GÜNDEM

İkinci Yalta'ya Doğru (II)

İkinci Yalta'ya Doğru (II)
Fiyatları Kim Belirliyor?

Köylü Ahmet Efendi eşeğini satmaya karar vermiş. Kıymeti taş çatlasa 50 lira eden eşek için pazarlık payını da ekleyerek 100 lira fiyat koymuş. Komşu köyden acil eşeğe ihtiyacı olan Mehmet Efendi 100 lira ödeyip almış eşeği. Ahmet Efendi eşeğini satmış satmasına ama gece bir türlü gözüne uyku girmemiş, Mehmet efendinin neden 50 liralık eşeğe 100 lira verdiğini düşünmüş durmuş. İçi rahat etmeyince ertesi gün geri almaya karar vermiş eşeği. Pazara gittiğinde Mehmet efendinin 200 liradan satışa çıkardığını görmüş ve düşünmeden basmış parayı, almış eşeği. Bu kez Mehmet efendiyi gece uyku tutmamış,  bu adam dün sattığı eşeği bugün iki misli fiyata neden aldı diye düşünmüş durmuş sabaha kadar ve ertesi gün o da eşeği geri almaya karar vermiş. Bu alışveriş her gün fiyat arta arta devam etmiş. Birkaç gün sonra pazara başka bir köyden Hüseyin Efendi gelmiş ve pazardaki kalabalığın arasına dalınca bir de ne görsün. "Al, al, al, sat, sat, sat" bağrışmaları arasında yaslı bir eşek ve bu eşeğin 1.000 liralık satış fiyatı! Yanındakine sormuş 

- "Hemşerim, bu yaşlı eşek hiç 1000 lira eder mi?" 

Adam hemen yanıtlamış; 

- "Valla grafikler ortada. Bu eşeğin fiyatı 50 liradan başladı, 950 liraya kadar geldi. Eğer 1000 lira direncini bir kırarsa, 1.500-2.000 liralara kadar yolu var.

Efendim, dünyamız finans sistemi ırkçı emperyalist ideolojinin emrine girdiğinden beridir finans piyasalarında var olan birçok mevzuyu anlamak maalesef mümkün olmuyor. Yukarıda fıkrası verilen hadise gerçekte kaç kez yaşanılmıştır, Allah bilir. Yüzlerce ekonomist hemen her gün aynı konu ile alakalı birbirinden farklı onlarca teori ortaya koymakta, birisinin şiddetle savunduğu bir düşünceye bir başkası şiddetle karşı koyabilmektedir. Hal böyle olunca, finans piyasaları bu karma karışık yapısı ile aslında sadece bir merkezi memnun eder duruma gelmiştir. Elbette ki bu merkez, Siyonizm’dir.

Yeryüzünün tüm kaynaklarının kendilerine ait olduğuna inanan ırkçı emperyalizm, sistemi öyle ustaca tasarlamıştır ki, hemen her kaynaktan kendisine bir kazanç kapısı elde etmeyi başarmıştır. Uluslararası finans piyasalarını ise tamamen elinde tutan Siyonizm, dünya halklarını en kolay yoldan ve en yüksek karla sömürmektedir. Gerçekte olmayan paralar kullanılarak, bilgisayar başında yapılan işlemler ile servetlerine servet katıp, ülkeleri ve o ülkelerin insanlarını borçlandırmak suretiyle tahakküm altına almışlardır. Ayrıca ulusal borsaların büyük bir kesimine hakim olmak suretiyle ve de sıcak para kozunu kullanarak ekonomik gidişata direk müdahale eder hale de gelmişlerdir.  

İşin finansal sömürü boyutunun yanında bir de yeryüzünün belli başlı önemli kaynaklarının ticaretini de tek elde toplayarak başka bir sömürü sistemini daha aktif etmiş durumdadırlar. Dünya petrol ve petrol ürünleri ticareti, kıymetli madenlerin ticareti, bilişim teknolojileri ticareti, elektronik sanayi ticareti, silah ticareti gibi önemli ticari kalemleri de tek elde toplamışlar, ticarete konu ürünlerin fiyatlarını da kendi hesapları doğrultusunda şekillendirmektedirler.

Dünya petrol kaynaklarının büyük bölümünün Ortadoğu ülkelerinde olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Suudi Arabistan dünya petrol rezervinin yüzde yirmisine sahipken,  Kanada yüzde on üçüne ve İran yüzde onuna sahiptir. Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri de petrol rezervi olarak önde gelen ülkelerdendir. Birçok otoriteye göre dünyanın en değerli petrol şirketi Saudi Aramco’dur. Aramco’nun açılımı “Arabian American Oil Company” dir ve 1933 yılında Amerikan Standart Oil firması ile ortak kurulmuş bir şirkettir. Standart Oil’in 1870 yılında ünlü Siyonist Rockfeller ailesi tarafından kurulduğunu söylememize gerek var mı, açıkçası bilemiyorum. Aynı şekilde 1999 tarihinde Exxon ve Mobil petrol şirketlerinin birleşmesi ile oluşmuş Exxon Mobil Corporation ya da kısa adıyla ExxonMobil, Amerikan çok uluslu petrol ve doğal gaz şirketidir. İnanmayacaksınız belki ama ExxonMobil şirketi de doğrudan John D. Rockefeller'in Standard Oil Company şirketinin kökeninden gelmektedir.

Ham petrolün fiyatı iki binli yıllarda varili 25 dolar civarında idi. Bu rakam 2006 yılında 75 dolara, 2008 yılında ise 140 doların üzerine kadar çıktı. Bu yükseliş trendinin başlıca sebebi olarak dünya petrol rezervlerinde ortaya çıkan daralmayı gösterdiler. Güya dünyamızda petrol rezervleri tükenmeye başlamış, bu durum enerji kaynaklarının fiyatının yükselmesine neden olmuştu. Fakat 2009 yılına gelindiğinde bir dünya krizi yaşandı ve fiyatlar yeniden 35 dolar civarına kadar düştü. 2010 yılından itibaren ise kaynakların tükendiği yeniden fark edilmiş olunacak ki fiyatlar düzenli olarak artış göstermeye başladı, ta ki 2014 yılında 100 doların üzerine çıktı. Peki, bugün ham petrolün fiyatı nedir? 35 dolar civarı. Demek ki son yıllarda yine bir kriz olmuş da bizi teğet geçmiş mi, orasını bilemiyoruz.

Fiyat dalgalanmaları, hemen her ekonomik kaynakta ham petrol fiyat dalgalanmalarına benzerlik gösterir. Altın için de bu böyledir, döviz piyasalarında da. Farklı olan şudur ki, dalgalanmaların zamanlamaları kaynaklar için birbiri ile örtüşmez. Petrolün fiyatı düşerken, altınının fiyatı ya da finansal araçların fiyatı yükselir ve bunun tersi de geçerlidir. Yani aslında olan şudur; Siyonizm’in parasal gücü, ekonomik kaynağı düşük fiyattan alır, yükselince satar ve ardından bu kaynağın fiyatının yeniden düşmesi için bir başka düşük kaynağa yönelir, aynı işlemi orada da yapar. Bu devran yıllardır böylece devam eder durur. Sonuçta kazanan hep onlar olur.

Bugün dünyayı yönetenlerin elindeki en önemli güç, yeryüzündeki kaynakların fiyatlarını istedikleri gibi belirleyebiliyor olmalarıdır. Bu güç sayesinde dünya halklarını rahatlıkla sömürmekte, “piyasa şartları bunu gerektiriyor” açıklaması ile ortaya çıkacak tepkiyi en güzel biçimde örtbas etmektedirler. Bugün ülkemizde benzin fiyatı 4,5 lira civarındayken ve dünyanın en pahalı yakıtını bizler kullanıyorken insanımız bu duruma maalesef hiçbir ses çıkartmamaktadır. Çünkü mevcut sistem tarafından, piyasa şartlarının bu fiyatla oluştuğuna inandırılmışız. Halbuki bu fiyatlar birilerinin isteklerine göre belirlenmektedir ve bizim üzerimizden büyük paralar kazanmaktadırlar. 

Gelin bu düzeni enine boyuna araştıralım, sistemin nasıl işlediğini idrak edelim ve etrafımıza aslında hiçbir şeyin görüldüğü gibi olmadığını anlatalım. Arkadaşlarımız ile yaptığımız sohbetlerde emeğimizin, gücümüzün ve değerlerimizin çalındığını, bu duruma müdahale etmemiz gerektiğini konuşalım. Tepkimizi ortaya koyalım, yani yumuşak lokma olmayalım. Birilerinin bizi modern köleler yapmasına müsaade etmeyelim. Gelin, hep birlikte kaynakların adil bir şekilde paylaşıldığı yeni bir dünya kuralım… 

 

YAZAR HAKKINDA
Fatih Tutkun
Fatih Tutkun
1981 Karabük, Safranbolu doğumlu. Ortaöğretimi Safranbolu İHL, liseyi Karabük İHL'de okudu. 1999'dan beridir Antalya'da yaşıyor ve bu şehri çok seviyor. AGD Antalya Şubesinde Tanıtım ve Medya Komisyon Başkanlığı vazifesidir. Özel bir şirkette muhasebe ve finans müdürü olarak iş hayatına devam ederken evli ve üç evlada babalık görevini ifa etmektedir.
YORUMLAR
Mehmet Can
25-09-2016 - 22:38
Ekonomi üzerine yazılmış çok güzel bir yazı. Elinize sağlık.
YORUM YAPIN