KÜLTÜR SANAT

Erkek Fillerin Hikayesi

Erkek Fillerin Hikayesi
Bu koskoca bir hikayenin tam da ortasıdır!

Yaşamının başlandığını iddia edecek cümleler kurduğu vakit yer yüzünün hoşnutsuzluğunu kazanmış,  bir benzerlik taşımaması gerekçe gösterilerek yalnızlık cezasına çarptırılmıştı. Belli ki bu onun ilk yaşam belirtisi değildi. Aşka, merhamete, sevgiye, adalete dair sunduğu açlık sadece onun nezdinde kanıtlar sayılsa da şiirlerin kalbe dokunan taraflarında da ona rastlardık. Aslında güzelliğin bütün derdini çeken bireylerin ortak selamını taşıyordu Raşit. Her ne kadar kendisinden haz edilmese de bu hazsızlığın adı yaşamaktı. Kısa bir süre önce ona,  kendisine dair her ne varsa bütün bunları terk etmesi için bir mühlet verilmiş fakat geçen zaman Raşit'i benzerliğe değil farklılıklara yakınlaştırmış, bu durum da Raşit'in bütün bunları hak ettiği noktasında bir kanaat oluşturmuştu ceza heyetinde. Benimsenmemiş, bir türlü içselleştirilmemiş olan her ne ise onun içinde söz konusu durum bundan ibaretti. Ve şimdi beklenen gün gelip çatmıştı işte. Bir yemek masasının bir duruşma salonuna dönüşmüş olması havayı daha da ağırlaştırmış, sessizliği o küçük alanın her tarafına hakim kılmıştı. Şimdi etraftaki bazı gözler infazı bekliyor, kafalarda alınmış kararın Raşit tarafından da onaylanmasını istiyordu. Raşit için ise heyettekilerin yüzlerinde tanıdık emareler bulunması, rahatça kesilmiş cezanın sebebini ortaya koyuyordu. Belki de bir başka sebep baskınlığı ortaya koyma havalarıydı. Henüz tam olarak kafasında neden kolay yargılandığını neden hemen cezalandırıldığını anlamlandıramasa da masada bulunan her bir bireyi tek tek inceleyerek bir kaç kelam etmek isteyen Raşit; görüyorum ki derdi azalanın fikirleri de köreliyor, oysa insan hep bana ne dediği yerden yara alır. Ağzıma bir kaç lokma atabilmemiz aç olmadığımız manasına gelmez, açlıktan tek anladığınız yaşamsal faaliyetlerimizin durgunluğu öyle değil mi? Dedi. Heyetten bazıları bu cümlelerin bu ağızdan dökülmesinden mustarip fakat bir o kadar öfkeli bir halde kalkanına sarıldı. Önce Muazzez Hanım'ın sesi duyuldu görüşmelerin yürütüldüğü yemek masasında, her ne kadar soru ortaya bırakılmış gibi görülse de Muazzez Hanım bütün inanmışlığını takınarak hoyrat bir dille bir kaç kıyaslamaya gitti. Sonuçta yaşıtları varsa çekilecek çilesi de vardı Raşit'in. Bu durum ekmeğin kıt kanaat yettiği bir bölgede bir adet halini almış, yaşıtlar kulvara sokulmuştu. Sonra küçük kardeş Zeynep, annesini destekler bir dille; zaten oldu olası çaresizliği seversin, her defasında yaşamın kıyısında yakalıyoruz seni, fakat sen ısrarla buna yaşamak diyorsun. Söylesene acımalı mıyız sana abi?

Sanki sıra kim de ise zihinlerde barınan Raşit'in hiç var olmama düşüncesini, dalgaların kıyıya sert vuruşlarına benzer bir ses tonu ile Raşit'in yüzüne çarpıyorlardı. Sıra da ortanca kardeş Yağız'dan duyulacak bir takım vızıltıları bekleyen Raşit, kendisinin adına hiç beklenmedik bir desteğin çıkması ile şaşırmış, hatta bu durum sadece onda şok etkisi yaratmamış, masada da büyük bir şok etkisi yaratmıştı. Yağız, sizler bir takım suçlamalar ile kolaya kaçarak sorumluluğu yüklediğiniz abimin haklı olduğunu, tatmadığınız çaresizlik ile anlayamazsınız. Kendinden bütün vaz geçmişliği bir çaresizlik benimsemesi değil bilakis; bir yaşatma hali. Oysa acıyı sizlere dair hatıralarda öğrenirken şimdi bir kazanım elde etmişçesine acıtmaya devam etmenizde, sadece suçlamalar ile çözeceğinize inandığınız bir refah söz konusu. Gözlerim çektiğimiz çillere takılıp kalmışken, bırakın bir yaşama tanık olalım, bırakın ki bir aynılık yakalamasın abimi. Bu cümlelerinin sonuna geldikten sonra yüzünün her ince ayrıntısında hüznü yaşamış, bu da her bir birey tarafından dikkate alınarak, Yağız'ın da git gide abisine benzediği noktasında bir delil oluşturmuştu. Artık iyice gerilen ortamda, bu sözlere tanık olan bütün fertlerin mimiklerinde bir solgunluk yakalamıştı Raşit. Herkes ölü bir bedeni anımsatıyordu o an. Bahardan önce bütün kış aylarında da aynı solgunluğu yaşamış fakat ilk  kez karşılaşmış olduğu bu duygu da bir nebze olsun umudu yaşamak yerine daha da tedirgin olmuştu. Az önce yaşananlar da yine bu duyguları depreştirmişti. Artık son olarak heyetin başkanı Cahit Efendi'nin yargılamasını dinlemeli ve alınan kararların neticelerine katlanmalıydı. Fakat görülüyordu ki Cahit Bey, Muazzez Hanım'ın söylediklerinden pek de farklı bir şey söylemeyecekti. Ta ki de öyle oldu. Cahit Bey ağzında eveledi geveledi; etti edemedi alınan karar diye sandalyesinden ayağa kalktı. Şimdi ise alınan kararlar son kez hatırlatıyordu Raşit'e, bundan sonra ya heyetinin yaşam biçimi benimsenecek ya da bir erkek fil olacaktı. Karar kendisine bırakılmış gibi gösterilse de Raşit anlamıştı ki dünya da bir takım gençler ya erkek fil olacaktı ya da yazarın da dediği gibi böcek...

Sonuçta fillerin dolgunluğu açlıkla boğuşmadıkları manasına gelmez değil mi? 

                                                                                                                             

YAZAR HAKKINDA
Esad Erbil Yiğit
Esad Erbil Yiğit
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN