GÜNDEM

İhracat Ne İdi? İhracat Emek İdi

İhracat Ne İdi? İhracat Emek İdi
İhracat döviz demektir. Dövizde uluslararası pazarda güç demektir. 2 Kasım 1960'da İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi ya da kısa adıyla İGEME, Türkiye ihracatının geliştirilmesi ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulması temel amacı ile 1960 yılında kurulmuş ve 2011 yılına kadar T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı'na bağlı olarak faaliyet göstermiş bir kamu kuruluşudur. 2011 yılında yürürlüğe giren kanun hükmünde kararname ile İGEME tüzel kişiliği lağvedilmiş ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile birlikte Ekonomi Bakanlığına devredilmiştir.

İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, adından da anlaşılacağı üzere ihracat hacmini geliştirmek için araştırmalar yapar, ihracatçıların pay oranlarını artırmalarına, dış pazarlardaki paylarını artırmalarına yardımcı olmak üzere eğitim, yayın ve tanıtım faaliyetlerinde bulunarak, yerli ve yabancı iş çevrelerine ticari enformasyon sağlayarak, ihracatımızın ürün ve pazarlar yönünden çeşitlenmesine, nitel ve nicel olarak geliştirilmesine katkıda bulunmuştur.

Türkiye İhracatçılar Merkezi'nin verilerine göre 2015 yılında 63 bin ihracatçı firma Türkiye de mevcut bulunmaktadır.  Bunlardan 10 tanesi yıllık bir milyar dolar üzerinde ihracata imza atmış. 2023 yılında ise hedef 100 bin ihracatçı firma.

Türkiye tarım ülkesi olduğu için ihracatımızın çoğunluğu tarım odaklıdır. Pamuk, tütün, sanayi bitkileri, incir, üzüm, zeytin, turunçgiller, buğday, arpa vs. başlıca dışa sattığımız ürünler arasındadır. Füze takasında bulunacağımız domatesleri ve emeğinin karşılığını bulamayan fındık ile çayı da unutmamak lazım. Elbette bir de ithal ettiğimiz tarım ürünleri de var; çay, kahve, pirinç, portakal (gerçi bıçaklandı), muz. 

Tarım ülkesi. Ne yetiştiriyoruz peki? Ya da ne yetiştiremiyoruz? Mesela en basitinden yerli çiftçi yetiştiremiyoruz. Toprağı ekmekten korkutuyoruz insanları. Tek güvenceyi bankalar veriyor. Banka yani akrep… Akrep güvenilir mi?

2016 İhracat değeri,  142 milyar 610 milyon dolar. İthalat değeri ise 198 milyar 577 milyon dolar(Habertürk). Aslında bu uçuruma diyecek pek bir şey yok. Dolar bozdurmakla değil, ihracatı artırmak ile dolar düşer. Bu resimden en basitçe anlaşılacak şey de budur.  Yoksa bu kadar milyar-milyon dolar bozdurmak ile düşürülecek bir şey değil.

İthalat ve İhracat ürünlerimiz her birini burada zikretmek manasız olur. Ama Bulgaristan'dan saman, Sırbistan'dan da et ithal ettiğimiz şu sıralarda hepsini zikretmemiz esasen pek manasız karşılanmaz. Ağır sanayi ürünleri ihracat edemiyoruz. Yani şu anlık haber sitelerindeki haberler ise gelecekten.

Bu ayki konumuzda ihracatın geliştirilmesinin önemi hakkında duracaktık. Ama konuya bir türlü giriş yapamıyoruz. Neden? İhracatını yapacağımız bir şey yok. Elbette sattım yapan 63 bin ihracatçı firmamız var ancak 2023'e kadar hedefimizi sadece 100 bin olarak belirlemiş olsak da 500 bin gibi hayalî bir hedef kurmaktan neden korkuyoruz? Ayağımız yere basan fikirler sunuyoruz ütopyalarla işimiz yok denilebilir ama bahsettiğimiz bu komik ithal ürünler, fikirsizliğin bedeli. Yerli üretime destek vermedikçe, memleketin her karış toprağının verimli olmasının pek bir önemi yok.  Ey Hollanda sen kimsin? diyoruz ama tanımaya tenezzül etmiyoruz. Sahi kim bu Hollanda? 41 bin metre kare yeri olan toprağının büyük bir kısmı deniz seviyesinin altında bir tarım ülkesi. Sırf tarım ile dünya devi. Ey İsrail sen kimsin? diyoruz yine tanımakla uğraşmıyoruz. Çölde adam tohum satıyor daha ne olsun? Erbakan Hocanın ağır sanayi hamlelerini zaten mumla arıyoruz bari tarımda atılımlar yapalım. Çiftçi, çoban göç etmek zorunda bırakılıyor. Diploma almanın elzem olduğuna iman ettiriliyoruz.  Ve hâlâ çekinmeden diyoruz ki "Yastık altın epey altın var." bir Bakan bu sözü söyleyebilecek kadar boş mu kalıyor? Arazisini satıp şehre yerleşen bir aile illaki artan parayı yastık altına altın yapıp koyacak.

Yaklaşık 3 senedir yerini itina ile koruyan gündemimiz Dolar'ın bir acayip hareketleri. Adamın gözüne batarcasına  yükseliyor. Bozdurana sürpriz  hediyeler sunaraktan her ne kadar onu alt etmeye çalışsak da olmuyor. İthalat ve İhracat arasında 56 Milyar dolar değerinde bir fark varken 200 dolar bozdurmanın değeri yoktur.  Bunun ise tek çözümü yine üretim ve ihracatta. Yurt dışına şuan dahi bor satımı yapılmak da buna rağmen 2023 yılında bor kalkınması yaşayacağız haberlerine niye bel bağlıyoruz ki? Bildiğimiz gibi Osmanlı'nın ekonomisi de tarıma bağlıydı. Ne zaman ki tarımı bırakıp saray mimarisine yöneldiler işte o zaman gerilemeye başladı. Gerilemenin getirdiği karışıklıklarla uğraşırken sanayi hamlelerine yetişemedi. Tarih bize tertemiz bir örnek sunarken ders almamak ne amaçlıdır bilinemez. Meyve suyu üretiminde daha Coca cola'nın sponsorluğuna ihtiyaç duymadan üretim yapamazken, dünya devi Türkiye sloganlarını mehter ile halka sunmak algı operasyonudur, Osmanlı'nın sırtından geçinmektir.

Allah bizleri tarihten ders alıp aynı hatalara düşmeyenlerden eylesin.

YAZAR HAKKINDA
Salih Muratcan Koşar
Salih Muratcan Koşar
Samsun doğumlu. Anaokulu eğitimine şiddetle karşı çıkmış ve okumamış, ilkokul,ortaokul ve lise eğitimlerini ise Samsun'da tamamlamıştır. Lisans eğitimine Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde başlamıştır ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde tamamlamak üzere devam etmektedir.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN