Zarifoğlu tarafından "Tek başına bir okuldu." denilen kalp mimarı ve ruh mühendisi Fethi Gemuhluoğlu 1922 yılında İstanbul'da doğdu. Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdikten sonra bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam ederek, 1950-1955 yılları arasında İstanbul'da çeşitli okullarda Türk Dili ve Edebiyatı hocalığı, 1955-1963 yıllarında Spor ve Sergi Sarayı Müdürlüğü yaptı. Necip Fazıl onun bir "fikir sakası" olduğunu belirtmiş; kendisini, harp meydanında görünmeyen ama her daim fikir suyunu taşıyan bir adam olarak tanıtmıştır. Ruh mühendisi 1970-1977'de de Türk Petrol Vakfı'nda genel sekreter olarak çalışmıştır. Etrafındakiler onun mesleğini 'insan yetiştirmek' olarak kabul etmiştir. Hayatını davasına, doğru bildiklerini tüm insanlara aktarmakla, mazlumlara sahip çıkmakla geçirmiştir. Öyle ki onunla tanışanlar kendilerini piyango çıkmış gibi hisseder. O Anadolu’dan üniversiteye gelen gençlerin elinden tutmuş, maddi manevi sıkıntılarını çözmeye çalışmıştır. İslam’ı çocukları gibi gördüğü genç evlatlarına ve dönemin aydınlarına tanıtan bir derviş olarak hayatını geçirmiştir. İman, ahlak, erdem gibi insani değerleri savunmuş yeni neslin bu kavramları yaşaması ve yaşatması için uğraşmıştır. Herkeste emeği olan, selamlaştığı her insanla daima iletişimi olan bir insandır. Yanına gelen gençlerle, onların okullarıyla, kalacak yerleriyle, girecekleri işlere kadar her şeyleriyle ilgilenmiştir. Gençleri ülkeye, davaya, ümmete kazandırmakla hayatını geçiren Fethi Gemuhluoğlu’nun bu cümleleri tüm çabasını çok net kanıtlamıştır. "Bak kardeşim seni tanımam, ananı tanımam, babanı tanımam ama şuna inanıyorum; seni kurtarırsak bu Türkiye'de bir kişiyi daha kurtarmış oluruz."  O karşılaştığı her kalbe girmeyi başarmış, Altan Deliorman'a "o gönüller sultanıydı" dedirtmiştir. Yaşamı ses getirmiş tüm Müslümanların dertleri ile dertlenmiştir. Dava adamı kıstaslarını dönemin insanlarına bizzat yaşayarak göstermiştir. Ona göre milletin felaketi insanlarının birbirine düşmesindendir. "Bu nasıl kavgalar çirkin dövüşler, hepimiz bu yurdun evlatlarıyız." diyerek insanların arasına sevgi tohumları ekmiştir. O da tüm örnek şahsiyetler gibi sevgi ve iyiliklere dünyanın kurtulacağına inanmıştır.  Nevzat Yalçıntaş onun için "insan avcısıydı" demiştir. O insanlara, düştükten sonra yardım etmekten ziyade bulundukları yerlerden yukarı çıkması için yardım etmiştir. Çok okuyan tasavvuf erbabıdır Fethi Gemuhluoğlu. Tek fikirli olmaktan her zaman çekinmiş farklı fikirleri de okumuştur. 

Cebinde her daim hadis metinleri taşır mümkün olduğunca o kitapları insanlara vermiş ve anlatmıştır.

5 Ekim 1977'de vefat eden Gemuhluoğlu  "Ölümle dost olunuz." sözünü geriye bırakarak bu dünyadan ayrılmıştır. Günümüzde de birçok yazar,  siyasetçi, akademisyen ve bürokrata yol gösteren yetenek avcısı, dost ehli Fethi Gemuhluoğlu aramızdan ayrılalı 42 yıl geçti. O davasına fikri, kelamı, gönlü, duyguları ve imanıyla hizmet ederek gönüllere bir taht kurmuştur.  Son sözü kendisine bırakıyor, Allahtan Rahmet diliyoruz.

Son sözüm: "Nefesler pâyende ola. Demler, safâlar müzdâd ola. Kulûb-ı âşıkan küşâde ola…"

Bana hakkınızı helal ediniz."

Gençlere Öğütleri

•Müslümanlara dua ediniz. 

•Yeni bir dünya kurulacaktır. Ona hazırlanınız ve çok iyi okuyunuz. Kendinizi çok iyi yetiştiriniz. 

•Uyku gaflettir uykuyu azaltırsanız zamanınız çoğalır. 

•Çok okuyunuz ikra emri umumidir.

•Kendisine dost olmayanlar gayrıya dost olmazlar kendileri ile barışa varamayanlar gayri ile barışa varamazlar. Kaldı ki savaş  yoktur. Dünya dostluk üzere halk edilmiştir.

•İstikbal gözyaşını tanıyanlarındır. Ağlamayan gözün gördüğünden hayır gelmez. Allah göz pınarlarınızı kurutmasın.

•Cebinizde kalan son lirayla simit alıp da karnınızı doyurmayın gidin onunla bir film yahut bir tiyatro seyredin.

•Paradan önce dost biriktirin.

•İnsan fikre dost olunca tarihe, coğrafyaya, ormana da dost olur ağaca da dost olur.