FİKRİYAT

Birleşsin Ellerimiz Uzansın Çağlara

Birleşsin Ellerimiz Uzansın Çağlara
Hamd insanı bir kan pıhtısından yaratan, insana kalemle yazmayı öğreten, çok kerem sahibi ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a olsun.

Salat ve selam Resulüne ve ashabına olsun.

Ülkemiz, ümmetimiz ve dünya bugün bir uçurumun kenarında durmaktadır. Sırf gücü elinde bulunduranlar, nefislerini tatmin etmek istedikleri için kendini yeryüzünün tanrıları addedenler, dünyayı istedikleri gibi idare etmek istediği için bugün dünyamızda kan ve gözyaşı eksik olmuyor.   

Kendi ülkelerinde adaleti sağlamadıkları veya kendi kanunlarıyla insanlara zulmettikleri ve buna da adalet dedikleri gibi başka ülkelerin yönetimlerini de maşalar aracılığıyla dizayn etmeye çalışıyorlar.

Ülkelerin sosyal yapılarını, yaşantılarını ve fikirlerini türlü teknolojik ve sosyal silahlarla etkileyip değiştirdikleri gibi aynı silahla, zalimi sevmelerini mazlumdan nefret etmelerini sağlamaktadırlar.

İşte bu kendini yeryüzünün tanrıları zanneden kuklacılara, kimileri üst akıl deyip adını söylemeye çekinseler de biz ‘siyonizm’ veya daha somut bir dille bugünün siyonistlerine ‘abd-ab-israil’ diyoruz.

Siyonizm, asla yeni bir oluşum değildir. Aksine varlıkları çok önceye dayanır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki; bugün Siyonizm altın çağını yaşıyorsa bunun en büyük sorumlusu dünya Müslümanlarıdır.

Ve bu çağın onlar için altın çağ, ümmeti Muhammed ve insanlık tarihinin de en karanlık dönemi olmasının sebebi insanların ve özellikle Müslümanların etnik farklılıkları, mezhep farklılıkları, fikir ayrılıkları yüzünden birbirlerine saygı göstermemeleri ve birbirlerine düşmanlık beslemelerinden başka bir şeyden dolayı değildir.

Peki neden Siyonizmin güçlenmesinin sebebi özellikle Müslümanların bu ayrılıklarından dolayıdır diyoruz?   

Çünkü insanlığın huzuru, saadeti ve mutluluğu ancak İslam’dadır. Müslümanlar insanları hidayete erdirecek yolu onlara göstermek zorundadır. Çünkü yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Siz insanlar için ortaya çıkarılan iyiliği emreden kötülük den alıkoyan ve Allah’a iman eden hayırlı bir topluluksunuz.” (Al-i İmran/110)  Müslümanların kendi aralarında ayrılığa düştüğü bir dönemde Siyonizmin, istediği gibi çarkını döndürmesine şaşırmamak gerekir diye düşünüyoruz.

Bugün İslam ülkelerinin hali ortadadır. Bunun en büyük sebebi aynı ülkelerin insanlarının birbirlerinin fikirlerine saygı göstermemesi, birbirini çekememesi, bir grubun diğer gruba nefret beslemesinden kaynaklıdır. Aynı masaya oturup konuşulacak meseleleri varken, birbirleriyle konuşmaya bile tenezzül etmeyen, sadece kendi grubunun iyi hoş vatansever görüp diğer bir grubu vatan haini görmek veya kendi grubunu cennetlik görüp diğer grubu tekfir etmek, aynı şekilde sadece kendi fikirlerini aydınlıkçı bilip diğer bir grubu bağnaz kabul etmek ne kadar da olgun bir davranıştır varın siz düşünün!

Geçtiğimiz günlerde çok değerli hocam kendisinin de bir sitede okuduğu yaşanmış bir olay anlatmıştı. Olay şöyle idi;

Suriyeli 4 karton toplayıcısı, bir Pazar kasasını masa yapmış başında otururken yanlarına gelen bir Türk ile sohbet ederler.  Bu arada Türk onlara ne iş yaptıklarını? Suriye de neler yaptıkları? v.b. sorular sorar. O dört adamdan biri Türkmen milliyetçisi, birisi Kürt, birisi Arap diğeri ise Baas destekçisi koyu bir solcudur. Adamlar derler ki biz Suriye’de iken bırakın bir masa da bir arada oturmak aynı caddede bile birbirimize tahammül edip yürüyemezdik der. Ardından ekler; işte kendi ülkelerinde kendi caddelerinde kendi insanına tahammül edemeyenler başka ülkelerin çöplüklerini birlik de karıştırmak zorunda kalırlar…

İşte bu son söz gerçekten çok etkileyici ve çok manidar. Bizler, şuan ülkemizdeki olaylara yaklaşımımızda bu olayı sürekli hatırlamak zorundayız. Suriyeyi unutmamalıyız ki! o duruma düşmeyelim. Irağı unutmayalım ki o duruma düşmeyelim. Bu yaşanılan hadiseler siyonizmin Müslümanın müslüman ile savaştırılması projesidir. Dün Irak’ı İran la savaştırıyorlardı. Bugün Suriye’yi kendi halkıyla. Değişen sadece kuklalar kuklacılar hala aynı. 2016 yılını patlamalarla, saldırılarla, darbe kalkışmasıyla, şehitlerle geçirdi. Bizi bölmek istiyorlar. Bölemediler inşallah bölemezler de ancak bunun için birbirimize tahammül etmeyi ve kardeşlik bağlarımızı güçlendirmeyi unutmamalı, bu milletin asırlarca kardeşçe yaşadığını hatırlamamız gerekiyor.

Bu konuda bana fikir babalığı yapan kıymetli Mustafa hocama SELAM OLSUN.

Ve yazımı aşık Veysel in şu dizeleriyle bitirmek istiyorum;

“Kim okurdu kim yazardı bu düğümü kim çözerdi

Koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa”                  

                                

 

YAZAR HAKKINDA
Muhammed Fatih Polat
Muhammed Fatih Polat
İstanbul’da doğdu. Aslen Sivaslı olup İstanbul’u daha çok sevmektedir. Milli Görüş hareketini ilk kez küçük bir çocukken ‘haydi Mücahit ERBAKAN de oğlum’ diyen babasından duymuş olacak ki kendini bildi bileli bu hareketin içinde. Lise öğrenimini Mesleki Açık Öğretim Lisesi İmam-Hatip bölümünde bitirip Hafızlık eğitimini de Fatih'te tamamlamıştır.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN