KÜLTÜR SANAT

Herkesin Abisi: Şaban Abi

Herkesin Abisi: Şaban Abi
2008 yılı, bir dernek çalışmasıydı. 89 model beyaz Toros’u ile (Biz buna uçan teneke diyorduk.) şehrin işlek sayılabilecek caddelerin birinden bizi almış, tam gaz dernek için bir çalışmaya yetişmeye çalışıyorduk. Arabanın rölantisi çok yüksekti. Abi dedim çok ses çıkıyor çok yakmaz mı? “Canımız” dedi en çok o yanıyor, fakat rölantisi ile oynayamıyoruz. 

Çorum kaloriferler yanmış, Şaban abi direksiyon başında muhabbetine gülücükler ekliyordu. Hep gülerdi. Arabada dört genç, Şaban abinin dediklerini onaylıyor ve destekliyorduk. Arabanın arka kapısı tam kapanmadığı için soğuk geliyordu. Ses edemiyordum çünkü etseydim, bir yolunu bulur hallederdi Şaban abi. 

Her keskin viraj, tanırdı Şaban abiyi ve bundan ola ki her viraja kendinden emin girerdi. Kaza yaparım korkusu yoktu, kendi gibi emindi şoförlüğünden. Viraja her girdiğinde kara direksiyonu defalarca çevirirken derin nefes alıp verirdi. 

Zaferden bahsediyordu, yaşımız çok büyük değildi. Abi diyordum içimden; “Beş kişi gidiyoruz çalışmaya beş kişi ile neyin zaferi /ne zaferi?”. Bir yandan da arabanın vitesini üçten dörde atmaya uğraşıyordu. “Abi tam bas debriyaja!” diyordum. “Baskı, balata” diyor, beşe atıyor ve sözlerine devam ediyordu “Çalışmamız lazım!". 

Bir kahvehane toplantısına vardığımız sırada beyaz Toros’undan jilet gibi takım elbisesi ile inip çay dağıtmaya koşuyordu. Çay dağıtmaktan hiç gocunmaz, gençler yapsın demezdi. Biliyordu ve inanıyordu, yaptığı ibadetti. Abi diyorduk, mahcup ediyorsun bizi biz dağıtalım çayı; "Siz daha çocuksunuz ben gencim!" diyerek gülümsüyordu.

Babam bir gün eve çok üzgün geldi. Baba nedir bu hal dedim? "Şaban abi" dedi gözleri yaşardı ve devam etti "vefat etmiş...". Hiçbir yakınım vefat etmemişti. Vefat eden en yakınım Şaban abiydi. Beyaz Toros’u düşündüm, verdiği emekleri düşündüm, içimden kısa bir vedalaşma yaptım 

“İnşallah tekrar görüşürüz Şaban abi!”

Ertesi gün cenaze namazına gittik. Daha önce hiç görmediğim ve tanımadığım bir adam mikrofonu eline aldı ve dedi ki: "Bugün şucu, bucu bir kenara bırakıyoruz, o herkesin Şaban abisiydi!" göz yaşlarımı tutamadım. Sadece kendisinden olana değil; herkese aynı şekilde naifmiş Şaban abi. Komşusu ağlıyor, cami cemaatinden arkadaşları ağlıyor, sadece selamlaşan insanlar bile ağlıyordu. 

Cenaze bitti, oturduk mahalle arasındaki bir kıraathaneye Şaban abiyi konuşuyoruz. Bize kattıklarını, uçan tenekeyi konuşuyoruz. Birisi geldi gözleri yaşlı bir halde. Çok üzgündü. İçinde tutamadığı şeyler vardı ve yağmur gibi boşalırcasına anlatmaya başladı:

"Bir ay önce hastanede yanına gitmiştim. Şu altı aylık aidatı al, çalışmalar aksamasın demişti bana."

Şaban abi çalışmaların aksamasından endişe ederek vefat etmeden bir ay önce, gelecek altı aylık aidatını peşin vermişti.  Üzgünlükten dökülen göz yaşlarımız biraz sevinç, biraz hüzne dönüşmüştü.  

"O herkesin Şaban abisiydi! "

Şaban abiye not: Seni unutmadılar abi, çalışmalardan vakit bulamıyorlar.

YAZAR HAKKINDA
Melih Bahaddin Küçük
Melih Bahaddin Küçük
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN