GÜNDEM

Popülizm Nedir?

Popülizm Nedir?
Popülizm, Latince ‘halk’ anlamına gelen ‘populus’ kelimesinin sonuna ‘-izm’ eki getirilerek oluşmuş bir kavram olup, etimolojik köken bakımından ‘halkçılık’ manasına gelmektedir.  Halkın ön planda olduğu, halkın istek ve arzularının karşılandığı toplumsal bir durumu gözler önüne seren bu kavramda gerek siyasi olarak gerekse de hayatın diğer alanlarında halk desteğine ihtiyaç duyulan anlarda geliştirilen söylemlerle bağdaştırılan bir içeriği kapsamaktadır. Halkın yararına olması bakımından, sadece halk için birtakım düzenlemeler yapılması gerektiği, üst tabakanın, seçkinlerin halk çıkarlarını bastırdığı veya umursamadığı gibi sebeplerle devletin bu seçkin tabakadan çıkarılıp toplum olarak gelişmesini savunur. Toplumun gelişmesi için de halkın isteklerinin yapılması gerektiği, halka rağmen bir şeylerin yapılamayacağı söylemi geliştirilerek, devlet ve toplum arasındaki köprünün kurulmasını savunur.

Popülizm gerek siyasi hayatta gerekse de toplumsal hayatta karşımıza çıkmaktadır. Popülizmin savunduğu görüşlerin dile getirilmesi sonucu da popülist söylemler ortaya çıkar. Bu söylemler de yine, halkın anlayacağı dilde, halkın kendi ihtiyaçlarına binaen geliştirilmiş söylemler olarak ifadesini bulur. Tabi söz konusu halk ve halkçılık olduğu için de tarih boyunca hep güncel meseleler üzerinden yürütülen ve halkın duygularına hitap eden hamasi bir söylemin etkili olduğu görülmüştür. Bu da popülist söylemlerin, halkın ikna edilmesi için geliştirilen ve demokratik yönetimlerde halk desteğini sağlayabilmek için dile getirilen siyasi hamleler olarak kendisini göstermesine vesile olmuştur. Toplumun yapısı gereği, onların inanç dünyalarına ya da değerlerine yönelik kitlesel duygularını harekete geçirici söylemler, popülizmin günümüzdeki en büyük tezahürlerinden olup, sorunların gerçek kaynağına yönelik mantıksal önermeler ya da akli çözümlerin uzak tutulmasına ve gerçek sorunların ertelenmesine de yol açmıştır. Siyasi anlamdaki bu tip ifadeler halkın yararına olması gereken gerçek ‘popülizm’ kavramına zıt bir uygulama anlamına gelmektedir ki bu da çarpık bir popülizmin hâkim olduğu bir anlayışla bizleri karşı karşıya getirmektedir.

Kitle ya da topluluk, bireysellikten farklı olup ortak değerler ve duygular yaşayan insanları ifade eder. Toplumun ortalama bir düzeyi vardır ve onun içine dahil olan herkes üç aşağı beş yukarı o toplum düzeyinin bir ferdi olur. Kendi bireyselliğinde ne kadar yüksek derecede bir seviyesi olursa olsun, topluluk içerisinde ortakça benimsenen, üzerinde ortak kanaat getirilen fikirlere bağlılık geliştirildiği için kişi o topluluk vasatında kendisini bulur. Popülizmin getirdiği halkçılık da bu ortalama düzeye hitap eder. Çünkü topluluğu tek tek bireyleri düşünerek ele almak mümkün olmaz. Belki belirli kliklerin varlığından yola çıkılarak yeni düzenlemeler yapılabilir ama o da yine belli başlı bir topluluğun varlığını peşinen kabul etmeyi gerektirir. O yüzden, popülizmde ifade edilen topluluk, ortalama düzeye yönelik söylemlere muhatap olur. 

Devlet, halk denilen topluluktan meydana gelir ve doğal olarak da onun nihai amacının, yaptığı ve yapacağı her şeyin halkın faydasına olması icap eder. Halkın üyelerinden oluşan devletin aksini yapması zaten düşünülemez. Fakat, toplumsal tabakalaşmadan doğan ‘‘popülizm’’ ifadesinin devlette bu denli etkili olması da yine halkın kendi içerisindeki ayrışmalardan meydana gelmektedir. Sözgelimi, halk içerisinde birçok farklı görüş ve ideoloji kendisine yaşam alanı bulabiliyor. Bununla birlikte halkın kendi içerisinde bu farklılıklar giderek fikir çatışmalarına, ayrışmalara sebep olabiliyor. ‘’Popülizm’’ de bu şekildeki bir farklılaşmanın neticesinde, halk tabanından gelen bir talep sebebiyle harekete geçmekte, karşı tarafa yönelik birleşmelerine sebebiyet vererek kendilerini bir nevi güvenliğe almalarını sağlamaktadır. Devlet ve toplum arasındaki bu karşılıklı iletişim neticesinde de iktidar mücadelesinde, yukarıda bahsettiğimiz popülist söylemler revaç bularak halkta karşılık bulabilmektedir. Toplumun beklentisi de bu şekilde karşılanarak karşılıklı bir ‘’hedefe varma’’ ve ‘’tatmin olmuşluk’’ durumu hasıl olmaktadır.

Toplumsal hareketler, tarih boyunca hep bir düşmana ya da düşman olarak görülen bir düşünceye yönelik gösterilen protest tavırlar neticesinde meydana gelmiştir. Karşı tarafa yönelik yanlış ya da eksik olduğu düşünülen durumlardan duyulan rahatsızlık sonucu yeni düşünceler geliştirilmiş ve bunları ortaya koymak amacıyla harekete geçilmiştir. Popülizmde ise sert bir fiziki tavrı göremiyoruz. Onda daha çok, halkın kendi içindeki toplumsal sınıflara yönelik ezilmişlik duygusunun hâkim olduğunu görüyoruz. Haklarını elde etmek için halk tarafından bizzat yürütülen bir hareket olmamıştır. Maksadı, halkın kendisini ifade edebilmesi, var olduğunu ve bir kimlik taşıdığını egemen sınıflara ya da devlete kabul ettirmesine yönelik soyut bir mücadeledir. Dünyanın çeşitli yerlerinde bu mücadele de başarı kazanmış, toplumsal düzeydeki bu var olma mücadelesi siyasi alana da sıçrayarak yerini almıştır. Halk, her zaman devlet için merkezi bir konumda olup, günümüz demokratik yönetimlerinde hayati bir öneme sahiptir. O halde popülizm de günden güne artmakta olup, gelecekte gerek toplumsal hayatta gerekse siyasi alanda varlığını fazlasıyla gösterecektir. 

 

YAZAR HAKKINDA
Mehmet Emin Mertoğlu
Mehmet Emin Mertoğlu
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN