GELİŞİM

Lal Masal

Lal Masal
Ninelerimizin anlattığı masallarla büyüdük. Kâh üzüldük, kâh güldük. Kimi zaman da düşüp yuvarlandık. Ama nihayetinde bu yaşlara erdik. Geçmişe özlemle bakarız çoğu zaman. Zaman bizden masalları almış, belki başka diyarlarda başka çocuklar dinleyip büyüsün diye başkalarına vermiş. 

Her çocuğun gözlerinde onu düşündüren ve yaşından büyük gösteren bir masal vardır mutlaka. Bakan görebilir ama alelade bir bakış olmamalı bu. Derinleri görebilmeli baktığında, bir çocuğun yüreğine inebilmeli. O zaman anlaşılır ki; yürekte ne varsa aslında o dur insanı büyüten ve insanla büyüyen. Bir masal büyüyerek dünyanızı kuşatmamışsa ve günün birinde güleç yüzü, konuşkan tavrıyla oturmamışsa karşınıza bu yazıdan nasibiniz yok demektir. Ama olsun, yine de okumaya devam. Size hitap eden kısım belki biraz daha ilerdedir.

Farsça kökenli bir kelime olan “lâl” kelimesi; konuşamayan, dilsiz anlamındadır. Fakat daha derin bir mana taşıdığı kesin. Zira dili dönmeyenin yüreğinde türküler ve kelimeler dolusu bir dünya vardır. Dili dönmeyenin yüreği konuşur. Sadece onu dinlemeyi bilenin duyduğu billur kelimeler. Hem bu konuşamama hali kişinin kendi tercihi değildir. İnsan yaratıldığı şekliyle değerlidir, her özelliği biriciktir ve kıymetlidir. Asıl konuşabilenlerin haksızlıklar karşısında susmayı tercih etmeleri garipsenmelidir. Değersiz olan bir şey varsa; konuşması gerekirken susanların sessizliğidir. Değersiz olan ikinci bir şey varsa; o da susması gerekirken konuşanların sesleridir. 

Gelişmelere ısrarla sessiz kalmayı tercih edenlere “profesyonel suskunlar” diyoruz. Maddi ya da manevi bir beklenti umarak yapılan işler “profesyonel iş” diye ifade edilir. Dolayısıyla yerli yerinde bir tabirdir, profesyonel suskunlar. Bugün konuşması gerektiği yerde susanların kazandığı dünyalıklar var. Üstelik bunlar tamamıyla suskun değillerdir. Aynı zamanda vatanı müdafaa vazifesini omuzlarında hisseden cefakâr kişilerdir! Yedi düvele karşı boğazlarını yırtmak pahasına cehdeden dava erleridir! Hâsılı bir şekilde hem konuşurken hem de susarken kazançlı çıkmanın yolunu bulmuşlardır. 

Bugün karşılaştığımız onca haksızlık ve dudak uçuklatıcı hak ihlalleri kısık sesli cılız tepkilerle geçiştiriliyor. Tam da bunumuzun ucunda gerçekleşen acı hadiselerin ağır kasveti çöker gecelere. Dinlemeyi bilenlerin duyduğu iniltiler doluşur da sokaklara karanlığı koyulaştırır. Bu koyu karanlık içinde dahi vazifemizi ihmal edemeyiz. 

Sessizlere ses olmak bizim vazifemizdir. Elbette zorlukları olacaktır. Mesela vatan müdafaası yaptığını iddia ederek kendi vatandaşına açlığı reva görenlerden olmamak linç edilmek için yeter sebep görülecek. Bize, “savaş halindeyiz gerekirse kuru ekmek yiyeceğiz ama itiraz etmeyeceğiz” diyenleri ıhlamur kasırlarında göreceğiz. Her hukuksuzluğa “vatan müdafaası” maskesi ile kayıtsız kalanlar bize parmaklıkların ardını gösterecek.

Bu günler geçecek, Allah bizi bekliyor. Lal olanlar da profesyonel suskunlar da dünya penceresinden günün birinde son bir defa bakacaktır. Eğer henüz bir masal dinlemediyseniz daha fazla vakit kaybetmeyin derim. Basılı hali vardır mutlaka, sesli okuyup kendinizden dinleyin hiç olmazsa. Size hediye edilen kitapları raflarda tozlanmaya terk etmeyin. Kitaplardaki şifrelerin peşine düşün. Bazen bir cümle hayatın şifresidir.

Bu metin elbette bir masal özelliği taşımıyor. Genellikle efsanevi olayların anlatıldığı sözlü geleneğin ürünü masallarla kıyaslanamaz bile. Bugün hayatın akışı içerisinde efsanevi çok fazla hadiseyle karşılaşıyor olsak da nihayetinde onları yaşıyoruz. Keza kimse oturayım da bir masal yazayım, tam da masal yazmalık bir gece, masal yazasım geldi falan demez. Ama ben zorbalıkla mücadelenin en güzel örneklerinden birine bir masalda rastladım. İtiraf etmeliyim ki dinlerken “böyle şey olmaz” dediğim hadiselerin zamanın birinde gerçekten yaşanmış olabileceğine ihtimal veriyorum artık.

Son söz; asil sessizlik, sefil suskunluğa galip gelecektir. Lal olmak asalet sahibi olmaktır. Birbirine karışan ve hiçbir yaraya derman olmayan bunca anlamsız sesten biri olmamak müspet olandır. Ancak masallarda rastlanılan ulvi bir huzura erişmeniz duasıyla… 

ÖNCEKİ YAZI HİGGS PARÇACIĞI
YAZAR HAKKINDA
Selam Yağmur
Selam Yağmur
Lisans eğitimini 2016 yılında Hacettepe Üniversitesinde tamamladı. Edebiyat okumayı istedi ancak puanı fazla kaçırınca mahalle baskısına maruz kaldı. "Edebiyat karın doyurmaz" kabulünün kurbanı oldu. Direniyor..
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN