FİKRİYAT

Maddeden Manaya Varmak

Maddeden Manaya Varmak
İnsanoğlu bu büyük intizam ve insicam dolu hayatı vareden Allah’a kulluk için gönderilmiştir. Kulluk sadece ibadetten ibaret değil aynı zamanda kendisini yaratan, yaşatan ,yöneten Allah’ı hakkıyla tanımak ve teslim olmaktır.Yeryüzünde en şerefli mahluk olan insan aklıyla alemlerin Rabbi olan Allah’ın yeryüzündeki sanatını ilk emire uyup okursa maddeden manaya,eserden müessire, sanattan sanatçıya ulaşıp kainatın sırrına ermiş olur. Kainattaki hayatın manasını iyi idrak etmesi gereken insan, Allah’ın ayetlerinden yani vahiyden koparak acizliğini ve bunun bir neticesi olarak da bütün bir ahenk, mükemmellik arz eden alemi dünyayı sadece maddeden ibaret sanıp derinliğini elinin tersiyle itelemiştir.

Mana ve maddeyi idrak edebilmek mühim bir konudur. Madde beyine hitap ederken mana doğrudan kalbe hitap eder. Nasıl ki bedenimizin iyi olma durumuna sağlık diyorsak ,ruhun iyi olma durumuna da maneviyat deriz. Biz müslümanlar maneviyatımızı arttırmakla mükellefiz. Yüzeysellikten kurtulup derinlere inip bu mana deryasının sahibine,melikine , Allah’a ulaşmalıyız Maneviyat ahiret odaklı düşünmek demektir. Ahirete imanı olan her insan maneviyat taşır,bu maneviyat onu yeryüzünde barbarlık yapmaktan alıkoyar.Örneğin dağların,ağaçların ,nebatat ve hayvanatın yaratılmasının ne manaya geldiğini anlayamayan insan boş yere yaratılmış zannettiği bu kâinatı darma duman etmekten kaçınmaz.Ama dağın, taşın  herşeyin Allah’ı esmalarıyla zikrettiğini bilen insan kusursuzluk abidesi gözleriyle bu kainatın manasını anlayıp bu manaya teslim olur.Çağımızın biçare kitleleri yine zavallı durumdaki batılı filozofların yüzünden materyalist olup bu dünyada ayan beyan açık olan manayı reddederek kendilerini dünyada zelil ahirette azap dolu bir hayata sürüklemişlerdir.

Bizler İmam Gazali ‘nin (r.a) “Kabuğu kırıpta içine inemeyenler bütün bir cevizi kabuk zannederler”sözündeki zandan kurtulup aklın kabuğunu kırıp kalbe varmalıyız.İşte bunun adı maneviyattır.Nasıl bir maneviyat istiyoruz?Ayaktayken,otururken, yanları üzerine yatarken uçsuz bucaksız semaya bakıp Allahuekber dedirtecek bir maneviyat.Kışın kupkuru olan dalların baharın gelmesiyle yeşerip leziz meyveler vermesiyle Sübhanallah dedirtecek bir maneviyat.Geceleri yıldızlarla bizlerin karanlığını aydınlatıp kandilleriyle süsleyene Elhamdülillah dedirtecek bir maneviyat. Ey Ümmeti Muhammed’in gençleri ,materyalizmin salyalı ağzından dökülen maddeler tüm insanların zihnini kuşatsa da bizlerin imanımız gereği yapması gereken ahlakın temeli olan maneviyatın bekçiliğini yapmaktır. Tüm insanlık birleşip maddenin acizliğine terketsede kendini ,bizler o kabukları kırıp içine inecek, manayı anlayacak ve bu muazzam derinliği yaratan Allah’a teslim olacağız .Maneviyatsız her sistem,her devlet,her medeniyet köksüz ağaca benzeyip çürümeye mahkumdur.Yarın öbür gün bizler yeni bir medeniyet kuracaksak bu ahlak ve maneviyat temelli olmalıdır.Çünkü bu modern cahiliye devrinde bizler yeniden ahlakı hakim kılmak ,yeniden maneviyatçı nesiller yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Bu çağ ne kadar maddeyi esas alsada her daim “Önce Ahlak ve Maneviyat”demeye devam edeceğiz. Vesselam.

YAZAR HAKKINDA
Yiğitcan Torun
Yiğitcan Torun
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN