyorum bayramlara. Senenin belli günleri hem nefes almamızı hem de içimize ışık dolmasını sağlayan pencereler... Tabii ki her güzel şey gibi onları da yıprattı zaman. O derece ki; ilk 'nerde o eski bayramlar?' diyen öleli bin sene oldu. Ama yine de şükür. Bayram namazlarımız, komşu ve kabir ziyaretlerimiz, buram buram olmasa da pide kokularımız, kapı kapı gezerek gülücük dağıtan çocuklarımız hala var elhamdülillah. 

Şimdi o eski güzel bayramları merak ediyoruz. 'Nasıldı acaba?' diyoruz. Her zamanki gibi, gerçekleşen en güzel olayları bulmak istediğimizde güzeller güzelinin devrine gitmemiz gerekiyor. Dehrin bayram ettiği günlere gitmemiz gerekiyor. Bir bayram sabahı tablosu çizelim o zaman. Gidiyoruz...

Sabah namazları kılınmış. Peygamberimiz gusül abdestini almış, tertemiz kıyafetini giymiş, güzel kokularını sürünmüş, dalgalı ve uzunca saçlarını taramış bayram namazını bekliyor. Eğer Ramazan Bayramı ise namazdan önce birkaç hurma atıştırmış, Kurban Bayramı ise bir şeyler yemek için namaz dönüşünü bekleyecek. Resulullah kalktı. Namaza gidiyor. Kurban Bayramı ise sesli bir şekilde tekbir getiriyor yürürken. 'Allahu ekber Allahu ekber. La ilahe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahil hamd.' Yer gök şahit oluyor. Yürüdüğü yol şahit oluyor. Bütün ashab toplanmış musallada. Açık alanda kılınmasını uygun görüyor Resul. 'Kadınlar ve çocuklar da bayram namazlarına gelsin' diyor. Tekbirlerle hamdlerle namaz kılınıyor. A'la ve Ğaşiye surelerini okuyor kutlu nebi. Daha sonra bir kütüğün üstünde hutbe veriyor dostlarına. 'İsteyen dinlesin isteyen gidebilir' diyor. Savaş dâhil her konu Resul'ün hutbesinde konuşulabilir. Her ihtiyaç paylaşılabilir. Eğer varsa söylüyor. 'Sadakalarınızı çoğaltın' diyor sonra özellikle kadınlara. Sadakalarınızı çoğaltın.' Evine dönerken adımları geldiği yolu değil başka bir güzergâhı şereflendiriyor. Genelde böyle yapar O. Kurban Bayramı ise kurbanlar kesiliyor. Önce fakirler gözetiliyor. 'Dağıttığın senindir' anlayışı hâkim. Herkes hayırda yarışıyor. Ramazan Bayramı ise ne varsa artık evde, o yeniyor mübarek annelerimizle birlikte...

Samimiyet ve uhuvvet toplumu. Son Nebi'nin sancağının altını yurt bellemiş kutlu insanlar. Günlerimizin gün gibi, bayramlarımızın bayram gibi, hayatlarımızın hayat gibi geçmesini istiyorsak o insanları ilelebet örnek ve önder kabul edeceğiz. Allah bizlere de mahşer günü o sancağın altında, Allah'ın askerlerinin yanında yer edinebilmeyi nasib etsin. Amin.

YAZAR HAKKINDA
Nurullah Yağcı
Nurullah Yağcı
17 Temmuz 1993'te İstanbul'un Fatih ilçesinde, müftü bir baba ile ev hanımı bir annenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Karadeniz'in muhtelif şehirlerinde -sırasıyla Borçka, Hemşin, Ardeşen'de- ilk ve orta öğretimini tamamladı. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Şu an aynı üniversitede Hadis alanında yüksek lisans yapmakta. İnsanları, şiirleri, dergileri ve türküleri seviyor ..
YORUMLAR
Sarkastikizm
16-06-2017 - 10:20
Güzel bir üslup.Okurken tam yüreğinden kavrıyor insanı.Yüreğine sağlık...
YORUM YAPIN