GÜNDEM

Direnmeden Dirilmek Olur Mu?

Direnmeden Dirilmek Olur Mu?
"Direniş ve diriliş" Son yıllarda dizi-film, medya aracılığıyla gündemimize sık giren kelimeler arasında. Direniş kelimesi, bugün kendisini en çok Gezi Olayları ile göstermişken, diriliş kelimesi devlet kanalı dizisiyle zihinlerde yer buldu. Peki, kavramların çeşitli taraflarca sahiplenilmesi, anlamlandırılması o kavramların gerçek manalarını bize verir mi? Bu konu üzerinde düşünmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerekiyor. Şayet direniş kelimesi normal medya tüketimi yapan insanlar için Gezi Olayları vari bir model olarak algılanırken, diriliş kelimesi de savaş meydanında yiğitçe mücadele veren asker profilinde bir algı oluşturuyor.

"Direnmek" ama; neye, kime karşı, niçin direnmek? Ya da insanı direnişe iten nedir, alıkoyan nedir? Direniş kelimesini son yıllarda gündemimize sokan Gezi Olayları'nda insanlar neden yaptıkları şeye direniş dediler. Türk Dil Kurumu, direniş kelimesini ayak direme, inat etme olarak tanımlıyor. Bizce direniş, karşısında olunan şey ile kıymetlenir. Yeryüzünde ilk güden bugüne iyilikler de vardır, kötülükler de vardır. Güzellikler de vardır, çirkinlikler de vardır. Direnişin kendisi yalın bir durumu anlatır. O bir eylemdir.  Neye karşı gerçekleştirildiği bir direnişi kıymetli ya da kıymetsiz kılar. Yapılan bir işi, yapan kişinin karakteriyle ya da yapma şekliyle özdeşleştirmememiz gerekir. O işin esasını kavramak için, onu niteleyen kavramın özüne bakmalı ve kişilerin etkisinden soyutlamalıyız.

İnsanları etkisiz hale getirme çabasında olan mekanizmalar, insanların direnç entegrelerini yakıyorlar.  Yani ayak diremeyen insan profilini ortaya koyuyorlar. Ayak diremeyen, direnç göstermeyen insanlar da her şarta razı, haksızlık karşısında pasif kalacak bir kişi haline geliyorlar ve istismarlara açık bir birey oluyorlar. Müslümanlar, dünyada iyiliğin yaygınlaşması, kötülüğün ortadan kaldırılması için dünyaya geldiklerine inanan insanlardır. Direnişçidirler. Dirençleri, iyiliğin yaygınlaştırılmasına ve kötülüğün ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Onlar hakları gözetmede direnç sahibidirler, hakkın gerçekleşmesi için ayak diretirler, ısrar ederler. 

Direnmeden diriliş olmaz. İsmet ÖZEL, "Bir insan için bütün yollar yürünebilir olmuşsa o insan kaybolmuş demektir." diyor. Kendimizi suyun akışına bırakamayız, çünkü su bizi uçurumlara da götürebilir, nehirlere de götürebilir. Direnç, bir irade meselesidir. Hiçbir şeye en ufak direnç göstermeyen bir insan, diri olmanın gereğini de yerine getirmemiş demektir.  Zulme direnmeden, zalime direniş göstermeden, kötülüklere karşı inat etmeden diriliş olmaz. Diriliş otururken ayağa kalkma eylemidir. Pasif iyi olmaktan, aktif iyi olmaya geçmektir. Şahsi olarak çok iyi bir insan olabiliriz ancak pasif kalan iyi, sadece benliğe sıkışmış iyi, kötülüğün sevdiği iyidir. 

Yaşadığımız çağın dirilişe ihtiyacı var. Diri olmak zorundayız. Diri olmak aktif iyi olmaktır. Diri olamazsak yaşayan bir ölüye dönmüş oluruz. Bunu önlemek için de önce direniş. Nice insanlar bugünden yüzlerce yıl önce yaşamış ve ölmüş olsalar da, isimleriyle hala diriler ve aramızdalar. Çünkü onlar yaşadıkları çağda bazı şeylere ayak diremiş, direnmiş ve bugün de diri kalmayı başarmışlardır. Diri olmak istiyorsak dirençlerimiz olmalı, itirazlarımız olmalı. Tabii ki bunları haklılık çerçevesinde yaparak..

YAZAR HAKKINDA
Burak İnce
Burak İnce
Kırşehir doğumlu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini Kırşehir'de tamamladı. Üniversite hayatına Kocaeli Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde başladı, şu anda Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında yüksek lisans yapmaktadır. Türk-Amerikan ilişkileri ve dış politikada söylem üzerinde çalışmaktadır.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN