BİLİM TEKNOLOJİ
Higgs Parçacığı
İsviçre’deki CERN (1954) gibi gelişmiş laboratuvarlar inşa edilerek atom altı parçacıklar araştırılmaya başlandı. CERN ‘de yerin 100 metre altında 27 km uzunlukta yay şeklinde inşa edilmiş olan Large Hadron Collider (LHS) adı verilen Büyük Hadron Çarpıştırıcısı ile parçacıklar manyetik alanın etkisiyle yüksek hızlarla çarpıştırılarak atom altı parçacıklar incelendi. Bu hızlandırıcı ile saniyede milyonlarca parçacık çarpıştırıldı.
Ama standart modele göre maddenin oluşabilmesi ve modelin tamamlanması için bir eksik vardı . Modeli tamamlayacak olan Higgs alanı denilen bir alan lazımdı. O zamana kadar birçok atom altı parçacık bulunmuştu. Higgs alanının parçacığı da Higgs parçacığıdır. Farkında olmasak bile evrende Higgs alanı içinde yaşıyoruz. Balıkların suyun içinde olduklarının farkında olmaması gibi…
Teorik olarak bulunan bu parçacığın deneyle keşfedilmesi uzun zaman aldı. Çünkü elektrik yükü olmayan ve büyük olmasına rağmen çok kısa sürede görünüp kaybolan Higgs bozonu parçacık dedektörleriyle doğrudan belirlenemiyordu. Trilyonlarca çarpışmada ancak bir defa görünebilen bu yaramaz parçacık bilim insanlarını bir hayli yordu. CERN’de araştırılan Higgs alanının, tüm uzayı kapladığı ve diğer temel parçacıkların Higgs alanı ile etkileşerek kütle sahibi olduğu düşünülüyordu. Görüldüğü gibi Higgs parçacığı bu oluşum için en temel yani birleştirici elemandır. Çünkü enerji Higgs alanında maddeye dönüşür. Bu alanı parçacık olarak görebilmek için de parçacığa kendi boyutlarında yüksek hız ve enerji kazandırılmalıdır.
CERN deneyinin amacı neydi? Aslında herhangi bir bilimsel deneydi CERN’de yapılan. Yani atom altı parçacıklar araştırılmaya devam ediyordu. Higgs’in gözlemlenebilmesi için protonların günlük yaşam için küçük, ancak atom altı parçacıklar için çok çok büyük enerji ile hızlandırılıp çarpıştırılmaları gerekliydi.
Peki neden bu çalışma kamuoyunda bu kadar tartışıldı?
Komplo teorilerini sevenler ve bazı sosyal medya kullanıcıları “Tanrının belası parçacık. Bir türlü bulunamadı‘’ diye espri yapan bilim insanlarının, bu sözünü çarpıtarak Higgs bozonuna çok farklı anlamlar yüklediler. Parçacığa ‘God Particle’ yani ‘Tanrı Parçacığı’ dediler. Hatta diğer parçacıkların oluşumunu sağladığı için olsa gerek bazı bilim insanları bile şaşkına dönerek olayı abarttılar. Yapılacak deney için yüksek enerji gerekli olduğu için kara deliklerin oluşacağı söylendi. Burada bahsedilen enerji ancak iki sivrisineğin çarpışmasındaki kinetik enerji kadardır. Her an bundan daha fazla enerjiye sahip kozmik ışınlar uzaydan gelerek atmosferimize çarpıyor. İşi kıyamete kadar getirenler bile oldu. Koskoca evrenin varlığını diğer fizik kanunlarını unutarak sadece bu parçacığa bağlayıp abartanlar da oldu. Amerika’da ünlü fizikçi Leon Max Lederman’ın bu konuyla ilgili olarak yazdığı kitabının adı “Tanrının Belası Parçacık” tı. Kitap, yayınevi editörünün yazara daha popüler olur önerisiyle ‘Tanrı Parçacığı’ adıyla yayımlanınca tartışmalar daha da alevlendi. Parçacık fiziğinin basit bir konusu olan çalışma, sosyal medya ve basında da yakından ilgi gördü.
Yıllarca süren araştırmalarda artık sona gelinmişti. Parçacık, gelişmiş bilgisayar sistemleri ile gözlemlendi. Daha önceden matematiksel olarak varlığı bilinen parçacık deneysel olarak ta ispatlanmış oldu. Bu parçacıktan teorik olarak ilk bahseden fizikçi Peter Higgs olduğu için parçacığa onun ismi verildi.
Higgs’in elektron, proton ya da kuarklardan hiç bir farkı yoktur. Atom içinde önemli bir görevi vardır ve görevini yapar. Ancak parçacığın gözlemlenmesi zor olduğu için bulunması biraz zaman almıştı o kadar. Komple teorileri boşa çıktı. Ne kara delik oluştu, dünyayı yuttu, ne de kıyamet koptu. Böylece bilim insanları da kamuoyu da şimdilik biraz rahatladı. Doğanın yeni bir gizemini keşfedinceye kadar…
ÖNCEKİ YAZI
BİLİM VE DİN İLİŞKİSİNE DAİR
SONRAKİ YAZI
LAL MASAL
YORUMLAR
YORUM YAPIN
GENEL YAYIN YÖNETMENİ