SİZDEN GELENLER

Derdin Derdimdir

Derdin Derdimdir
An geldi bir müziğin melodisinde kendinden bulduğun sözlerin esrarına kapılarak ettin sabahı. Yeri geldi kendi yüzüne aynada yakalandın ve kaçamadın utancından o gün keyifle yaptığın hatanın. Ya da bir kalbin olduğunu keşfettiğin gün, elinde olmadan bir başkasına doğru akıp gittiğinde şaşkına döndün. Hayallerini, heveslerini, hedeflerini sıfır ile çarpan aşk denen girdapta nice sabahları yakaladın.

Seni kendisine benzetmeye çalışan her şeye ve herkese isyan bayrağı dahi çektin hiç tereddüt etmeden. Bunaldın seni sayı, istatistik, not, net ve işgücü olarak gören zamanın hızının çarptığı insanlardan. Ben varım, beni görün demek için yaptığın yaramazlıkların, bağırmaların, isyanların, çılgınlıkların haddi hesabı yoktu dışarıdan sana bakanlar için. Âmâ karşılığını vermekte hiç gecikmedi öfkesini başkasına kusmak için fırsat kollayan ahlak devriyeleri.

Oysa omuzuna dokunacak bir ele, seni anladığını belirten bir göze, içine su serpecek merhametli birkaç söze, baktığında yok senden farkım diyen doğal bir yüze ne kadar hasrettin. Adına modern hayat denen haz ve heves doyuran yavan fırtınada, savruldukça uçacağını sandığın ışıltılı ortamlardan evine bir ekmekle dönerken yüzüne çarpan hayatın hakikati ise suskunluğa sürükledi ruhunu.

Ve odana çekildin günün tüm rüzgârının, tozunun, gürültüsünün, kabalığının ardından. Sessizlikte kalmaktan korktuğun günlerden biriydi. Hemen radyoyu açıp sesini artırarak rahatladın. Gelen müziğin her notası sanki seni tarif ediyor ve ruhun ağzından çıkacak gibi oluyordu. Şarkının bir sözü ile irkildin ve koşup stop tuşuna bastın. Eline kalemi alıp büyük harflerle yazdın ders kitabının bir köşesine. ‘ Öyle bir yerdeyim ki.’

İlk defa kendi kendine, kendi yerini sorgulaman için beklenen zamanı yakaladığının farkına vardın. Aklına ilk gelen söz ise hocanın derste tahtaya yazdığı o cümle oldu. ’İnsan kendi hakikatinin önündeki en büyük engeldir.’

Yol insanı terbiye eder ama kendini hazırladıktan sonra. İki elini başının arkasına, başını ise duvara yasladığın yastığa dayayarak daldığın o kendinle savaşının ilk perdesinde insan olmak ne kadar zor olabilir ki sorusunun peşinden sürüklenerek yine sabaha ulaştın.

İlk defa sabah etmek yerine sabaha uyanmaya başladığının farkına varınca,  yataktan kalkarak sabahın getirdiklerine merhaba demek için camlarını açtın. Koro halinde bir cıvıltı konserine duran kuşların cıvıltısı, içeriye dolan o dingin ve temiz havanın huzuru sardı ruhunu.

Peki ama bu güzel sabahın sahibi nerede…  diyerek çıktı evinden hayatın içine…

ÖNCEKİ YAZI KAPTAN-I DERYA OLMAK
YAZAR HAKKINDA
Şerafettin Serçe
Genç İstikbal Dergisi Konuk Yazarı
YORUMLAR
Şaban
26-12-2020 - 21:39
Gençliğin kanayan yarasına güzel deginilmiş...????
YORUM YAPIN