GELİŞİM

Dönüşü Yok Bu Gidişin

Dönüşü Yok Bu Gidişin
Âlemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan, din gününün sahibi, zamanı ve imkânı yaratan, yaşatan, yöneten, rızık veren, kendisine kulluk yapılan, rızası gözetilen, kendisinden yardım istenilen, zamanın ve imkânın hesabını soracak olan Allah’a hamdolsun. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e salat ve selam olsun. Ve dinimiz İslam’ın bu günlere kadar gelmesi için malıyla, canıyla ve ilmiyle mücahede edenlere selam olsun.

Kâinatı; Güneş’i, Ay’ı, yıldızları, dağları, denizleri, kuşları, çiçekleri gördüğümüz ve göremediğimiz her şeyi yaratan Âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. Bu tabiat denge üzerine kuruludur,  sistemli ve düzenlidir. Dünya dönüyor, yıldızlar dönüyor, çiçek çiçek dolaşan arı kovana dönüyor. Dağlardan derelere, derelerden nehirlere, nehirlerden denizlere, denizlerden buluta ulaşan yağmur, yeniden denize dönüyor. Tabiat bir düzen içinde döndürülüyor. Her şey dönüyor, tekrarlanıyor gibi gelse de hiçbir şey aynısı olmuyor aslında. Çünkü zaman akıyor.

Bugün salı. Tam altı gün sonra yine salı, ama temmuz ayında bir salı değil. Seneye temmuz ayında bir salı olsa bile, seneye o. O sene, bu sene değil. Yani azizim, 2021 yılının temmuz ayının on üçüncü gününü ömrümüzde bir defa yaşadık. Dönüşü, tekrarı yok bu hayatın. Ayları geriye döndürmek, günleri tekrar yaşamak şöyle dursun, bir saniyesini bile yavaşlatamayız bu hayatın. Yavaşlatmaya bile imkânımızın olmadığı bu hayatta yapmamız ve yapmamamız gerekenler bellidir. Ve bunların da bir zamanı vardır elbet, ertelenmemesi gereken. Ve zaman, en kıymetli imkânındır delikanlım.

“Zamana andolsun ki, insan gerçekten ziyan içindedir.  Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.” (Asr Suresi)

***

Yeni bir güne uyandırılmış olmanın verdiği umutla güne başlayan Müslüman, en güzel güne sabah namazıyla başlar. Her gün, bir öncekine göre daha zinde, dinamik ve aktif olma gayretinde olan genç adamlar, sabah namazı için mescide koşarak adımlar hayatı. Günlük, haftalık, aylık, yıllık, ömürlük ve kıyametin kopacağı ana kadar planları olan genç adam, zamanın kıymetinin farkındadır. Genç adam, okumalarını, tesbihatlarını tehir etmeden, günün ilk saatlerinde yapar. Zamanı zayi edenlerin ziyanda olduğunu bilen genç adam, iyi, güzel, faydalı ve doğru olanı yapmayı da tehir etmez.

Günlük yaşamını beş vakit namazına göre planlayan Müslüman meşru mazeret haricinde namazını kazaya bırakamaz. Bir vaktin farz namazını, ulaşmamızın şüpheli olduğu diğer vaktin namazından sonraya tehir etmez genç adam, etmemelidir de. Gecenin sessizliğini internetle baş başa vakit geçirmek (vakti zayi etmek) için değil, dua ve tefekkür için bir imkân olarak değerlendirir genç adam. Kendisine,  ailesine, arkadaşına, kuşlara, ağaçlara, bir karıncaya, ümmete ve insanlığa faydalı olan genç adam, faydasız söz ve görselden de uzak durur.  “Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler” (Mü’minûn Suresi 3)

Adım adım, saniye saniye, son durak ve konak yerine yaklaştığının şuurunda olan genç adam, iyilik ve güzellikleri erteleyemez. Dünya genelinde her 10 saniyede bir çocuğun açlıktan ölüğünü ve neredeyse bütün insanlığın bir avuç zalim tarafından sömürüldüğünü bilen genç, yapması gereken hayırlı çalışmaları erteleyemez. İyilik ve güzelliklerin hâkim olması yolunda üzerindeki sorumlulukların her birini zamanında yapar genç adam. Peygamber Efendimizin, (s.a.v.) “Ayakları Allah yolunda tozlanan kula Cehennem ateşinin dokunmayacağı” müjdesiyle koşar, koşturur, coşar, coşturur. Alnından boncuk boncuk ter dökülür genç adamın. Ve bütün hayatını ibadet şuurunda yaşayan genç adamın uykusu bile ibadettir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “İki nîmet vardır ki insanların çoğu bu nîmetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” buyurmuşlardır. Yine Efendimiz (s.a.v) “İhtiyarlıktantan önce gençliğin, hastalıktan önce sıhhatin, fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin ve ölümden önce hayatın kıymetini bilmemiz gerektiğini bizlere bildirmektedir. Dikkat edesin genç adam, bu uyarıyı Âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.v.)  yapmaktadır.

***

Günlük hayatta her şeye yetecek vakit vardır, vaktimiz olmayan şeylerden de sorumlu değiliz zaten. Beş vakit namaza, duaya, tefekküre vakit var. Helal kazanmaya, helal yiyip içmeye zaman var. Ailemizle, arkadaşlarımızla, akrabalarımızla ilgilenmeye vakit var. Okulda, sınıfta, teneffüste, yaz etkinliklerinde, kış kampında, evde, lokalde yani her hayırlı çalışma için yer ve zaman var benim canım kardeşim.  Yeter ki “erteleme! hastalığından” sıyrılarak 1, 2, 3 hemen şimdi diyerek besmeleyle başlayasın.

“Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan insanlar, yolda yürümeye başlamadan önce gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve yol almak zorundadırlar. Evvela, bu yolu ben nasıl aşarım, korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa bir müddet sonra aşılmış yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. İşte o zaman, insanların yüreklerinde, aslında yolun zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar.” (Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN)

Yolun zor görünmesine, imkânların kısıtlı olmasına rağmen, istikametten hiç ayrılmadan, “her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğuna” inanarak, bir çalışmadan diğerine koşturan genç adamlara selam olsun. “Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar.” ( İnşirâh Suresi 7,8)

Allah’a emanet olunuz.

YAZAR HAKKINDA
Oğuzhan Kara
Oğuzhan Kara
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN