GELİŞİM

Çok Revaçta!

Çok Revaçta!
- Şunlardan da tercih edebilirsiniz. Bu aralar çok revaçta. En çok bunlardan satıyoruz, dedi satıcı.

Kararsızdım evet, hangisini seçeceğim konusunda. Çünkü aklımda tartıp biçiyordum o an. Her boyutuyla düşünüyordum kullanımını. Kriterlerim vardı, ondandı bu kararsızlığım. Fakat herkesin bu üründen tercih ediyor olması niçin bir tercih sebebi olsun ki. Çok revaçta olması bir kriter değildi satın alacağım ve ihtiyacım olan ürün konusunda. Şekline, biçimine, kullanımına benim ihtiyacım ve zevkim yön verebilirdi. Şu gözleri yukarı devrik emojiden attım bakışlarımla o an satıcıya. “Eee herkes alıyorsa ben de mi almak zorundayım?” der gibi.

Milyonlarca gelmiş geçmiş ve yaşamakta olan insan birbirinden farklı DNA kodlarına sahip. Hiçbiri aynı değil. Öyleyse tercihlerimiz de farklıdır herhalde. Benzerliklerimiz olduğu gibi farklılıklarımız da vardır. Tek tip bir insan modeli yok ki dünyada. Sanırım bunu kabul edemiyor revaç modası. Çünkü o zaman daha çok masrafa girer, ürünün çeşitliliğini arttırması gerekir. Kimse pişti olmak zorunda kalmaz tabiri caizse.

Özellikle gençler üzerinden dönen moda oyunları gençliğin fıtratına aykırı bir işlemle yürüyor. Genç özgün olmak ister, biricik ve birey olduğunu hissetmek ister en deli çağında. Ön planda olmak, fark edilmek ister. En doğal hakkıdır da. Çünkü en fark edilesi çağındadır. Yolun en başında, yolun en güzel tadındadır. Bugün fark edilmezse ne zaman fark edilecektir yetenekleri ve yapabilecekleri konusunda. Kabiliyetinin olduğu alana bugün adım atmazsa ileride hayıflanacak yılları onu bekliyor olmayacak mı? Fakat birçoğumuzun fark edilme, farklılık arz etme, öne çıkma hususunda kalbi değil, nefsi başrolü oynuyor. Kıyafetimle değil, aklımla da ön plana çıkabilirim. Kolumdaki dövmeyle değil, parmak uçlarımda gizli bir kabiliyetle de dikkat çekebilirim. Eğer dikkat çekmekse mevzu, erdemli davranışlarım zaten dikkat çekecektir pimi çekilmiş bir bomba gibi hızla dönen dünyada. Yok, eğer özgün olmaksa niyetim herkesten farklı saç kesimimle değil, saçımın içindeki beynimin Allah’ın izniyle nelere gücünün yetebileceğini gösterebilirim dünyaya. Özgün bir irade ile.. Özgünlük özgürlükte başlar. Nasıl herkesin üstüne yapışan ürünler, tavırlar, sözler benim özgünlüğüm olabilir ki? Beni ben yapmayan özgünlük özgürlük mü? Modanın da derdi bu sanırım. Özgün bireyleri kendine tutsak kılıyor, hepsine aynı şeyi giydirerek, taktırarak ya da konuşturtarak.

Modanın dönemleri olabilir ama bizim dönemsel gelgitlerimiz olabilir mi? Moda bugün A dediğine yarın B diyor. Ne değişken insanlar oluruz modaya uyarsak ama… Bir çizgisi olmalı oysa insanın, burada başlar özgün ve biricik birey. Allah’ın birçok ayette “Hiç akletmez misiniz?” sorusuna tabi olmuş ve inanmış Müslümanlarsak hiç akletmez miyiz her eylemimizin nerelere vardığını? İnsanın giydiği kıyafet elbette ruh halini de etkiliyor. Çizgim İslam olmazsa kıyafeti üretenin zihniyetine doğru bir yolculuğa başlarım ve alt tarafı bir kıyafetken giydiğim, benliğimi etkileyebilir. Kıyafet modasına büyük ölçüde hâkim olan Fransızların bizlere ne giydiklerine de dikkat etmeli. Ya da çok moda sözler dolanıyor dilimize. Dervişin zikrini oluşturuyor fikri evet ama zikri de fikrine gebe bir bakıma, es geçmeyelim. Bir şeyi kırk kere dersen olur derler J Kültürümüze böyle yerleşmiştir aslında bu düşünce. Konuştuklarımızla beynimize nelerin sinyalini verdiğimize dikkat etmeli. Çünkü beynimiz hassasiyeti yüksek bir alıcı.

Kültür demişken moda dediğimiz olgu bugün kültürümüzü etkiliyor ama hiç kültürümüzden etkilenmiyor nedense. Bazı şeyler inanışımızda ve yaşantımızda olmamasına rağmen moda olup da herkes içselleştirmeye başlayınca bizler de yadırgamıyoruz. Aslında bu kadar basit mi bu içselleştirme ve kültüre yerleştirme. Ya da bu kadar masum mu içimize aldıklarımız. Evet, kültürler birbirinden etkilenebilir. Ama her zaman tek taraflı bir etkileme söz konusu ise şu dizelere tabii olmak zorunda olduğumuzu hatırlayalım: “ Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.” İşte gencin tutumu ve gençliğinin gerektirdiği o fırtınalı ve dimdik hal bu dizelere şifrelenmiştir. Bir bakıma özgünlüğünü yitirmek inancımıza ters olup da içimize aldığımız her kavram, eşya, olgu, tarz ve tutum…

Akıl süzgecinin en taze çağındaki Genç Kardeşim! Rabbim bugünün en büyük hastalığı olan basiretsizlik ve ferasetsizliğe karşı bizleri korusun. Hak ve batıl kavramını önce Kuran-ı Kerim’den, sonra da bunları çok güzel açıklayan Gizli Dünya Devleti kitabından okuyup fark edebilmek nasip olsun inşallah. Rabbim hakkı ve batılı ayırt edecek kabiliyetimizi elimizden almasın.

Yarınların ümidisin!

Bir bahar çiçeğisin en taze mevsiminde…

YAZAR HAKKINDA
Halide Sivri
Halide Sivri
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN