GÜNDEM

Dünyanın Ritmi

Dünyanın Ritmi
İnsan… Etiyle, kemiğiyle, zihni ve ruhuyla bir bütün olan insan.

Yaradılışından dünyaya gelişine ve gidişine dek geçen süre zarfı hayat. İnsana hayat verene olmalı bir hayat. Yaradılış gayesini sorgularken geçip gidiyor ömür. Belki gayeyi bulamadan siliniyor hayat defterinin satırları arasından. Silinmeden, iz bırakan bir hayat… Pek ala mümkün.

Allah-u teala eşsiz, edebiyatlar üstü ve kıyamete dek baki kalacak olan Kuran’da Zariyat Suresi 56. ayetinde insanın dünyaya geliş amacını açıkça beyan ediyor: “Biz cinleri ve insanları yalnız bana kulluk etsinler diye yarattık.” Geniş çerçevede ele aldığımız zaman bir köşeye çekilip daima namaz kılmak, zikir çekmek, dünya kelamı konuşmamak, günaha girmemek adına insanlardan uzaklaşmak değildir kulluk. Kulluk, yaradılış gayesinin şuurunda olarak dünya işlerini dengelemek, orta yolda ilerlemektir. Bununla beraber insanın ve hayatın kullanma kılavuzu olan Kuran-ı Kerim’e bağlı hareket etmektir. Aldığımız nefesi, attığımız adımı, yolcu ettiğimiz her akrep ve yelkovanı Allah sevgisi ile yapılmış işlerle uğurlamaktır.

Önce evveline rücu etmeli kalp. Hiç yoktan var eden Rabbine yönelmeli. Tasdik etmeli, tefekkür etmeli, takdim etmeli her anını yaradanın huzuruna. Allah’a adanmamış, onun adını anmamış her işimiz dünyadan öteye gidemiyor nihayetinde. Oysa biz biliriz ki yaratıldık, bekletildik, ana rahminde geçen sürenin ardından dünyaya eriştik ve baki değiliz bu taşın toprağın üstünde. Bu lüks zannettiğimiz muazzam görünen doğadan göçeceğiz elbet. İki ucu sonsuz bir dünya hayatının içindeyiz. İki ucu sonsuz bir filmin birkaç dakikalık, belki daha kısa kesiti içerisindeyiz. Oysa dertlerimiz, sorun ettiklerimiz, hakkından gelinemeyecek gibi gördüklerimiz, kıymetine eşsizlikler yüklediklerimiz, küstüklerimiz, paha biçemediklerimiz, öfkemize sabredemediklerimiz, mutluluğundan havalara uçtuklarımız… Bu filmin kesiti bitince gelecek mi bizimle? Bizimle beka alemine istesek de gelemeyecek olan dertleri yükledik heybemize. Bizimle baki olmayacak dertlerin çözümü yok zannettik dünya ömrümüzde. “Benim derdimin çaresi yok kardeş” diyen ey efkarı kuşanmış genç kalp, unutma senin de derdinin çaresi iki avcunun arasında. İki avcunun arasından semaya bakan derdin sahibi, derdinden büyüktür unutma!

Peygamber Efendimiz’i (s.a.v) düşünelim. Allah tarafından insanlara önder seçildi, yol gösterici oldu, Kuran’ın yürüyen hali oldu. Onca avantaj Allah tarafından kendisine verildiği halde hayatın her acısı da ona tattırıldı. Daha doğmadan babası, çok küçükken annesi, ardından yanında kaldığı dedesi, sevgili eşi Hatice’si (r.a) ve bir tanesi hariç bütün evlatları kendisi hayatta iken dünyaya gözlerini kapadı. Yüklendiği görev öyle ağırdı ki bir insanın nefsine en zor gelebilecek her türlü hakaret ve işkenceyi gördü. Fakat bu acılar onu Muhammed olmaktan caydırmadı. Muhammed’ül Emin’di O. İnsanlığın huzuru ve refahı için bir davetçiydi. İsyan etmedi, acılar O’nu olgunlaştırdı. Karakter sahibi bir çocuk, güzel ahlak sahibi bir genç ve insanlığı kıyametten haberdar eden bir elçiydi. Bir ağacın fırtınalara rağmen meyve vermesi gibi ahirete sakladı meyvesini.  Bu dünyadan bir medet ummadı, beklentisi hiç olmadı…

Hayatın anlamını mı soruyorsunuz şimdi? Hayatın anlamı herkese göre kolayca bulunan ve zaman zaman yitirilen bir olgudur. Önemli olan hayatın anlamı olmaktır. Hayatın anlamını bulmakla geçen enerjimizi ve zamanımızı bir kere de hayatın anlamı olmak için harcayalım. Bakalım o zaman penceremiz hangi diyarlara açılacak? Hayattan niçin anlam bekliyoruz ki? Eğer lügatimizde “Hayatın Anlamını Bulmak” diye bir ifade taşıyorsak şimdi onu yavaşça yere bırakalım. Bundan sonra hayatın anlamı biz olalım. Her insan bir dünya ise ve her insan muhteşem yaratılmış bir kalp ile dünyada ise hayatın anlamı kendisidir. İyiliklerin ve güzelliklerin yeşerdiği yeni bir dünya mı bekliyorsun? O dünya sensin. Birtakım dertlerine çare mi bekliyorsun? O çare sensin. Nasıl yani? Şöyle yani efendim: Akıl, beden, ruh şeklinde bir bütün olarak yaratılmış tek varlıksın. Önce bunu iyice anla, iyice kavra. Sonra irdele. Ne demek bu? Aklınla, zihninle olaylara ve kendine yön verebilen bir varlıksın. Beynin fonksiyonlarını kullanıp kafada bitirebilmeyi öğren. İçinden çıkamadığın olayların içi de dışı da sensin. Seninle çözülecek işlere beyninle iş birliği yaparak çözümler üretebilirsin. Ki tüm dertlerin seninle çözülecek Allah’ın izniyle. Seni senden daha iyi bilen bir kimse yok. Sana senden daha yardımcı olacak da yok. Film kesiti olan ömre neyin değip neyin değmeyeceğini irdele. Ve bu film ciddiyet istiyor unutma. Kısa olduğuna bakma, sonsuzluğun belirleyicisi mahiyetinde:)

Ne çok şiir, şarkı, türkü yazılmış yaşamak üzerine. Yazmış herkes kendine göre. Yağmurda, kuş cıvıltısında, eşsiz hüzün ilhamlarında aramaya gerek yok yaşamın sesini. Sol yanındaki ritmi iyi dinle! Hala atıyor ve o niçin attığını çok iyi biliyor. Bu ritmi yitirme, bu ritme sahip çık…

YAZAR HAKKINDA
Halide Sivri
Halide Sivri
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN