GELİŞİM

Narsisizm: Narsistik Kişilik Bozukluğu

Narsisizm: Narsistik Kişilik Bozukluğu
Günümüz sömürü dünyasının bir getirisi olan insani yozlaşma geçmiş yıllara nazaran hiç olmadığı kadar gün yüzüne çıkmıştır. Başlarda sadece toplumdan dışlanmış kişilerde gözlemlenen kişilik bozuklukları zamanla toplumun geneline yayılarak çepeçevre sarmıştır. Artık birçoğumuz en az başlangıç seviyede bir rahatsızlığa sahibiz ve bu durum öyle bir noktaya gelmiş ki herkes kendisindeki ve çevresindekilerin negatif davranışlarını kanıksamış ve görmezden gelmektedir. Her ne kadar bizler bu davranışları görmezden gelsek de ilerleyen yaşlarda hayatta yaşanan zorlukların da aktif rol alması ile bu negatif davranışlar kişilik bozukluklarına dönüşecektir. İçerisinde bulunduğumuz topluluğun birer üyesi olarak bizlerin bilinçlenmesi şarttır.

Bu sebeple yazımızda son zamanlarda toplum içerisinde sıklıkla görülmeye başlayan narsistik kişilik bozukluğundan bahsedeceğiz.

Narsisizm kelimesi Yunan mitolojisinde bulunan “Narkissos” adlı bir avcıdan günümüze kadar gelmiştir. Rivayet odur ki Narkissos su içmek için indiği nehirde kendi yansımasını görmüş ve kendi kendisine âşık olmuştur. Yemeden içmeden kesilen avcı, vaktinin tamamını nehrin başında kendi yansımasına bakarak geçirir. Efsaneye göre böylece kendini tüketen avcı orada ölür ve bedeni nehirdeki bir nergis çiçeğine dönüşür. Narsisizme dönecek olursak: toplumdaki bazı bireylerin yüksek özgüven ve kendini diğer insanlardan üstün görme gibi özelliklerle ön plana çıkan bir rahatsızlıktır. Fakat bilinmelidir ki her kendini diğer insanlardan üstün gören kişi narsistik kişilik bozukluğuna sahip değildir. Bu rahatsızlığa sahip olan kimselerin çoğunluğu yüksek özgüven ve kendilerine duydukları yoğun hayranlık ile yaşamlarını sürdürdükleri gibi aynı hayranlığı çevresindeki bireylerden de beklerler. Bu kişiler ben merkezci kişilikleri ile beraber empati yoksunluğu, kişiliğini fazla büyütme, başarıya ve güce bağımlı yaşama gibi davranışlarla kendilerini belli ederler.

Narsistik kişilik bozukluğuna sahip olanlar, yukarıda saydığımız benmerkezci, kendine hayran olma gibi başlıca özelliklerinin yanı sıra ayrıca şu özelliklere de sahiptir:

Kendini eleştirenleri kendinden aşağı görürler

Manipüle edici davranışlar sergiler

Çevresindeki kişileri kendi çıkarları için kullanırlar

Kendisi ile aynı statüye sahip kimselerle arkadaş olmak isteseler de zamanla onlarla da bir yarış içerisine girerler

Sürekli haklı çıkacakları ortamlar hazırlayarak onaylanmak isterler

İnsanların kendilerine hizmet etme durumunda olduğunu varsayarlar

Negatif davranışlarını değiştirme konusunda dirençlidirler

En küçük bir eleştiriden bile kavga çıkartabilirler

Peki, bu rahatsızlık kimlerde görülür?

Toplumun her kesiminde ve her yaşta insanda görülebilmektedir. Toplum içerisinde görülme oranı ise DSM – IV’ e göre %6,2 olarak ifade edilmiştir.

Ayrıca narsistik kişilik bozukluğu genellikle çocukluk çağında yaşanan olaylara ve büyütülme şekline göre gelişebilmektedir. Çocukların karakterlerinin temeli ailelerinin yardımına muhtaç oldukları zaman içerisinde oluşur. Çocuk ailesini gözlemler ve bu ortamın bir parçası olmak için çabalar. Anne babalarda gözlemlenen mükemmellik kavramı zamanla çocukta narsistik kişilik bozukluğu oluşmasına yol açabilir. İleriki yaşlarda birey girdiği ortamlarda hata yapmamak için kendini sınırlar ve bunun sonucunda iletişim kurmakta başarısız bir birey haline gelir. Özellikle ebeveynlerin çocuğu sürekli azarlaması, suçlaması ve baskı ile kontrol altına alması ve çocuğun gizliliğine ve kişisel sınırlarına saygı göstermemesi bu rahatsızlığın oluşmasına neden olmaktadır.

Narsistik kişilik bozukluğu tanısı sadece uzman klinik psikolog ya da psikiyatrist tarafından konur. Genellikle ilaç tedavisi bulunmayan bu rahatsızlığa sahip kişiler uygulanacak tedavi yöntemlerine de dirençlidirler. Bu yüzden tedavi uzun süreli psikoterapi yöntemi ile bir uzman klinik psikolog tarafından uygulanmalıdır. Tedavi yöntemlerinde genellikle bilişsel davranış terapisi kullanılır. Terapistlerin en çok zorlandığı hastalık grubu budur.

Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler ile ilişkimiz genel hatları ile şöyle olmalıdır:

Bu kişiye karşı davranış sınırları belirgin hale gelmelidir.

Duygusal ve psikolojik anlamda bütün manipülatif davranışlar engellenmelidir.

Onu kaybetme korkusu ile yaklaşıldığı belli edilmemelidir.

Bu kişilere karşı suçluluk, değersizlik gibi duygulara kapılmamalıyız.

Onun davranışlarını düzeltmek gibi bir çaba içerisine girilmemelidir.

Tarihçesi, tanımı ve genel özellikleri gibi alt başlıklarla ana çerçevesini çizdiğimiz narsistik kişilik bozukluğu ile ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz bir uzman klinik psikoloğa veya psikiyatrist ile iletişime geçebilirsiniz.

YAZAR HAKKINDA
Ahmet Fazıl Şenol
Ahmet Fazıl Şenol
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN