KÜLTÜR SANAT

Karnımıza Taş Bağladı Dünya

Karnımıza Taş Bağladı Dünya
Alnımıza kazıdılar, kazındık dünyaya ve rüyalara. Zikirlerimizi hapsettiler kuytuda ve sonbaharda. Zikrimden geceler yatabilmirem, sahi bir türkü de misvak tutan ellere yakılsa. Tefecilerin elleri yakılsa.  Bu zikri kalbimden atabilmirem, tutamazlar ellerimizi peçeli kadınlar ve gâvuruna yandığımız vagonlar. Lasvegas ışıkları sönmeden, Moskova’nın kızlarına göz kırpmam. En azından Leyla’nın mahallesinde boya yutmam. Kabrine âşık olan celladın tırnakları masum çocukların tapınaklarından daha zalimdir. Dillerin bir notada kahrolur ve kahrına yakılır bunca kalıpsız montalama… 

Türkmen dağlarında bir tutam saç olsam da ağlasa, Beydağlarından Mezopotamya. Laflar etme, eyleme beni kendinden ve ikliminden, bir başıma ve bir kışına.  Dişlerini saklama, ısıracaksan kangren olan yerlerimi sundum sofrana. Tuz bas tenine kanamadan yaralarımız tenlerimizde. Bak öyle diyor Leyla, türküler yakılırsa külleri kalır arkanda ve Arakanda… 

Bir nota ve bir kuş, neden çürür bu kutsal gezegenler ve gökyüzü. Bitecekse zaman, nereye gider nehirleri dolduran kan. Ah anne, sen büyütürken sevgiyle, betonları büyüttüler elleriyle ve cepleriyle. Karnımıza taş bağladı dünya ve Ortadoğu taş bastı göynümüze.  Saçlarını taramış Leyla, bana bakarken şalına şalına büyütmüş bir başka elleri ellerinde… 

Hadi gidelim kaptan, boğuluyorum. Can simidimi aç kalmamak için verdim Leyla’ya ve kırlangıçlara. Çocukların hatırına dönmemeli dünya. Dönüp aynı yerine gelecekse zalimler, dondurmalı akrepleri ve yelkovanları Kafkasya da...

YAZAR HAKKINDA
Muhammed Emin Toprak
Muhammed Emin Toprak
Bezm-i elestte su taşıyıcısı bir garip.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN