GELİŞİM

Ne Yediğine Dikkat Et!

Ne Yediğine Dikkat Et!
“Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi?..” (Lokman Suresi 20. Ayet)

İnsanoğlunun, barınma ve giyinme gibi en temel ihtiyaçlarından bir tanesi de elbette ki beslenmedir. Beslenme, insanın gün içerisinde harcadığı enerjiyi geri kazanabilmesi ve yaşamaya devam edebilmesi için gıda tüketimine verilen isimdir. Fakat insan, elektronik cihazların elektrikten beslendiği gibi tek çeşit üründen beslenmez. Aksine, baştaki ayette de Allah (c.c.)’ın açıkça belirttiği gibi dünyada var olan bütün nimetler insanın hizmetine sunulmuş. Bununla beraber Allah, Hûd suresinin 7. ayetinde “O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan etmek için, henüz Arş’ı su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratandır.” buyurmuşlardır. Bu da bize gösteriyor ki dünyadaki tüm nimetler bizim için var ve bu nimetlerle ne yapacağımız bizim Allah’a ne kadar kulluk edebildiğimizi gösterecektir.

Allah, Kuran-ı Kerimde dünya hayatına bütüncül yaklaşmıştır. Sadece kendisine nasıl ibadet edilmesi gerektiğinden bahsetmemiş, aksine hayatın her evresi hakkında yol göstermiştir. (Örneğin; ramazan ayında oruç tutulması, ihtiyaç sahiplerine zekât ve sadaka verilmesi ya da haram olan rızıkların yenilip içilmemesi). Bizler için böyle kusursuz ve hayatın her anına dokunan bir din yaratan Allah, elbette ki helali ve haramı sadece bizi sınamak için var etmemiştir. Eğer derinlemesine incelerseniz helal olan şeylerin faydalarının, haram olan şeylerin ise zararlarının ağır bastığını görebilirsiniz. Tabi ki günümüz dünyasının sunmuş olduğu imkânlara baktığımızda açıkça yasaklanmış olan ürünleri tüketmiyoruz zaten diye düşünebiliriz. Fakat aşağıda okuyacaklarınız bu düşüncenizi tekrardan ele almanıza sebep olacaktır.

“Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” Maide suresinin 88. ayetinde Allah, bizlere açıkça rızıklar arasında iki ana kritere göre tercihte bulunmamızı ve bu yöntemle beslenmemizi emretmiştir. Helal rızkın ne olduğunu biliyoruz da iyi ve temiz rızık nedir diye soracak olursanız şöyle bir misalle anlatalım. İneği olan birisinden süt satın aldığınızı düşünün. İnek sütünün helal olduğunu biliyoruz, peki temiz olduğunu nasıl anlayacağız? Bunu anlamak için öncelikle ineğin barındığı ahıra gitmemiz ve şu soruları cevaplamamız gerekiyor;

Ahır temiz mi?

Süt steril bir ortamda mı sağılıyor?

İneğin sahibi sütü sağarken İslami usullere uyuyor mu?

Sütün içerisine su gibi herhangi bir katkı maddesi ekleniyor mu?

Ve bu inek ne yiyor?

Başlangıçta bu soruları cevaplamamız gerekiyor. Eğer tüm sorulara tatmin edici bir cevap bulunsa bile bu da yeterli olmayacaktır. Devamında;

Varsayalım ki inek arpa yiyor. Bu arpanın üretildiği tarlaya gitmemiz gerekiyor.

Tohum ata tohumu mu? Yoksa genetiği oynanmış tohum mu?

Kullanılan su temiz mi?

Herhangi bir ilaç kullanılmış mı?

Doğal gübre mi kullanılmış?

Gibi sorularla üretimin en derinine kadar gidilmeli ve eğer alınan cevaplar iğne ucu kadar bile şüphe bırakmıyorsa o sütün helal, iyi ve temiz olduğuna hükmedebilir ve tüketebiliriz.

Ama köy ortamında yaşayan insanlar bu tarz bir sorgulamayı rahatlıkla yapabilseler de şehirlerde yaşayan insanlar için bu pek mümkün değildir. Bu yüzden şehirdeki insanların yerine marketlerde satılan ürünlerin üretiliş süreçlerini teftiş edecek ve helal, iyi ve temiz olanlarını şüpheli olanlardan ayıracak helal sertifikası veren kefalet kurumları vardır. Bu kurumların arasında da en çok kabul gören kurum GİMDES’dir.

Geçmişten bu yana batılı bilim insanları da İslam âlimleri de tüketilen gıdaların insandaki fizyolojik etkilerinin yanında psikolojik etkilerini de araştırmış ve elde edilen sonuçlar gıdaların ruhsal bozuklukların ortaya çıkmasındaki ana sebep olmasa da etkenlerden bir tanesi olduğunu göstermiştir.

Bu etkenlerden bir tanesi de domuzdur. Domuz temiz – pis, yararlı – zararlı ayırmadan kendi pisliği ve yavrusu da dâhil olmak üzere önüne çıkan her şeyi yiyen bir hayvandır. Bu yüzden yedikleri biyolojik yapısına etki etmiş bu hayvanı tüketmek insanoğlunda trişiniz, domuz şeridi, yılancığı, domuz vebası gibi pek çok tehlikeli hastalığa yol açıyor. Ayrıca İbn Haldun’a göre domuz eti tüketen insanların kıskançlık duygusunun erozyona uğramasına ve evli çiftler arasındaki gönül bağlarının zayıflamasına yol açmaktadır.

Peki kasaba gidip domuz eti satın almıyorsak bu haram rızkı nasıl tüketiyoruz? Yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bulgular bizlere günlük hayatta tükettiğimiz pek çok gıdanın içerisinde JELATİN’in bulunduğunu göstermiştir. Jelatin, domuz ve leşlerin deri ve kemiklerinden üretilen bir çeşit katkı maddesidir. Yakın bir tarihe kadar Türkiye’de üretimi yoktu ve yurt dışından yılda 10 bin ton ithal ediliyordu. Şu an Türkiye’de üretimi yapılsa da yüzde yüz helaldir diyemiyoruz. Jelatinin en çok karşımıza çıktığı yerler ise jelibon şekerleme, marshmallow ve kapsüllü haplardır. Jelatin içeren ürünlerden 100 kg yediysek ortalama 10 – 15 kg domuz yemiş oluyoruz. Ne kadar korkunç!

Maalesef mesele jelatinle de bitmiyor. Bizlere domuz yedirmekle kalmayıp insan parçaları da yediriyorlar. Biliyorsunuz Çin’de 1,5 milyar insan yaşıyor. Bu insanların yediği köpek – domuzların kıllarından ve berberlerde kesilen saç ve kıllardan SİSTEİN denilen bir madde üretiyorlar. Bu madde yufkalık unlara katıldığında hamurun normalden daha fazla elastik bir yapıya sahip oluyor. Hatta başının üstünde hamur çeviren, havaya atıp tutan, incecik açmasına rağmen hamuru yırtılmayan pizza ve baklava ustalarını görmüşsünüzdür. Bu madde en çok böreklerde, baklavalarda, pizzalarda ve balgam söktürücü şuruplarda karşımıza çıkıyor.

Devamında bizlere haberimiz olmadan alkol tükettiriyorlar. Öksürük ve balgam şuruplarını incelediğinizde içerisindeki sarhoşluk veren etil alkol miktarının %3’ten başlayarak %70'e kadar çıktığı tespit edilmiştir. Çevrenizde “çocuğa öksürük şurubunu içirdim de ancak öyle rahatladı, şimdi mışıl mışıl uyuyor” diyen bir anneyi görürseniz uyarın. O çocuk rahatladığı için sakinleşmedi, SARHOŞ oldu.

Gibi daha pek çok ham madde ve katkı maddesi ile bizlerin kursağından haram rızık geçiriyorlar. Kan ve ter dökerek kazandığımız helal paramızı böyle gıdalarla haram edip bizlere haram lokma yediriyorlar. Hamilelik döneminde yenilen haram lokmaların çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimine olumsuz etki ettiği bilimsel bir gerçektir. Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız. Mümkün olduğu kadar dışarıda yemek yememeliyiz. Yiyeceksek de üretim aşamasını iyi bildiğimiz ve güvendiğimiz yerlerden yemeliyiz. Burada bahsetmek isteyip de bahsedemediğimiz daha birçok bilgiyi internette ve GİMDES’in araştırma raporlarında bulabilirsiniz.

YAZAR HAKKINDA
Ahmet Fazıl Şenol
Ahmet Fazıl Şenol
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN