KÜLTÜR SANAT

Nasıl Unutabilirim ki?

Nasıl Unutabilirim ki?
Mesai bitmiş ufaktan masasının üstünü topluyordu Neriman. İçten içe kendine de kızmadan edemiyordu. Bu kadar dağınık çalışmanın ne âlemi vardı ki? Yoğun günler geçiriyordu evet. Yerel seçimler bitmiş ama oy sayma işlemleri bir türlü sonuçlanamamıştı. Ne çıksa mağlup taraf bir şeylere itiraz ediyor süreci uzatıyor olan sandık başkanlarına, avukatlara oluyordu. Ya biraz bencil mi davrandım acaba diye düşündü Neriman… "Yok ya galiba yine olan vatandaşa olacak." Masasına son kez bir baktı. Gözü ilkokul fotoğrafına takıldı. Uzun zamandır görmüyordu. Hâlbuki göreve başladıktan bir ay sonra masasına koymuş, geçen 7 yıl boyunca da hiç kaldırmamıştı. Ama sanki o orada yoktu da bugün biri getirip koymuş gibiydi. İnsan önemsemediği şeyleri burnunun dibinde de olsa görmüyor. Eğilip eline aldı. Baktı ve arkadaşlarının ismini saydı tek tek. Bu stresli ve yoğun günlerde o kadar iyi gelmişti ki, oturup daha ayrıntılı incelemeye karar verdi. 

-İşte şu en uzun olan Ayşe neydi soyadı he Ergen'di. Ayşe Ergen, Ferdi Tayfur hayranıydı, az dinlemedik derslerden önce. Hepimizden uzun ve iriydi. Zaten hemen evlendirdiler onu okul

bitince. Yanındaki Yasemin. En zekimiz oydu. Yalan yok çok hazzetmezdim kendisinden. Ayy şu da Kerime. Canım benim ya hala görüşüyoruz. Çok muhabbetli sevimli bir kızdı. 

Sırayla bakıyor Neriman resimdekilere ama gözleri bir kişiyi arıyor sürekli sıra ona gelsin istiyor hemen. Nihayet sıra Emre'ye geliyor. Her zamanki gibi köşede kendi halinde sessiz sakin efendi efendi duruyor. Biraz daha yakınlaştı fotoğrafa Neriman "Ah be Emre ne kadar da masummuşsun" dedi gayrıihtiyari. Eski günlere girmişti bir kere, çıkmak kolay değil. Bu sefer bunca stres içinde huzur veren bir eylem olmuştu. O günlere gitti tekrar. Kafasında bir film platosu kuruldu. Neriman'ın 12. Yaş günü. Annesi bisküviden yaş pasta yapmış, üzerinde 12 adet mum. Bütün arkadaşlarını davet etmişti Neriman. Uzak köylerde oturanlardan pek gelen olmamıştı. En uzak köy Emre'nin köyüydü fakat o ilk gelenlerden olmuştu. Her zamanki gibi bir köşeye oturmuş, sorulursa cevap vermiş onun dışında konuşmamıştı. Neriman ile göz göze geldiğinde gülümsemiş ve hayranlıkla onu seyretmişti. 

Arkadaşları birer ikişer gelmiş, doğum günü başlamış, pasta kesilmiş ve büyük bir iştahla yenmişti. Sıra hediyelerin verilmesine gelince herkes sırasıyla hediyesini vermişti. Hediye paketlerini açmaya Sefa'nınkinden başlamıştı Neriman. Dönemin en havalı oyuncağı değişik figürlü başlıkları olan lazer oyuncağı hediye etmişti Sefa. Ortam bir anda şaşkınlık ve kıskançlık bakışlarıyla dolmuş, Neriman bu hediyeye çok sevinmişti. Hemen denemeye koyuldular. Her başlıkta ortam daha da şaşkınlık içine giriyor büyükler dahi hayretle bakıyorlardı. O hengâme bitip herkes oturunca Emre'nin orada olmadığını fark etti Neriman. Babaannesi; "Ben çıkarken gördüm nereye diye sordum evim çok uzak anca giderim deyip gitti" dedi. 

Doğum günü bitip herkes dağıldığında Neriman defter yaprağından yapılmış küçük bir zarf gördü masada. Açtı içini. İçinden defter yaprağından yapılmış küçük bir çerçeve ve içinde renkli elektrik tellerinden yapılmış küçük bir çiçek çıktı. Bu Emre'nin hediyesiydi. Sefa'nın hediyesini görünce belli ki kendi hediyesinden utanmış ve erkenden çıkmıştı doğum gününden. Daha doğrusu kaçmıştı. 

Neriman Emre'ye o hediyeyi de neden erken gittiğini de hiç sormamıştı. Okulun son günü Emre bir zarf daha vermişti. Verirken de "Bunu lütfen tek başına oku ve kimseye gösterme tamam mi?" diyerek söz almıştı. Neriman o zarfı açarkenki heyecanını yeniden hissetti bir an için. O gün eve kadar sabredemeyip okulun tuvaletinde açmıştı zarfı : "Merhaba Neriman, biz İstanbul'a taşınıyoruz. Seni ancak yazları görebilirim ya da hiç göremem bilemiyorum. Orada çalışıp sana doğum günün için daha çok figürü olan daha büyük bir lazer alabilirim. Beni unutma. İmza: Emre Celal Pekşen" 

Neriman o günlere öylesine dalmıştı ki iki kere uzun uzun aranmasına rağmen telefonu duymamıştı. Üçüncüde irkildi telefona doğru hamle yaptı ama yetişemedi. Yan ofisten televizyonun sesi geliyordu. Sesini daha çok açtıklarını fark etti. Haber spikeri son dakika gelişmesini aktarıyordu : "Belediye başkan adayı Emre Celal Pekşen seçimin iptali ve yenilenmesi için YSK'ya başvurduklarını açıkladı." 

YAZAR HAKKINDA
Ersin Baş
Ersin Baş
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN