GÜNDEM

Teklif ile Dayatma Arasındaki Kalın Çizgi

Teklif ile Dayatma Arasındaki Kalın Çizgi


O halde (Resulüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin.Onların üzerinde bir zorba değilsin…

(ĞÂŞİYE-21\22)

Teklif dosttan dayatma düşmandan gelir. 

Teklif hakkın, tehdit ve dayatma haksızlığın metodudur.

Teklifte izahatlar yapılır ve kişi ne isterse onu seçer, dayatmada,  fikrini, hareketini kabullendirmek için diretme söz konusudur.

Teklif etmek örnek olarak yaşamaktır. Lisanı hal ile insanları hakka davet etmek, hakkı güzel temsil etmektir.

Zalim bilir ki anlattığında fikirlerini ve emellerini kabullendiremeyecek, o sebepten güç ve servet silahını ortaya koyar. Ve emelleri genel olarak insanlığa değil kendine fayda sağlayacak şeylerdir. 

Teklif etmek sefere çıkma, tehdit ve dayatma zafere(!) kilitlenmektir. Biz biliyoruz ki zafere giden her yol mubah değildir. Zafere giden hak yol mubahtır.

Dayatma, bir fikrin bir hareketin karşı tarafça kabullenilmesi yolunda her şeyi mubah görmektir.Güçlüysen haklısın mantığının oluşturduğu kabullendirme metodu olan dayatma, şu şekilde işler; Gücü elinde bulunduran tarafından ortaya konulur, daha sonra o gücü, karşısında duranlara kullanır.Dayatma, güçlünün haklıya diş geçirmesidir. Dayatmanın birçok çeşidi vardır. İlk olarak doğrudan kabul edilmesi için ortaya atılmış olan fikrin, yaşayışın kaçış yolu olmadan kabul edilmesi –ki bu büyük ölçüde tehditle oluyor- şeklindedir. Burada ikinci bir ihtimal göz önünde bulundurulmuyor.

Buraya örnek olarak komünizmi gösterebiliriz. Bir insan yapımı bir düşünce olarak ortaya atılan bu görüş yayılma metodu olarak gücü, tehdidi ve dayatmayı izlemiştir. Bu sebeple insanlar mallarına, canlarına kastedilmesin diye komünizmi kabul etmek zorunda kalmıştır. Burada parantez açmakta fayda var. İslam’ın yayılışını incelediğimizde ise karşımıza teklif çıkacaktır. Nasıl yani? 

İslam hiçbir zaman insanlara zorla ibadet etmelerini, zorla İslam’ıkabullenmelerini bir metot olarak kullanmamıştır. Aksine ‘’Dinde zorlama yoktur’’ ayeti ile insanlara teklifte bulunmuştur. Bu teklifte bulunurken tabii ki İslam dinini seçenlerin ve seçmeyenlerin sonunu izah etmiş ve insanlara seçme özgürlüğü tanımıştır.İslam devletleri içerisinde inanmayan insanlarda bulunmuştur. Onlar için özel düzenlemeler yapılmıştır ve onlarında toplum içerisinde yaşama hakkı bulmaları sağlanmıştır. Aslında bu davranış bile İslam ahlakının inanmayanlara teklifidir. Hz. Peygamber yüzlerce defa inanmayanlara mektuplar yazarak, evlerine, saraylarına giderek insanlara İslam’ı anlatmış ve teklifte bulunmuştur. Çünkü biz biliyoruz ki ‘’Hakkın tesir gücü vardır.’’ Bu sebeple baskı, tahakküm olmaksızın insanlara doğru bir şekilde anlatıldığı takdirde kabul edilmesi güç hiçbir şey yoktur. Bu sebeple İslam henüz ilk yıllarında bile tesir gücünü ortaya koymuş ve insanlar fevç fevç İslam’a girmişlerdir. Ama insan ürünü olan fikriyatlar bütün boşlukları dolduramadığından cevabını veremeyeceği sorularla karşılaştıklarında güç ve tehdit ile karşılık vermiştir. Bu da bu hareketlerin ömrünü kısaltmıştır.

İnsanın yaptığı fiilin, söylediği sözün doğru olması kişiye güven verir. Bu sebeple yapılan her iş öncelikle meşru bir çerçeveye oturtulur. Batıl sistem insanlara zülm edeyim diye savaş çıkartmıyor artık kendilerince meşru sebepleri var nedir bu sebep; ‘’biz dünyaya barış getireceğiz.’’

Örnek mi?

Irak, Afganistan yakın zamanda Suriye kim bilir daha sonra Türkiye… Neden bunu söyledik çünkü haklı bir sebep gibi gösterip insanlara çıkış noktası olarak kendilerini işaret edecekler, bu da dayatmanın bir diğer çeşidi oluyor. 

Yakın zamandan bir örnek vermek gerekirse; 1969 yılında ortaya çıkan bir teklif ile yıllar sonra Çağlayan meydanına milyonları toplayan Erbakan hocamızı işaret etmemiz yeterli olacaktır. Ülkemiz ve ümmet için zor günlerdi, birileri ele geçirdikleri gücü insanları ezmek için kullanırken 1969’da bir ses yükseldi bir teklifte bulunuldu ‘’gelin yeniden büyük Türkiye’yi kuralım, gelin yeni adil bir düzen kuralım’’ diye, insanlar bu teklife cevapsız kalmadı. Çünkü kapı kapı gezildi. Günlerce izahatlar yapıldı, tekliflerde bulunuldu. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi hakkın tesir gücü vardır. Bunu bir kere daha görmüş olduk o yıllarda. Bu teklif yeni bir dünyanın tohumlarının atılması demekti…

Şimdi bize düşen görev nedir?

Atılan tohumları sulayarak yeşertmek bize düştü. Kapı kapı dolaşıp anlatmak bize düştü. Velhasıl teklifler bize düştü;

Teklif ediyoruz, dergimizi okumanızı…

Teklif ediyoruz, örnek olarak yaşamanızı…

Teklif ediyoruz, insanlara hakkı anlatmanızı…

Ve teklif ediyoruz güçten yana olmamayı…

YAZAR HAKKINDA
Musa Ahmet KAYA
Musa Ahmet KAYA
Musa Ahmet Kaya, 1993 Adana/Ceyhan doğumlu, İlk ve ortaokulu Pamukeli ilköğretim okulunda okudu. Liseyi Ceyhan İmam Hatip Lisesinde okudu. 2012 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesini kazandı. Evli ve bir çocuk babası. insanlığa faydalı işler yapma çabasında bir kul.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN