KÜLTÜR SANAT

Füze Atan Çocuk

Füze Atan Çocuk
Camdan dışarı bakmakla yetindi uzun bir süre. Fakat dışarısı savaş alanıydı. Evet tam anlamıyla savaş alanı… Annesine bakıp bakıp dışarı çıkmak için sebep arıyordu. Yaşı ondu ama yüreğinde esir olan Aksanın ateşi yaşını, Yesrib’te Musab, Uhud'da Hamza, Kostantiniye'de Fatih yapıyordu. Artık camdan bakıp Yahudi'nin başına inen birkaç taşa sevinmek onu mutlu etmiyordu. O da Yahudi 'ye taş atmak, içindeki ateşi en azından biraz olsun söndürmek istiyordu.  Annesine bir kere daha ısrarcı oldu. 

-Anne dışarı çıkmak istiyorum. 

Annesi endişeli gözlerle akrabalarından haber almak için takip ettiği telefonundan başını kaldırıp:

-Baban sıkı sıkı tembihledi. Çıkmana izin vermeyecek.

-Ama anne orada mücadele veriyorlar, bense korkak biri gibi evde oturuyorum.  

-Oğlum bak seni anlıyorum... 

Büyük bir patlama duyuldu. Patlamanın şiddeti o kadar fazlaydı ki kilometrelerce öteye düşen bomba geceyi aydınlatmıştı.  

-Anne dışarı çıkıyorum artık 

Koşarak odasına gitti.  Eline aldığı sapanı ile tekrar salona geldi. 

-Babamın yanına gideceğim merak etme. 

-Oğlum seni ikna etmek neden mümkün değil. Gitmene izin veremem, bunu biliyorsun.  

Bu sırada kapı çalındı. Annesi endişe ile kapıya yöneldi. Sapanına koyduğu taşı kapıya doğru nişanlandı. Annesi:

-Kim o? 

-Benim abla Ahmet Yasin. 

Kapıyı açar açmaz kardeşine sarıldı.  

-Nasılsın Ahmet? 

-İyiyim abla.  Bir şeyim yok, şükürler olsun. Eniştemin selamı var. Sizi kontrol etmem için gönderdi beni.  

-O nasıl, iyi mi? 

-Evet çok iyi. Moralini yüksek tutmak için sizden haber götüreyim dedim. Tünelden çıkmıyor şu an sürekli füze taşıyorlar.  

Annesi ağlamaklı oldu.  Bu sırada lafa girdi. 

-Dayı şimdi gidecek misin dışarıya? 

Dayısı başını okşadı. 

-Saçların uzamış. 

-Bırak şimdi saçlarımı dayı, ben de seninle dışarı gelmek istiyorum. Evde korkak biri gibi oturuyorum.

-Dayıcım daha yaşın çok küçük. 

Duraksadı. Gözleri yaşardı. 

-Benim yaşımda şehit çocuklar var.  

Dayısı ablasına baktı. Ablasının gözlerinde gitmesine izin vermeyecek bakışı görebiliyordu. 

-Ona sahip çıkacağım. Bir saat içinde getiririm. 

Çaresiz bakışlar ile oğlu ve kardeşine bakıyordu. Gözleri yaşlı şekilde kafasını yere eğdi.  

-Merak etme anne, siyonistin kafasını ezip geleceğim.  

Kapının önüne çıkarken ablasına döndü. 

-Bir saat içinde geliriz, merak etme. 

Annesi kapıyı gözyaşlarıyla kapattı. Salondaki yedi yıl önce şehit olan oğlunun fotoğrafına baktı.  

Koşarak dışarı çıktılar. Yanan arabalar, atılan havai fişekler ve sloganlar arasından geniş bir alana geldiler. İşgalcilere taş, havai fişek atan Mücahidleri görünce heyecanlandı. Yerden aldığı taşı hemen Sapanına koyup karşıya fırlattı. Dayısı da arkadaşları ile ellerindeki havai fişekleri atıyorlardı. Tam bu Sırada Gazze tarafından füzeler ateşlendi. Arka arkaya atılan füzeler tekbirlerle gönderiliyordu işgalcilerin üzerine. Babası bir füzenin üzerine kalemle "Ammar " yazmıştı. Taş atmayı bir an bırakıp füzelere baktı. Heyecanlanmıştı… Dayısı bir atılan füzelere baktı bir de Ammar'a... Eline aldığı taşı Ammar 'ın eline sıkıştırdı.

"Hadi Ammar durma at…!"

YAZAR HAKKINDA
Ahmetcan Yılmaz
Ahmetcan Yılmaz
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN