FİKRİYAT

Kutlu Fetihte Allah Resulü'nün Örnek Ahlakı

Kutlu Fetihte Allah Resulü'nün Örnek Ahlakı
Efendimiz ve Müslümanlar İslam dinini yaymak için birçok meşakkat ve eziyetlere göğüs germişlerdir. Nitekim bu işkence ve eziyetler tahammül edilemeyecek dereceye varınca, Efendimiz İslam dininin tebliğ faaliyetlerinin merkezi olarak Yesrib (Medine)  şehrini seçmiştir.  Müslümanlar doğdukları ve sokaklarında büyüdükleri şehir olan Mekke' den büyük bir üzüntü ama aynı zamanda umut ile hicret etmişlerdir. Hicret edilmiş lakin hem Allah Resulü' nün hem de Müslümanların içinde Mekke' ye olan özlem hep diri kalmıştır.

Kendilerine cihat ibadeti emredilen Müslümanlar büyük bir azim ve inançla rıza-ı İlahi uğruna birçok beldeler fethetmişlerdir. Fethedilen yalnız topraklar ve beldeler değil aynı zamanda gönüller de fethedilmiştir. Bu zaman diliminde binlerce insan gelip iman etmiştir.  Birtakım siyasi haksızlıklar ve müşriklerin ciddi bir tehdit olması dolayısıyla Mekke, hicretin 8. yılı Ramazan ayının 20. gününde Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Eziyet ve işkencelere maruz kaldıkları şehir olan Mekke, Müslümanların idaresine girmiş ve bu süreç içerisinde Efendimizin tavrı Müslümanlar için örnek alınması gereken ibretlik manzaralar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mekke fethi öncesinde ordunun hazırlanmakta olduğunu Mekke' li müşriklere haber vermek üzere haberci gönderen Hatib b. Ebi Belta'nın bu planını Efendimiz işitir. Bu yaptığından dolayı onu affetmesi Efendimizin örnek tavrıdır. Zira Efendimiz onun samimi bir Müslüman olduğunu biliyordu. Müşriklerin ailesine zarar verir korkusuyla bunu yapmıştır.

Mekke fethi sırasında karşı konulamayacak kadar büyük bir ordu ile gelen Müslümanlar şehre girdikleri esnada Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Size karşı konulmadıkça size saldırılmadıkça hiç kimseyle çarpışmaya girmeyeceksiniz, hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz."

İnsanların korkuya kapıldığı bu anda haberciler vasıtasıyla şehirde şu ilanı yaptırmıştır: " Ebu Süfyan'ın evine giren güvendedir. Hâkim bin Hizem'in evine giren güvendedir. Kim silaha sarılmazsa karşı koymazsa güvendedir. Kim Kâbe'ye sığınırsa güvendedir." Bunu işiten Mekkeli müşrikler büyük bir sevinç duymuşlar ve korkuları geçmiştir. Efendimiz yine Mekkelilere şöyle seslenmiştir: "Ey Mekkeliler bugün size hiç bir başa kakma ve ayıplama yok! Allah sizi affetsin! Şüphesiz O merhametlilerin en merhametlisidir."

Efendimiz Kâbe’deki putları da "Hak geldi batıl zail oldu" ayetini okuyarak yerle yeksan etmiştir. Kâbe'nin bakım ve anahtarı kendinde bulundurma görevini elinde bulunduran Osman bin Talha'ya bu işe ehil olduğu gerekçesiyle, böylesi özel bir görevi yine kendisinde tutmuştur. Bu durum Allah Resulü'nün ehliyet hususuna ne kadar dikkat ettiğini gösterir.

Hz. Peygamber (s.a.s), Kâbe’nin önünde durmuş, üç kere tekbir getirdikten sonra halka hitap etmiştir:

- Bütün övgüler Allah'a (c.c) yaraşır! Ondan başka ilah yoktur! Yalnız O vardır, eşi ve ortağı yoktur!

O va'dini yerine getirdi, kuluna yardım etti. Düşmanları bozguna uğrattı.

İyi bilin ki, cahiliye çağına ait olup, övünme meselesi edilenler, kan davaları bugün, şu ayaklarımın altındadır.

...

Ey Kureyş! Muhakkak ki, Allah (c.c) cahiliyet gururunu, soy ile övünüp büyüklenmeyi sizden kaldırmıştır. Bütün insanlar Âdem’den (a.s), Âdem (a.s) ise topraktan yaratılmıştır. İnsanlar iki sınıftır: Bir kısmı iman eder ve günahlardan kaçınır. Allah (c.c) katında değerli ve şereflidir. Diğer kısmı ise azgındır. Allah (c.c) katında da değersiz ve şerefsizdir.

Ey Kureyş! Ey Mekkeliler! Ne dersiniz? Şimdi hakkınızda ne yapacağımı düşünüyorsunuz?

- Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin. Kerem ve iyilik sahibi bir kardeşin oğlusun. Gücün yetti, iyi davran!

- Benim halimle sizin haliniz, Yusuf (a.s)'ın kardeşlerine dediği gibi olacaktır. Onun dediği gibi ben de:

(Yûsuf da:) "Bugün size, (o yaptığınızdan dolayı) hiçbir kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir" dedi. Gidiniz! Serbestsiniz!

Birçok eziyet görüp terk ettiği Mekke şehrine hükmeden kişi olmasına rağmen Allah Resulü, Medine' ye dönüp mütevazı evinde kalmış ve yokluk içerisinde yaşamaya devam etmiştir. Allah Resulü' nün vermiş olduğu bu karar halen bile insanların İslam' ı seçmesinde büyük bir öneme sahiptir.

YAZAR HAKKINDA
Eren Ergenç
Eren Ergenç
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN