GÜNDEM

Birlikte Yaşama Teklifi Olarak İslam

Birlikte Yaşama Teklifi Olarak İslam
Allah, insanı farklı fıtratlarda yaratarak dünyaya koymuştur. Fizyolojik ve biyolojik olarak benzer özelliklere sahip olsak da, iç dünyalarımız, meyillerimiz aynı derecede benzerlik göstermiyor. 7 milyar insanlık alemi olarak hepimiz yeryüzü üzerinde yaşıyoruz ve buradan başka gidecek yerimiz bulunmuyor. Yeryüzünü bir ev gibi düşünürsek, 7 milyar insanhepimiz aynı evin içinde nefes alıyoruz. Bu evin içerisinde Müslümanlar da var, Yahudiler de var, ateistler de var, kapitalistler de var, emperyalistler devar, konformistler de var,ve daha ismini sayamadığımız onlarca inanış gezegenimizde yer alıyor.Yani dünya zıtlıkların, farklılıkların bir arada olduğu bir dünya olarak karşımıza çıkıyor, bu durum benzerlerin birlikte yaşamından ziyade farklıların birlikte yaşamını temin eden bir inancı kıymetli yapıyor. Bu saydıklarımızın aynı ya da benzerleri dün de bu dünyada vardılar, bugün de varlar, yarın da benzer şekillerde var olacaklar. Bütün farklılıklara rağmen,bu ev içinde birlikte yaşamayı başaramazsak yeryüzündekaosa zemin hazırlamış oluruz. Binaenaleyh açıktır ki bugün de şahit olduğumuz dünyadaki mevcut kaos ortamına, birlikte yaşamın inşa edilememesi sebep olmaktadır. Yani aslında birlikte yaşam çağımızın temel sorunlarından birine tekabül etmektedir.  Dinin sahibi Allah, bütün insanlık için en mükemmel yaşam biçimi olan İslam'ı insana teklif etmiş, ona - külli irade bünyesinde -  seçim yapmasına müsaade etmiştir.

İnsanların birlikte yaşayıp yaşayamayacakları,beyinde neticelenen bir durumdur. Allah katında kabul olunan tek din İslam olsa da, insanlar iradeleriyle farklı inanışları seçebilirler, farklı düşüncede olabilirler, bireysel olarak sapkınlık içinde yaşayabilirler ancak; birlikte yaşamın sağlanabilmesi için toplumsal sahneye çıkarken bireysel çarpıklıklarını yansıtamazlar. Tahammüllerimiz, toplumsal alanda insanlığı zedeleyici ve alçaltıcı olmayan farklılıklarımızadır. Aksi taktirde toplum içinde bir kimseinsanlığı çürütücü ve toplumsal yapıyı zedeleyici hareketler sergiliyorsa, bunu bir farklılık olarak niteleyip tahammül şemsiyesi altına alamayız. Böyle bir yanlış gördüğümüzde gücümüz nispetinde kalbimizle, dilimizle, elimizle düzeltmek için en güzel biçimde mücadele etmek Müslümanlığın gereğidir. Ki böyle bir zararlı hareket karşısında mücadele etmek birlikte yaşamın önemli parçalarından bir tanesidir. İnsanlığı çürütücü ve toplumsal yapıyı zedeleyici olmayan farklılıklara tahammül edemeyen bir beyin, birlikte yaşamı sekteye uğratacaktır.Eğer insanların zihinlerinde inandıkları yaşam biçimi, din, ideal; kendisinden farklı olana yaşama hakkı tanımıyorsa o insantoplumsal yaşamın önünde engel teşkil etmektedir.

Birlikte yaşam ancak şartlı gerçekleşebilecek bir durumdur. Bunun şartı da hakların korunmasıdır. Bu şart yerine gelmediğinde haksızlıklar ortaya çıkacak, bu durum çatışma ve kaos ortamlarını doğuracak ve birlikte yaşam sona erecektir.  Birlikte yaşamın temel taşlarını insanlığı yüceltici değerler oluşturur. Dürüstlük birleştiricidir, yalan ayrıştırıcıdır; sevgi birleştiricidir, nefret ayrıştırıcıdır; iyilik birleştiricidir, kötülük ayrıştırıcıdır. Dünya üzerinde mevcut inanışlara genel olarak baktığımızda kendisinden başkasına hayat hakkı tanımayan bir tablo görürüz. Halbuki kendisinden emin olan hiçbir inanç kendisinden farklı olan için endişe duymaz. Bu tür inançların ortaya çıkışı birlikte yaşamı yaralamıştır.

İslam, insana en mükemmel yaşam teklifidir. Allah insanı aklı baliğ yaşa eriştirince,insan teklifle karşı karşıya kalıyor. Birlikte yaşamın temel taşı olan hakların temini, İslam'ın merkezinde bulunan bir konu başlığıdır. Nitekim,kul hakkının çiğnenmemesi çağrısı, İslam'ın en ciddi çağrılardandır, çünkü kul haklarının gözetilmediği bir yerde birlikte yaşam mümkün olmaz. Sadece bu çağrı dahi, birlikte yaşama teklifi olarak İslam'ı, o yaşamın tek formülü kılar. Kul haklarının korunması herkesin kendi sınırlarını bilmesiyle olur, çizgisini aşarak karşı tarafın sınırlarına girmek bu yaşamı sona erdirecektir.

Çok hukukluluğun olmadığı yerde birlikte yaşam inşa edilemez. Çok hukukluluğu içinde barındıran İslam, bir devlet dini olduğunda kendi yasalarında Müslümanlara yasak olmasına rağmen gayri Müslimlerin yaşadıkları alanlarda alkol gibi haramlara müsaade eder, ancak buna Müslüman mahallelerinde müsaade edilmez. O çatı altında yaşayan gayri Müslimler isterlerse İslam hukukuna göre yargılanmayabilip, inandıkları hukuka göre yargılanabilirler. Birlikte yaşamak demek iç rahatlığıyla yaşama hürriyetini yerine getirmek demektir. Bugün görüntüde insanlar birlikte yaşam sürdürseler de, bu birliktelikte kendi öz tercihleriyle-tercihlere gereken bir saygınlık gösterilemediğinden- "o ne der tanrısı" çekincesiyle zaruri bir yaşam sürdürmektedirler. İnsanlar uygunsuz tercihler yapsalar da, İslam;“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” şiarıyla yaklaşmak suretiyle birlikte yaşamı ayakta tutmamızı istiyor. Kısacası İslam, bütün hakların teminatı olduğu için birlikte yaşamın gerçek teklifidir.

 

YAZAR HAKKINDA
Burak İnce
Burak İnce
Kırşehir doğumlu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini Kırşehir'de tamamladı. Üniversite hayatına Kocaeli Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde başladı, şu anda Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında yüksek lisans yapmaktadır. Türk-Amerikan ilişkileri ve dış politikada söylem üzerinde çalışmaktadır.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN