FİKRİYAT
Teşbih Tanesi
Seyahat etmek ile sıhhat bulmak fiilleri arasında güçlü bir bağ olduğu aşikâr. Büyük İslam âlimlerinin/düşünürlerinin hayatlarını okuduğumuzda, sürekli bir ‘yolda olma’ durumu söz konusu. Kurtuba’dan yola çıkıp Şam’a varan; Buhara’dan yola çıkıp Mekke’ye ulaşan âlimlerimiz, yolda iken de farklı hayatlar, memleketler, durumlar görüyorlardı ve bu durum onların ufuklarını genişletiyordu. Coğrafyasını bir baştan bir başa gezen âlimlerin evlatları olarak bizler, maalesef bugün İstanbul’dan Mekke’ye bile otobüsle gidemiyoruz. Avrupa, ulus-devlet fikrini ortaya atıp, kendini küçük sınırlarla çevirmesine rağmen; ilerleyen yıllarda bu yapay sınırları aşmış. Fakat bugün, bizler, aynı medeniyetin çocukları olan bizler, yüz yıllarca beraber yaşayan bizler, birbirimizin topraklarına girerken kontrolden geçiyoruz. Avrupa, kendi düşüncesi ile hareket etti ve bu düşüncenin yan etkilerini bir şekilde ortadan kaldırdı (AB sınırları içinde vizesiz seyahat gibi). Günümüzdeki düzeni kuranların, yürütenlerin, söz sahibi olanların Batılılar olmasında, bu durumunda etkisi olduğunu düşünüyorum. Bir düşünür olabilir mi ki kendi şehrinden dışarı çıkmış olmasın? Yıllar evvelinde bizlerin elinde olan imkân, günümüzde maalesef Batılıların elinde. Sınırların, her ne kadar yapay da olsa, bizleri de sınırlandırıyor.
‘’Kuştan pasaport sorulmaz
Gümrüksüz geçer yüküyle karınca
Dur yolcu bura sınır
Sen geçemezsin
Dereye bakma durmaz akar
Öteden de içer ceylan bu suyu
Dur yolcu bura sınır
Sen geçemezsin
Dur yolcu bura sınır
Ne çizili ne yazılı
Geçemezsin yine de silemezsin
İçinde kazılı’’
Bülent Ecevit, 1976
ÖNCEKİ YAZI
BİR TUTAM YORGUNLUK
SONRAKİ YAZI
KİTAP OKUMAK, PİL ÖMRÜNÜZÜ UZATİR
YORUMLAR
YORUM YAPIN
GENEL YAYIN YÖNETMENİ