Neci olduğunuzu biliyor musunuz?

Hayır, doğru soru bu değil.

Bu sıralar “başkaları neci olduğunuzu biliyor mu?” asıl önemli olan soru bu.

Bir gazeteye üç kere abone oldunuz mu mesela, (S)amandan bir gazeteye?

Eşinizi, sırf farklı görüşe sahip kişiler doldurmasın diye yerleştirdiğiniz kadrolara uğurlarken durup hiç düşündünüz mü?

Memurluğu bir kefesine başörtüsünü öbür kefesine koyduğunuz teraziyle tartabileceğiniz başka bir değeriniz kaldı mı acaba?

Ya siz bayım!

“Sağa sola okul açıyorum derken diyalog kisvesi altında dinleri bir potada eriten adamlara arazi temin etmek” diye bir suç tanımlanmadığı için Türk Ceza Kanun’unda, şimdi elinizi kolunuzu sallayarak gezebileceksiniz sokaklarda öyle değil mi?

Çocuklarınız hatırlamaz tedirgin olmayın. Vicdanınız da hatırlamaz mı takvimler 28 Şubat’ı gösterdiği zamanki gazete manşetlerini?

Hatırlar herhalde, en azından bugün hatırlar.

Yıllardır bu nitelikleri taşımıyorduysanız eğer siz de haklı olabilirsiniz. Öldükten sonra da olabilirsiniz. Hatta en çok toprağın altında haklı olabilirsiniz.

Feraset sahibi olabilirsiniz.

Basiret sahibi olabilirsiniz.

Milli bir görüşe sahip olabilirsiniz.

Aldatılamazsınız, yanıltılamazsınız, kandırılamazsınız.

Haklılığımızın gururunu değil üzüntüsünü yaşadığımız bugünü verene hamdolsun…