BİLİM TEKNOLOJİ

Endüstri 5.0

Endüstri 5.0
Haydaa! :)

Milattan önce 6. Yüzyılda doğmuş bir filozof, “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” demiş. Bugün ulaştığımız teknolojinin altındaysa yakın geçmişteki sanayi devrimleri, değişimleri var.

18. yüzyılın sonunda buharlı makinelerin icadı, I. Sanayi devrimini başlatmış, bu gelişme üretimin mekanikleşmesine sebep olmuş. 19. yüzyılın sonlarındaysa elektrik enerjisinin üretimde kullanılması II. Sanayi Devrimi olarak ses getirmiş. 20. yüzyılın ortalarındaysa bilgisayar yardımıyla otomasyon süreçleri yeni bir çığır açmış, III. Sanayi Devrimi olarak konuşulmuş. 

21. yy ile birlikte çok meşhur “Işıksız, havasız, insansız fabrikalar...” olarak lanse edilmiş aslında çok daha geniş üretim entegrasyonları içeren IV. Sanayi Devriminin bir parçası, Endüstri 4.0 gündem oldu. Gelişmekte olan ülkeler henüz bu teknolojiye uyum sağlayamamışken, 1 Aralık 2015'te Michael Rada tarafından Linkedln sosyal ağında yayınlanan makalede “Endüstri 5.0” tanımı kullanıldı.

BAŞLIK I

Her toplumun teknolojik çağının farklı olduğunu ifade etmemizde fayda var. Bugün dünya üzerinde henüz sanayi devrimiyle tanışmamış ilkel kabileler olduğu gibi, uzak geleceğin teknolojik hazırlıklarını yapan devletler de var. İnsanlığın son üç bin yılda işlediği bilim mirasının bugün okunan çıktılarını birimle ifade etmek mümkün olsaydı; 20. yüzyılın beşte dördünde işlenen bilim mirasının birimine eşit olurdu. Aynı birim 2000-2010 yılları içinde işlenen bilim mirası için kullanılabilirdi. Bugün ise bir saatte işlenen verinin hepsine denk olduğunu iddia edebiliriz. Dolayısıyla teknolojik gelişmelerde geometrik bir artış olduğunu kabul etmek, değişimi kabullenmek durumunda kalırız.

BAŞLIK II

Endüstri 4.0, en kalifiye insanların işlerinin en adi robotlar sayesinde yapılabildiği; böylece insanlığa ziyan edilen vaktinin iade edilebileceğini vadetti. Gelişmiş ülkeleri de yönlendiren birçok şirket tasarladı, uyguladı ve tüketti. Bununla birlikte gelen yeni üretim modelleri ve veri işleme bilimi bize yeni sorunlar doğurdu. 

Endüstri 4.0 ile birlikte; nesnelerin internetle uyumu, bulut sistemleri ve blockchain tabanlı yazılımlar çıktı. İnsanların bir kısmı mahremiyet alanların işgal edildiğini düşündü, gelecekte teknolojinin insan iradesine hükmedeceği korkusuna kapıldı. Diğer uçtaysa teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığı ve bu gibi çekincelerin altı doldurulabilir olmadığı söylendi. Esas itibariyle her ikisi de doğru ya da yanlış değildi.

BAŞLIK III

Teknolojiye karşı güven ya da korku duyan her insana; teknolojinin bir tehdit olmadığı, insan iradesine bağlı olarak hayatımızı kolaylaştırdığı, gelişmiş bir toplum için insansız teknolojilerin kabul edilmesi gerektiği söylenmeye başlandı. Biyoteknolojilerden bahsedildi.

Dijital ortamda yapılan her işlem bir iz bıraktı. Kişiye özel veriler toplandı. Bu veriler işlendi, algoritmalar oluşturdu. Yapay zekâ yardımıyla da kişiye özel algoritmalar inşa edildi. Herkesin sanal bir tek yumurta ikizi oldu. Olumlu ve olumsuz sonuçları bir yana, tüketim ürünlerinin kişiye özelleşmesi insanların da işine geldi. Tüketim ürünlerinde özelleşme sürecinin kolaylaşması talep edilir oldu. Bütün bunlar şu an içinde bulunduğumuz Endüstri 5.0’ı doğurdu.

BAŞLIK IV

Endüstri 5.0, makina ve insanın ortak operasyonlarını, insan zekası ve bilişsel programların uyumlu çalışmasını mümkün görüyor. İşbirliği yapan robotlarla insanları tekrar endüstriyel üretime sokarak, işçilerin katma değerli üretimi sağlama konusunda yetenekli olmasını ve böylece tesislerin müşterilere kitlesel özelleştirme ve kişiselleştirme sunmasını ön görüyor.

6R olarak adlandırılan bir çalışma disiplini üzerine inşa ediliyor; Recognize (Tanımla), Reconsider (Muhakeme Et), Realize (Gerçekleştir), Reduce (Azalt), Reuse (Yeniden Kullan), Recycle (Geridönüştür). Bütün bunların yanı sıra ifade edilen bu disiplinlerin hukuk nezdinde karşılık bulmasını, mevcut etik ilkelerin gözden geçirilerek yeni bir üretim ahlakının oluşturulmasını da ele alıyor. Pratik uygulamalarını yakın gelecekte birlikte gözlemleyebileceğimiz Endüstri 5.0, bir sonraki sıçrama tahtasına ulaşılmasını da hızlandıracak. Bu devrimi yakalamaya en yakın yatırımların şu an için İngiltere’de olduğunu da söyleyebiliriz. 

Biz de her şeye esirgeyen ve bağışlayan Rabb’in adıyla başlayan adamlarız ancak Sanayi Devrimi’ni karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bulmadığımızı söylemek isteriz. Sanayi devriminin başlıca bir aşk olması kanaatindeyiz. :)

Sağlıcakla Kalın!

YAZAR HAKKINDA
M. Esad Ünal
M. Esad Ünal
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN