GÜNDEM

Devrin En Siyasi Padişahı Anısına

Devrin En Siyasi Padişahı Anısına

Sultan II. Abdülhamit Han 21 Eylül 1842 Çarşamba günü dünyaya gelmiştir. Babası Abdülmecit Han Validesi Tirimüjgan Sultandır. 10 yaşındayken Valide Sultanı kaybeden Abdülhamit erken yaşta lisan tahsiline başlamış ve ilk öğrendiği lisan Arapça olmuştur

Tefsir Hadis ve Fıkıh ilimlerinde Bilgiye sahip olan Abdülhamit, Ayet-i Kerimeleri bazen okur ve izah ederdi. Daha erken yaşta babası Abdülmecit tarafından ve derviş amcası Abdülaziz tarafından güzel konuştuğu için ‘Bülbül’ lakabına nail olmuştur. Babasının ölümü üzerine saraydan ayrılan Abdülhamit kendisine tahsis edilen aylığını ticarete harcayarak ciddi bir servete sahip olmuştur. Tahta çıktığında da askere dağıtılacak 60 bin altın olan cülusu da buradan tahsis etti.

Abdülhamit atletik bir vücuda sahipti, zayıf olmasına rağmen kemiklerinin kalınlığından dolayı şeklen zayıf görünmezdi. Sesi gür ve kalındı, saçları koyu kumral ve oldukça sıktı. Hafızası nadir insanlarda bulunabilecek kadar kuvvetliydi, gördüğü insanı veya yıllar önce verdiği bir emri asla unutmazdı.

Abdülhamit 31 Ağustos 1876 tarihinde 34 yaşında tahta biat merasimi için davet olundu. Burada tebrikleri kabul edip padişah oldu. 7 Eylül 1876 Perşembe günü kılıç alayı düzenlendi ve Sultan Abdülhamid çoktandır kullanılmayan saltanat kayığı ile Dolmabahçe sarayından Eyüp’e gitti. Orada kılıç kuşandıktan sonra yolda ecdadının türbelerini ziyaret ederek tekrar saltanat kayığı ile Dolmabahçe Sarayına döndü.

Abdülhamid Osmanlı padişahları arasında Halifeliği çok ciddi manada gündemde tutan ve yaşatan bir hükümdar olmuştur.

Yaptığı icraatlar da bunu kanıtlar vaziyettedir. Şam ile Mekke-i Mükkereme’yi birleştirecek Hicaz Demiryolu Projesini planlamış ve yapımı için gerekli maddi yardımı, Dünya Müslümanlarının gönüllü yardımlarıyla temin etmiştir. Bu demiryolu Hac yolculuğunu epeyce kolaylaştırmıştır. Müslümanların halifeye olan bağlılığını artırmıştır. İslam dünyasının en mukaddes üç şehri olan Mekke, Medine ve Kudüs’ün tüm ihtiyaçlarını karşılamış, hizmet binalarının ihya edilmesini ve ihtiyaç olan yerlere yenilerinin yapılmasını sağlamıştır.

Sultan Abdülhamid günümüzde de sorun teşkil eden Filistin meselesine özen göstermiştir. Siyonizm’i çok yakından takip etmiş ve istikrarlı bir politika takip etmiştir. İngiliz Laurence Oliphant, Yahudilerin Filistin topraklarına yerleşmesi için Osmanlı Devleti’ne başvurdu ve bu teklif hiçbir açık kapı bırakmamak üzere reddedildi. Osmanlı Devleti’nin Yahudi yerleşimini engellemek amacıyla aldığı tedbirlerin başında Filistin topraklarında arazi alımını yasaklamak oldu. 14 Ekim 1870 de irade-i Seniyye (Padişahın Emri) ile Filistin toprakları devlet arazisine çevrildi. Bu durum Yahudileri yıldırmadı, daha sonra Abdülhamid verdiği bir başka emir ile Osmanlı Hükümetinin iznini almadan milliyetini değiştirmiş olanlarla, yabancı devletlerin vatandaşlığında bulunanların Osmanlı ülkesinde gayr-i menkul satın almalarını yasakladı. Abdülhamid toprak satışını engellemeye çalıştığı gibi bir taraftan da şahsi mal varlığı ile Filistin ve çevresinden toprak satın alarak Yahudilere mâni olmaya çalışıyordu. 1891 de çıkarılan bir kanun ile hiçbir Yahudi’nin Osmanlı vatandaşlığına alınmayacağı ve Osmanlı topraklarına yerleşmelerine müsaade edilmeyeceği kesin bir şekilde belirtilmiştir. Bu siyaseti ile başarılı olmuş ve huzuruna çıkan Siyonist Theodor Herzl’e “Ben Bir Karış Dahi Vatan Toprağını satmam zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır.” cevabını vermiştir.

Son olarak Abdülhamid’in yaşamı ve hobilerine gelecek olursak Hakan bir marangozdu. Kakma ve süsleme işlerinde mahareti pek çoktu, boş zamanlarında tulumunu giyer, atölyeye girer ve saatlerce kendini kaybederek masa, konsol, sehpa vb. ürünler yapardı. Şehzadelik döneminde at binmeye ve yüzmeye de meraklıydı. Silah kullanmakta pek mahirdi, havaya attığı madalyaları kurşunla ortasından delerdi. Tiyatro ve Opera ilgisi de fazlaydı, Yıldız sarayına yaptırdığı tiyatroda çeşitli oyunları ve operaları hususi olarak getirtir ve ailesi ile izlerdi.

Abdülhamid 31 Mart Vakası ile Tahtan indirildi, Meclis-i Mebusan'dan gelen dört kişilik bir heyet tarafından tahttan indirildiği kendisine bildirildi. Heyetin sözcünün adı Emanuel Karasu'ydu. Selanik Mebusu Karasu, özetle Meclis-i Milli'nin Sultan'ın hal'ine karar verdiğini, kendilerinin bunu tebliğle görevlendirildiklerini söyledi: "Millet seni azletti.".

Abdülhamid'in bu sözler sonrası heyet üyelerine tek tek baktıktan sonra şunları söylediği belirtilir: "Bir Türk padişahına ve İslam halifesine hal' kararını bildirmek için bir Yahudi, bir Ermeni, bir Arnavut ve bir nankörden başkasını bulamadılar mı?

Tahtan indirildikten sonra önce Selanik’e nakledilen sultan, Selanik’in kaybedilmesiyle İstanbul’a getirildi ve Beylerbeyi Sarayı’na yerleştirildi.

Sultan II. Abdülhamit Han’ın ölüm hastalığı 5 Şubat 1918 Salı günü soğuk algınlığı ile başlamış ve üç gün sonra şiddetli bir mide ağrısıyla nefes darlığı baş göstermiştir.

Sultan Abdülhamid, 10 Şubat Günü saat on beşte 5 sene, 3 ay, 9 gündür ikametine tahsis edilmiş olan Beylerbeyi Sarayı’nda hastalığı dolayısıyla vefat etmiştir.

Mezarı, büyük babası için Divanyolu'nda yaptırılmış Sultan II. Mahmut Türbesi'nde bulunmaktadır.

Tarihler ismini andığı zaman,

Sana hak verecek, ey koca Sultan;

Bizdik utanmadan iftira atan,

Asrın en siyâsî Padişâhına.

-Rıza Tevfik Bölükbaşı

YAZAR HAKKINDA
Enes Taşçı
Enes Taşçı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN