GELİŞİM

Tefekkür Kulübü 3: Hedefin Nedir?

Tefekkür Kulübü 3: Hedefin Nedir?
 

“Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez”

Sokrates

Neden buradayız? Düşünen insanın zihnini en çok meşgul edecek soru hiç şüphesiz budur. Varlık gayemiz/amacımız nedir? Neden buradayız, niçin yaratıldık? İnsan olarak diğer varlıklardan daha üstün olduğumuz apaçık meydanda ama niçin? Sadece bu soru bile seviyeli bir kafayı bir ömür meşgul etmeye dahası ciddî bir arayışa sevk etmeye yeter… Kâinatın içinde hikmetsiz ve gayesiz tek bir atom zerreciği dahi göremiyoruz. Peki ya ben? Benim vazifem nedir?

Ben kimim? Kısaca varlık sebebimizin Cenab-ı Hakk’ı bulmak, bilmek ve tanımaktan ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Bunu -ubûdiyet/kulluk- olarak tarif edebiliriz. Kulluk denilince akla sadece fiilî ibadetler gelirken -ubûdiyet- kavramı çok daha derin ve geniş bir mânâ iklimine sahip. Hayatımızın tamamını içine alan bütün fikir ve hareketlerimizi bir şemsiye gibi kucaklayan, niçin burada olduğumuzu daha iyi tarif eden bir kelime…

Bu çerçeveden bakında Cenab-ı Hakk’ın her insanı diğerlerinden ayıran müstesna beceri vekabiliyetlerle donattığını görüyoruz. Hissediyoruz…Hepimiz farklı ve husûsî/özel bir görev için buradayız. Bütün mesele bunu arayıp bulmak değil mi? Benim doldurmam gereken boşluk, açmam gereken kapı nedir? Bunları kendimize sormak zorundayız. Bunun için yardımcı olabilecek bir diğer sual şu olabilir: Dikkatle oku ve düşün; Kaderin-yani bugüne kadar yaşadıkların-sana, seninle ilgili, ne söylüyor?

Neden hareket edemiyorum? Neden içimde kocaman bir boşluk hissediyorum? Gücü kuvveti yerinde, sayısız imkân ve fırsatlara sahip nice insan tamamen hareketsiz kalabiliyor. Neden? Çünkü onları harekete geçirecek bir teşvik unsuru (motivasyon) yok. Çünkü neden harekete geçmeleri gerektiğine dair bir kanaatleri yok. "Akşam eve gidince yapacak bir şeyim yok, çok sıkılıyorum, ne yapsam bilmem ki?.." minvalinde ifadeler kulaklarımızı dolduruyor. Çünkü çoğumuzun elle tutulur bir amacı ve ideali yok. Bütün mücadelemiz bu boşluğu doldurmak için…

Ardında iz bırakan insanların ortak noktası nedir? Toplumda ön plana çıkmış bütün insanları söyle bir gözden geçirin. Baktığınız yerde üzerine düşünülmüş net bir hedef göreceksiniz. Sporcular, sanatçılar, devlet adamları, ticaret erbabı... Bugüne, bu haftaya bu yıla dair hedefleri yok mudur sizce? Peki onların hayatı üzerinde düşünülmeye ve çalışılmaya değer de sizinki değmez mi? Geçip giden günlerimize anlam katacak güçlü bir gâyeye ve bunun yolunda yürürken adım adım ne yapmamız gerektiğini bize gösterecek net bir hedefe ihtiyaç hissetmiyor muyuz? Yaşadığımız sancının da rehavetin de temelindeki eksikliğin bu olduğuna inanıyorum. Dolduracağımız boşluk bununla ilgilidir.

Tembel kimdir? Doğrusu gayet samimi olarak tembel bir insanın var olduğunu düşünmüyorum. Çoğumuz bunun bir tercih olduğunu ıskalıyor. Evet tembellik bir durum yahut tabiatımızın gereği değildir. Çalışmayı tercih ettiğimiz gibi tembelliği tercih eden de biziz. Kaçmak çözüm değil. Tembel görünen pek çok insanın asıl sıkıntısı kendilerine ilham verecek yahut onları harekete geçirecek kadar güçlü bir amaç duygusuna sahip olmamaktır. Üstadın dediği gibi "Gayesi olmayanın gayreti de olmaz."

“Yaşadığın sürece yaşamayı öğrenmeye devam et.”

Seneca

İhtiyacımız olan amaç ve hedef nereden gelir? Ölümden! Evet, hayata anlam katan ölümdür. O halde yaşamaya ölümden başlamak mecburiyetindeyiz. Hayatının sonunda nerede ve nasıl olmak istersin? Öldüğün gün ne halde olmak istersin? Cenazende insanların ne söylemesini dilerdin? İnsanlar tarafından nasıl anılmak istersin? Bir dakika gözlerini kapat, hayal et ve bunların cevabını düşün…

Ölüm her zaman bize nereden başlamamız gerektiğini hatırlatır. O halde artık nereye varacağımızı biliyoruz.

Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Hiç bitmeyen kendini keşfetme yolculuğuna çıktık mı?Kendi benliğimiz üzerinde farkındalığımız/iç görümüz ne kadar derinleşirse ne yapabileceğimizi o kadar net görürüz… Sonrasında içimizden doğar o amaç… Bir başkası söyleyemez bunu size ama yüreğinde ateş yanan herkes bunu hisseder…

Bunları yazarak çalışırsan daha çok faydalanırsınız… “Hiç olmazsa yolunda ölürüm.” diyen hac yolcusu bir kaplumbağa gibidir insan, eğer bir ideali varsa. Bunun sınırlarını çizerseniz net bir hedef sahibi olursunuz. Bu temenni değildir. Ne zaman, ne şekilde elde edileceği bellidir. Her gün bir adım at bunun için… Kendini donat, iradeni güçlendir… Bunları yıllık, haftalık, günlük olarak takip edecek kadar disiplin sahibi olursan, sadece bugüne değil gelecek asırlara iz bırakabilirsin… Sahi en üstün gaye değil miydi bu? Nasıl yaşarsan yaşa güzel bir iz bırak arkanda…

YAZAR HAKKINDA
Mustafa Kesici
Mustafa Kesici
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN