GÜNDEM

Son Pişmanlık Neye Yarar ?

Son Pişmanlık Neye Yarar ?
Sessiz ve uykusuz, kuşların uçmadığı sisli bir kış gecesi… Gönlümde güneş doğmakta. Doğurmakta ihtiyar kadınlar, kediler ve yarasalar. Yalnızlık türküleriyle birlikte, olağanca saflığıyla toprağa işlenmekte sevda. Birlikte dost ve düşman. Evet, dostumuz olmadı düşmanımız kadar. Kader bu. Gün geçtikçe düşmanlarımız belirginleşmekte. Daha da netleşmekte bazı şeyler. Gönlümdeki güneşin batacağını biliyorum. Doğmadığı yerlerin olduğunu bildiğim gibi. Biliyorum günahlarımı, zayıflıklarımı. Kurtulmak istiyorum onlardan ben de. Arınıp, tertemiz olmak. Yeni bir hayata başlamak. Yeni dünyamı kurmak. Allah’ım işlediğim tüm günahları affet. Çok pişmanım. Beni bağışla... Günahsız olan Efendimiz(S.A.V.) bile günde yüz defa tövbe edermiş. Estağfurullah El Azim…

Kuşlar uçar, balıklar yüzer, insanlar da günah işler. Pişman olur, tövbe eder ve tekrar günah işler, tekrar pişman olur. Bu durumu sıradanlaştırmak için söylemiyorum ama dünya sanırım böyle. Mesele, sürekli pişman olup, günah işlemeyeceğimize kendi kendimize söz vermemiz. Yani, pişmanlık neye yarar diyemeyeceğim…

‘’Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.‘’ (Müslim, Tevbe 9-10)

Yaşadığım her saniye, etrafımdan öldüresiye darbeler alırken günahsız olmamayı düşünemezdim. Adeta zincirsiz kafesimde debeleniyorum. Elim kolum bağlı gibi. Bağırıyorum, sesimi duyan var. Allah her şeye yeter… Kulaklarım sağır. Yalanlara inanmıyorum artık. İnanışları görüp, gülüyorum dünyaya.  Sanki herkes bir olmuş bizim aleyhimize çalışıyor(Birkaç iyi adamı tenzih ediyorum). Tüm bu sistem adeta bizi kirletmek için kurulmuş. Fıtratımızı bozmak için. Gökdelenler, okullar, Alışveriş merkezleri, gazeteler, dergiler, internet siteleri, sosyal medya, televizyon… Hepsi ayrı bir koldan üzerimize geliyor, bizi bizden alıyor. Eşref-i Mahlukat iken hayvandan aşağı bir konuma doğru sürükleniyoruz. Peki, bu durumda biz ne yapıyoruz? Onların koluna giriyoruz ve uçurumun kenarındayız. Acilen bu gidişe bir son vermemiz gerekiyor. Farkında değiliz ama biraz sonra güle oynaya geldiğimiz uçurumdan kendimizi aşağıya doğru çakılırken bulacağız. İşte o zaman ‘’Son Pişmanlık Neye Yarar’’ şarkısı benden herkese gelebilir…

Biz İsrailoğulları’nı denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, ‘’İsrailoğulları'nın iman ettiğinden başka hiçbir ilah olmadığına inandım. Ben de  Müslümanlardanım’’ dedi. ( Yunus-90)

İbn Abbas şöyle der; Cebrail(a.s) Firavun’a rahmet yetişir korkusuyla onun ağzına çamur doldurdu.

Şimdi mi? Oysa daha önce isyan etmiştin ve bozgunculardan idin. (Yunus-91)

Çok karamsar bir tablo ortaya koyduğumu iddia edenler olabilir ama gördüğümüz kadarıyla dünyada hiçbir şey iyiye gitmiyor. Her geçen gün bir cam kırığı daha saplanıyor yüreğimize.(Dünyamızın hali).İnsanoğlu, insanoğlunun cehennemidir diyen Ahmet Hamdi’nin haklılığı ortaya çıkarken, ‘’Dünya müminin cehennemi, kafirin ise cennetidir.’’

Hadis-i şerifi beni dalgınlığa sürüklüyor. Şu anki dünya şartlarında dertsiz tasasız, huzur içinde yaşayan ve mümin olduğu iddiasında bulunan kardeşlerimizi düşünüyorum.‘’Derdimiz, dertsiz Müslümanların dertsizliği’’ diye sloganlaşmış bir söz vardı. Durumu net bir şekilde açıklıyor. Kendimiz için de en çok korkmamız gereken nokta bu. Hatta bir ölçü. Bir gün içimizde dünyadaki olup bitenlere karşı bir sıkıntı hissetmemeye başlarsak orada duralım. O yolun sonu iyi değil…

Peki, bunca şeye rağmen ben nasıl temiz kalırım? Tabi ki de farklı bir cevap vermemiz mümkün olamaz. ‘’ Ben sizin için dininizi kemale erdirdim’’ ( Maide 5/3). İslam dinini doğru kaynaklardan, sağlam bir şekilde öğrenirsek veya öğrenmeye çalışırsak bu sorunun cevabına muhatap olmaya başlayabiliriz. Çünkü başımıza ne geliyorsa Allah’ın indirdiği ve yaşamamızı istediği dini yanlış anlamamızdan ve yanlış yaşamamızdan geliyor. Ya İslam’a onda olmayan, yeni bir şeyler ekliyorlar(İfrat)ve biz de tam neyin ne olduğunu bilmediğimiz için bunu olduğu gibi kabul ediyoruz. Mesela,ehli kıblenin tekfir edilemeyeceğini bilmiyorsak sağda solda mezhebinden dolayı insanları kafir ilan edebiliriz. (Mezhepçilik-Irkçılık). Ya da İslam’dan olan şeyleri çıkarıp, bize eksik olarak sunduklarında yine bilgi eksikliğimizden dolayı zokayı yutabiliyoruz(Tefrit) ve bizi nereye çekerlerse oraya doğru gidiyoruz…

Demem o ki çözüm, orta yol. İslam orta yoldur. ‘’Ne sağdayım ne solda, Hak yoldayım Hak yolda’’ Muhittin Hocaya selam olsun.

Kuran-ı Kerim’i anlayarak, Hadis-i Şerifi de sahih kaynaklardan okuyarak ve dertli insanlar ile bir arada bulunmaya çalışarak çevre zehirlenmesinden büyük ölçüde kurtulabiliriz. Böylece, temiz kalma yolunda önemli bir adım atmış oluruz inşallah…

Son söz: Bakara-143.

ÖNCEKİ YAZI TEŞBİH TANESİ
YAZAR HAKKINDA
Kadir Özdemir
Kadir Özdemir
Kadir özdemir. Karli bir Kadir gecesinde Bursa'da dünyaya geldi. Ortaokul ve lise yıllarını amatör futbol oynayarak geçirdi.Futbol, hayatında hala önemli bir yere sahip. Okumaya dayısının hediye ettiği Ömer seyfettin hikayeleriyle başladı.O günlerden beri çok yönlü bir kütüphaneye sahip olmayı hayal ediyor. Yazmaya lisedeki edebiyat öğretmeninin teşviki ile başladı. Sıkı bir Onur Ünlü, Murat Menteş ve İsmet Özel hayranı. İhsan Oktay Anar kitaplarında aradığı lezzeti buldu. Neşet Ertaş dinlemeye ve Yeşilçam filmlerini tekrar tekrar izlemeye bayılır. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme bölümü öğrencisi. İzmir'e yolunun düşmesinin hayatının dönüm noktası olduğunu ve şiirsiz olmayacağini düşünüyor...Onun için dünyayı değiştirecek tek şey Allah'ın adıyla okumak.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN