KÜLTÜR SANAT

Resim Defteri

Resim Defteri
İşten yorgun halde eve gelmiştim. Kolumu kaldıracak halim yoktu. Babadan kalan hırdavat dükkânını çalıştırıyorum. Tabi babama da dedemden kalmış. Hatırı sayılır bir caddede işlek bir dükkân... Bugün de yeni ürünler gelmişti. Onları indirip yerleştirdik elemanlar ile. Yorucuydu yani. Eşim her zamanki gibi beni güler yüzüyle kapıda karşıladı. Üstümü değiştirip salona geçtim. Bu arada iki çocuğum var: Hale ve Ahmet. Hale 9 yaşında, Ahmet ise 7…  Benimle vakit geçirmek onları çok mutlu etse de bugün gücümün kalmadığını hissediyorum. Hale odasında ev ödevi yaparken Ahmet salonun tam ortasına yayılmış yine. Her yer boya kalemi, kâğıt kürek. Kendimi koltuğa attım. Yemek hazırlanasıya kadar televizyona bakayım dedim ki gözlerim kapanmaya başladı. Ahmet ara ara yanıma gelip "baba kalemin ucunu açar mısın?" diye elime kalem ve kalem tıraşı tutuşturuyordu. Birkaç sefer açıp versem de belli aralıklarla gelip tekrarlıyordu. En sonunda uykumu da kaçırınca kalkıp doğruldum. Yine elinde kırmızı kalem ile geldi yanıma. Elime aldığım kırmızı kalemin bitmek üzere olduğunu fark ettim.

"Oğlum başka renkler de var, istersen biraz da onları kullan. "

Ucunu yeniden açıp uzattım kalemi.

"Olmaz baba, bayrak boyuyorum. "

Merakla sordum hemen.

"Ne bayrağı bu? "

Cevap vermeden attı kendini halının ortasına. Arkasından sessizce yaklaşıp ne boyadığını görmek istedim. Şaşkınlıkla kâğıdı elime aldım. Ahmet geldiğimden beri Türkiye bayrağı ile yan yana çizilmiş Çin bayrağı boyuyormuş. Sinirlenmiştim. Sakince Ahmet 'i kucağıma aldım. Diğer elime de kâğıdı alıp Ahmet’e döndüm.

"Oğlum bunu sana kim verdi? "

"Öğretmenim istedi baba. Yarışma varmış. Hayalinizdeki Çin'i çizin dedi. Ben de bayrağımız ile yan yana çizdim. Kötü mü olmuş? "

Ahmet'i kucağımdan indirip beklemesini istedim. Mutfağa gidip eşime ödevden haberi olup olmadığını sordum. Onun da haberi yokmuş. Sıkı sıkı tembih ettim, verilen ödevleri kontrol etmesi için. Sonra tekrar salona döndüm. Ahmet'i karşıma bir büyük insanmış gibi oturtup konuşmaya başladım:

"Bak oğlum biz Müslümanız. Biz ümmetiz. Nasıl ki sen ablanla kardeşsin; tıpkı Doğu Türkistan'daki Müslümanlar da senin kardeşin. Anladın mı? "

Ahmet şaşkın şaşkın gözüme bakıyordu:

"Evet baba ama Doğu Türkistan neresi? "

Tabletini getirmesini istedim. Tabletten ona Doğu Türkistan’ın neresi olduğunu gösterdim.

"Baba bak burası da Çin, çok yakınlarmış. "

"İşte tam da bunu anlatmak istedim oğlum. Yaşın küçük değil. Çin devleti kardeşlerimize zulmediyor. O yüzden biz Müslüman kardeşlerimizin yanında olmak, zalimlerin de karşısında olmak zorundayız."

Ahmet anlamıştı ne demek istediğimi. Yemekten sonra tekrar salona geçince ondan gökyüzü mavisi boya kalemini ve resim defterini getirmesini istedim. 

Sabah işe gitmeden önce sıkı sıkı tembihledim Ahmet'i. Akşam işten gelince ne olacağını merak ettiğim için hemen Ahmet'i yanıma çağırdım.

"Bugün resim dersinde ne oldu, anlat bakalım. "

"Öğretmen herkesin çizimlerini inceledi. Yarışmaya gidecek olanları seçti.  Ama benimki hariç.  Sıra bana gelince resim defterimi çıkarıp gösterince şaşırmış halde bunu sen mi yaptın dedi. Ben de seninle birlikte yaptığımı söyleyince defteri eline alıp masasına oturdu. Sonra uzun uzun senin yazdığın nota baktı baba. "

Tebessüm ederek:

"Sonra ne oldu? "

Seçtiği tüm çizimleri yırtıp attı. Sana da bu notu gönderdi.

Resim defterinin köşesine yazılmış kendi notumu ve öğretmenin notunu okuyarak şükrettim:

"Resim defterinin bu sayfasına yapıştırdığım, bitmek üzere olan bu kırmızı kalem gibi değil mazlumların kanı öğretmen bey. Öyle ki bizim ‘Hayalimizdeki Doğu Türkistan’ yüzlerin güldüğü şu masmavi gökyüzü gibi bir Doğu Türkistan'dır. O yüzden bu kırmızı kalem sadece zalim Çin'in akıttığı kanı,, bu mavi kalem de o mazlum Doğu Türkistan’ı çizer ancak. "

"İşimiz iyiyi, güzeli, doğruyu öğretmektir. Ben yıllardır bu boya kalemleri ile çocuklara iyiyi, doğruyu, güzeli anlatmaya gayret ettim. Fakat görüyorum ki şu iki renk bütün renklerin bir araya getirdiği resimlerden daha etkili... Şu iki boya kalemi ile bundan daha iyi anlatılabilecek bir resim olamaz. "

YAZAR HAKKINDA
Ahmetcan Yılmaz
Ahmetcan Yılmaz
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN