GELİŞİM

Bu ”Diriliş” Kime?

Bu ”Diriliş” Kime?
Binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip bir millet olduğumuz ve insanlık tarihinde çok önemli bir yere sahip olduğumuz bugün tarihi bir vakıadır. Lakin bu vakıa içerisinde bir takım handikaplar sebebiyle ne yazık ki tarihimize karşı düzgün okuma metodları geliştirmekte zorlanmaktayız. Bu metodların üzerine durmalı ve buralarda yaşadığımız sıkıntıları incelemeliyiz.

 Bugün Türkiye’de var olan tarihçilik anlayışları bir tarafın holiganı olmaktan öteye geçmekte zorlanmaktadır, akademik olarak ilmi tetkikler ile doğru tarih okuması yapan birçok kıymetli hocamız olsa da ne yazık ki toplumda tarafgir tarih ilminin inceliklerinden habersiz isimler itibar görmekte, kitapları baskı üzerine baskı yapmaktadır.

 İşte bu sebepten dolayıdır ki tarafgir tarihçilik anlayışı yüzünden ya bir tarafı yerin dibine batırmaktayız ya da bir tarafı göklere çıkartmaktayız. Bu minvalde yapılan bir tarih okuması da bize ne yol gösterebilmekte ne de güncel meselelerimize bir çözüm sunabilmektedir. Bunun birkaç örneği üzerine durmak gerekirse, “Muhteşem Yüzyıl” isimli garabet bir dizide izlenme oranını arttırmak için yapılmayan ahlaksızlık, atılmayan iftira ve mahremiyete saldırı kalmamıştı. Asırlar evvel yaşasalar da insanların özel hayatı mahremdir ilkesini çiğneyip geçip 46 sene devlet idare etmiş bir padişahı dizide harem odasına ve dahi ‘’harem entrikalarına’’ hapsetmişlerdi. Bu durum meselenin bir boyutu olur olmaz şekilde insanların tarihlerini sadece bel altından okumaya itilmesi bizi biz yapan omurgayı kırmak açısından ciddi bir tahribata sebep olmuştu. Bugün bu dizi ne yazık ki İslam dünyasının her yerinde izletilmekte ve coğrafyanın temel dinamikleri sarsılmaya çalışılmaktadır. Tabi konumuz bu değil bu tarihimize bakış açılarını anlamak için verdiğimiz bir örnekti üzerine uzun uzadıya sayfalarca yazı kaleme alınabilir lakin asıl mevzumuz olan bir diğer bakış açısına değinmemiz gerekmektedir.

 Tarihimize karşı bir diğer hatalı bakış açısı ise aşırı yüceltme tarihi vakıaları mevcut siyasi konjonktür meşruiyet sağlaması için eğip bükme ve olduğundan farklı gösterme meselesidir. Bunun bir örneği de bugün güncel bir mevzu olması hasebiyle ‘’Diriliş Ertuğrul’’ dizisidir. Dizi başladığı günden beri ciddi bir izleyici kitlesi yakalamış durumda, dizide ki yakışıklı Ertuğrul karakteri onun kahraman cengaverleri Moğollara, Haçlılara ve dahi oba içerisinde yaşanan entrikalara karşı mücadele etmekte, lakin şöyle bir sıkıntımız var bu kadar detaylı bir içeriği olan dizinin tarihsel gerçekliğine baktığımız zaman ciddi kaynak sıkıntısı yaşamaktayız. Bugün Ertuğrul’un babası Süleyman Şah mı yoksa farklı bir isim mi hala tartışma konusu. İlmi olarak hal böyle iken dizide yapılan abartılı detay anlatım ciddi bir hatadır. Burada şu akla gelebilir “sonuçta bu bir dizi ilmi tetkik değil içinde kurgu olacak” denilebilir. Bir nebze haklılık payı olsa da olayı tarihi gerçeklerden koparıp toplumu yanlış bir anlayışa sevk etmek kimsenin hakkı değildir. İnsanlar şanlı tarihlerine bakıp belli bir özgüvene sahip olabilir, bu doğrultuda bir hayat ve siyaset çizgisi izleyebilirler lakin tarihsel olaylara takılı kalıp ‘’şanlı geçmişin’’ verdiği o aşırı özgüvenle bugüne dair bir şeyler yapmaktan kaçırılıyorsa bu doğru bir tarih okumacılığı ve anlayışı değildir.

 Bugün bizim insanlık ve İslam tarihinde çok ciddi bir yerimiz var lakin son üç asırda coğrafyamızın geldiği durum ortadadır, Diriliş Ertuğrul’da yendiğimiz Moğolların çağdaşları ne yazık ki bugün bütün coğrafyayı yakıp yıkmaktadır, Ertuğrul’un dizide mücadele ettiği Haçlılar yanı başımızda İslam beldelerini harap etmektedir. Coğrafyamız ateş çemberi iken biz izlediğimiz dizi ile dirildiğimizi zannedip göğsümüz kabara kabara rahat bir hayat sürersek izlediğimiz dizi Dirilişte olsa başka bir şeyde olsa tahribat gücü Muhteşem Yüzyıl gibi yapımlardan daha fazla olacaktır. Bize sağ tarafımızdan yaklaştığı aşikardır.

 Burada şunu da belirtmek isterim ki tarih dizi, film, roman, hikaye gibi şeyler üzerinden öğrenilmez lakin bu saydıklarımız insanlara tarihsel bir şuur verir, sonuçta herkes oturup tarih üzerine ilim tahsil edecek değil. Burada eleştirdiğimiz nokta topluma yanlış şuurun verilmesi. Bir ütopyanın içinde yaşarsak, Haçlılar ve Moğollar kapımıza dayandığında dizi karakterlerinin bizi kurtarmasını bekleriz! Unutmamak gerekir ki Hitler’in Almanya’sı ve Mussoloni İtalya’sı bu konuda yanlış tarihsel atıflarla çok ciddi bir özgüven kazandılar ve bunun bedelini ikinci dünya savaşında ödediler, ilginçtir Mussoloni’nin ana sloganı olan ‘’Diriliş’’ İtalya’yı savaşa sürükleyen dinamik olmuştu.

 Bu millet ve bu coğrafya elbet dirilecek, toplanacak yaşanan bu büyük krizi atlatacaktır, nasıl ki Haçlıları ve Moğolları durdurmayı başardıysak çağdaşlarını da durdurup bu coğrafyayı tekrar ‘’selam’’ yurdu haline getireceğiz. Lakin bu sahte kahramanlar ile değil şuurlu, feraset sahibi ve asırlar evvel yaşayan Ertuğrul gibi mücahitlerin mücadele ruhu, barışı kuşanmış kahramanların eli ile olacaktır.

YAZAR HAKKINDA
Ömer Aslan
Ömer Aslan
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN