Son yıllarda ülke ve dünya gündemimizin çok kalabalık olmasından dolayı hatırlatmam gerekiyor; biz bu gündemlerle boğuştuğumuz esnada bir dergi bir zamanlar okurları olan insanlardan genel yayın yönetmenleri ve editörler çıkarmaya başlamıştı. Bir dergi okurlarından kendi genel yayın yönetmenlerini ve editörlerini çıkarmaya başlamış ise bir dergiden fazlası olmuş demektir… Bu, dergi kendi içinde bir devinim, gelenek ve kültür oluşturmuş demektir. Genç İstikbal Dergisini bir dergiden daha fazlasına ulaştıran bütün genel yayın yönetmenlerine, editörlere ve yazarlara şahsım adına teşekkürü borç bilirim.

***

Eylül, aklımızda hep sonbaharın ve hüznün simgesi olmuştur. Eylül okulların açılışıdır, okullar açılınca ne olur? Sınavlar, 40 dakikalar, her gün sabah erken kalkmalar başlar. Unutma! ‘’Erken kalkan erken yol alır!’’ dermiş atalar. İşte Eylül’e böyle başlamalı insan, bir besmele ile yeni bir Eylül’e girerken pozitif olmalı! Yağmurun ve hafif karartılı havanın iç karartıcı olduğunu da kim söylemiş, okul dediğin hengâmenin sadece sınavlardan, 40 dakikalıklardan ibaret olduğunu kim söylemiş! Okul sadece buhran değildir, okul güzel yarınlar için bir araçtır. 

Arkadaşlar, kardeşler vardır okulda! Ivan Illich abimize de katılıyoruz elbet lâkin ideologya örgülerinin dışında, okulun kardeşlikle, dostlukla ve arkadaşlıkla anlam kazandığını unutmamak lazım. Okul, yeni yeni çıkan sakalın veya tarz olsun diye uzattığın saçın yüzünden kapıdan dönmektir. İki yolu var okula girmenin o saatten sonra, birincisi; bu duruma alışık olup cebine evden çıkmadan bir tıraş bıçağı koymuş olmak, ikincisi; okulun hemen yakınında bulunan berbere gitmek ve “üjj-bejj lira bayılarak” tıraş olmak. Üçüncü bir yol daha var ama o bizde kalsın!

Bu ay, Eylül’ün anlamını işledik sizin için. Küçük yavrumuz Eylül’ü hatırladık, Pazartesi sendromu demedik de Pazartesi’nin nasıl bir başlangıç olduğunu anlattık, Sudan’dan hikâyeler getirdik, sınıftan enstantaneler derledik. Bilge Kral, Aliya İzzetbegoviç’ten selam getirdik size, teknoloji ve dijital dünyayı atlamadık çağı takip ediyoruz, “ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor.” dedirtecek süt tozunu da unutmadık. 

Selam ve dua ile iyi okumalar...