ROPÖRTAJ

Umutsuzluk İmansızlıktır

Umutsuzluk İmansızlıktır
Siyer Vakfı kurucusu kıymetli Muhammed Emin Yıldırım hocamızla sohbet ettik. Uzmanlık alanı olan siyer ve sahabe hayatına dair konuştuk. Tabi günümüz gençliğini de konuştuk. Bildiğiniz gibi her konuşma dönüp dolaşıp bir noktaya kilitleniyor; “Ne olacak bu gençlerin hali?” Herkes gençleri çok düşünüyor!

Kıymetli hocam, bizimle değerli vaktinizi paylaştığınız için okurlarımız adına sizlere çok teşekkür ederiz. Söyleşimiz gençlik ekseninde olacak inşallah. Bu bağlamda soracak olursak, sizce genç kimdir ?

Tabii genç dediğimiz zaman, işin bir fiziksel boyutu, yani maddi boyutu, bir de manevi boyutu var.

Şimdi maddi boyutunda fıkhımızda, İslam kültüründe üç tane yaş sayılır; bunlardan bir tanesi 23’tür, bedenin fiziksel olgunluk yaşıdır. Bir tanesi 33’tür, o da aklın olgunluk yaşıdır. Biliyorsunuz bir hadiste Efendimiz (as) Cennette erkeklerin 33 yaşında olacağını ifade eder. Birde ruhi olgunluk yaşı var ki oda 40’tır. Genelde de peygamberllikler bir iki tane istisna hariç (Hz. İsa gibi Hz. Yahya gibi) büyük bir kısmına peygemberlik 40 yaşında verilmiştir. Bunun sebebi 40 yaşın ruhi olgunluk yaşı olmasıdır. Kur’an’da buna açık bir ayette var; Ahkaf suresinin 15. ayetinde, burdan da ruhi olgunluk yaşının 40 olduğunuda anlıyoruz. İşte burdan yola çıkarak bizim fıkıh ulemamız 15 ten başlayıp 40 ta biten yaşı gençlik olarak adlandırır. Ondan sonrası artık olgunluktur, yavaş yavaş yaşlılığa doğru yürür, yani kırktan gün alanlara geçmiş olsun deriz benim gibi, işin maddi boyutu böyle.

Manevi ayağına geldiğimiz zaman, bakın biz Eyüp El Ensari’nin yanı başındayız, 93 yaşında kim ona ihtiyar diyebilirdi ki... 18 yaşındaki delikanlıların yapamayacağı bir iman mücadelesi bırakarak gitmiştir.

Hocam asr-ı saadette genç olmak mı 21. Yüzyıl dünyasında genç olmak mı daha zordur?

Tabi iki tarafın da kendine göre hem avantajları, hem dezavantajları vardır. Mesela ben 20 li yaşlarda kendi kendime diyordum ki, keşke asr-ı saadette yaşasaydım, şu veya bu güzel tablonun içinde bulun saydım, biz Asrı Saadetle ünsiyet kurmak için gençlere de arada soruyoruz, ama insan asrı saadeti tanıdıkça, peygamberi (sav)  tanıdıkça, mücadelelerini öğrendikçe, ve bu zorluğu gördükçe, insan pek de istemiyor aslında, çünkü gerçekten zor bir şey, içinizden geçen şeylere bile bazen ayet inebiliyor, Kur'an içinizden geçenlere ayetlerle müdahale edebiliyor, bu derece vahyin tanıkları olduklarını görebiliyoruz.

Ama tabi Avantajları da var Efendimiz (sav) ile yaşamanın başlı başına bir avantajı var yani, ve gelelim bize; şöyle bir dönemdeyiz, 14 asırdır, nesillerin nesilleri tasdikleyerek getirdikleri bir din var elimizde, aziz kuranımızın muhatabıyız biz ve hiçbir şüphemiz yok ondan, onun Allah katından olduğundan, çünkü asırlar asırları tasdikleyerek geldi, şuanda bizim peygamberimizden de şüphemiz yok ama o gün çocukluklarını bildikleri, evliliklerini bildikleri, sokakta dolaştığını bildikleri, gençliğini bildikleri bir insanın, bir gün kalkıp "ben peygamberim" demesini, kabul edebilmeleri çok kolay bir iş değil. Ama bakın biz bugün elhamdülillah inanıyoruz kabul edebiliyoruz. Mesele daha iyi anlaşılabilsin diye somut bir örnek verelim; bir gün gençlerle birlikte oturuyor Miktat ibni Amr, orada bulunanlardan bir tanesi diyor ki "ne mutlu bize ki, içimizde Resulullah'ı görmüş bir kimse var, keşke biz de o zaman da olsaydık da Resulullah'ı görebilseydik" bu sözden memnun olmayan Miktat (ra) diyor ki; "Öyle demeyin, Vallahi biz öyle adamlar gördük ki, evleri Kâbe’nin yanında, her gün Resulullah’ı görüyorlardı, eğer siz onları görseydiniz heybetlerinden onları adam zannederdiniz! ama onlar imansızlıklarından, kibirlerinden, burunları'nın üzerine devrilerek gittiler, dua edin Allah'a ve şükredin halinize ki, siz iman sahibisiniz"

Dolayısıyla burada çok büyük bir hakikate dikkat çekiyor Miktat (ra), onun için bu manada bir kıyaslama yaparken, her boyutuyla yapmak lazım.

Hocam ülkemizde gençliğe karşı umutsuz bir tavrın oluştuğunu görüyoruz sizce de gençlik bir sona doğru mu yaklaşıyor?

Bir kere umutsuzluk imansızlıktır, bizim hiçbir zaman mevcut halden bile ümitsiz olmamamız lazım gelir. Sizden önce burada Doğu türkistanlı kardeşlerimiz vardı, öyle şeyler anlatıyorlar ki "bu kadar olur mu?" diyorsunuz, ben onlara da söyledim eğer karanlık bu kadar çok artmışsa bu bir aydınlığın habercisidir Allah'ın izniyle. Bugün memlekette çok büyük sıkıntılar var evet, mesela şu anda hiç olmadığı kadar deizm ve ateizm gençlerimizin arasında yayılıyor ve hiç olmadığı kadar büyük bir ahlaki çözülme de söz konusu, ama buna karşın siz de varsınız, gençlersiniz ve bu çalışmaları yapıyorsunuz ve bu bizim için çok büyük bir umut kaynağıdır. 

Aile yapısının toplumda islami gençlik tasavvurunun oluşmasına etkisi nedir? Genç için aile ne ifade etmelidir?

Tabii bunlar birbirleriyle bağlantılı şeyler, genç dediğimiz, hayatının en verimli çağlarını yaşamış olan o insan, bir aileden yetişti geldi, okuldan yetişti geldi, belli basamakları tamamlayarak geldi, şu anda da aslında en büyük problem evlerde var, islami gibi gözüken, müslüman olan, babası falanca cemaatten, filanca tarikattan, vakıftan, dernekten olan annesi Kur'an kurslarında derslere, sohbetlere giden insanların, çoluk çocuğun da şu anda problemler var. İşte bu problemlerin aslında temel meseleleri temel sebepleri iyice belirlenip, giderilme adına gayret gösterilirse ancak aşılabilir. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız netice itibariyle insanın ilk ve en önemli medresesi, insanın evidir! ne alırsa orada alır. Annelerimiz  medreselerimiz, babalarımız mekteplerimizdir. Evlerin sofraları, evlerin suffalarıdır... biz netice itibariyle, şahsiyetimizi o evde yetiştiririz, öyle yetişmesi gerekir. İmam Gazali (ra)’nin çok güzel sözü var der ki; "Eğri ağacın doğru gölgesi olmaz." Yani netice itibarı ile bizim çocuklarımız, bizim gölgelerimiz. Eğer biz düzgün olursak, çocuklarımızda düzgün olur eğer bizde bi yamukluk bir eğrilik varsa, o eğrilikten doğru bir gölge beklememiz doğru olmaz. Çünkü her gölge aslına kıyasla biraz daha kısa olur. Aslına göre kendinden bir şeyler kaybeder. 

Genç eğitim noktasında nasıl bir yol izlemelidir liyakat için diploma yeterli midir?

Diploma elbette ki yeterli değildir, diploma size meslek adına bir kapı açar, gerçi şu anda diploma ne kadar meslek getiriyor bu memlekette o da ayrı bir meseledir ama neticede budur karşılığı.

Ama bir Müslümanın yaratılış gayesi Allah'a kul olmaktır, o kulluğun ortaya çıkması için de müminin öncelikli hedefi, Allah'ın kendisinden razı olduğu hayata kitlenmek olmalıdır. Peki, biz bunu nasıl yapabiliriz, yani mesela diyelim ki 15-20 yaşlarında bir genç, ben nasıl yaşarsam Allah benden memnun olur diyor, bunun nasıl bilir?

Bunu bilebilmesi için bazı şeylere özellikle dikkat etmesi gerekir, mesela Aleyhisselatu vesselam efendimizin "İlim talebi kadın-erkek her müslümana farzdır" diye bir hadisi var, bu farziyetin aslında bir ölçüsüdür, bu herkes Âlim olacak demek değildir, Peygamberimizin hadisinin anlamı da bu değil zaten, hepimiz ilimden aynı oranda mı nasipleneceğiz bu da mümkün değil.

İnsanlığın hiçbir zaman ulaşmadığı bir noktadır zaten bu, asr-ı saadette de ulaşılamadı ama bizden istenen bir şey var, kifayet miktarı ilmin elde edilmesi!

Zamanınızın en büyük imtihanlarından olan televizyona, internete ve sosyal medyaya gençliğin yaklaşımı olmalıdır?

Eşya haddizatında müslümandır.

Eşya dediğimiz zaman işin içine her şey girer; televizyon müslümandır, televizyon kâfir değildir, televizyonu kâfir eden, televizyonu münkir eden, içindekilerdir.

Aslında sosyal medya da çok büyük bir nimettir şu anda, yani internet belki de Allah'ın bu yüzyılda insanlara nasip ettiği en önemli nimetlerden bir tanesidir. Düşünebiliyor musunuz biz yirmili yaşlarda iken bir kitabı elde etmek için ne bedeller öderdik, ben bazen geriye dönüp zihnimi yokluyorum, bazen bir kitabın arkasından altı ay dolaştığımı hatırlıyorum,  şu anda istediğim kitabı anında karşımda buluyorum, bir tuş kadar bana yakın, bundan daha büyük bir nimet var mı? Ama her Nimet, bir harfin değişmesiyle Nikmet'e de dönüşür. Nikmet bela demektir, peki nimeti nikmete dönüştüren şey nedir?

Eğer siz eşyayı besmeleli kullanırsanız Nimet olur, besmelesiz kullanırsanız nikmet olur, peki besmele Bismillahirrahmanirrahim demek midir sadece; hayır, o işin sadece kavli boyutudur.  Aslında Bismillahirrahmanirrahim demek, Allah'ım ben bu işi senin razı olacağın şekilde yapacağım demektir. Şimdi bir genç; Allah'ım, senin razı olacağın şekilde kullanacağım,  diyerek otursa bilgisayarın karşısına, internetin karşısına, interneti bir tebliğ aracı olarak kullanabilir, interneti bir bilgi edinme aracı olarak kullanabilir, interneti bir iletişim aracı olarak kullanabilir, interneti başkalarına tebliğini, mesajını anlatmak için kullanabilir.

Ama o genç, eğer bunları bilmez de başka şeylere tevessül ederse, aynı malzeme, aynı eşya, onun hem dünyasını, hem ahiretini karartan bir hale getirebilir. Dolayısıyla bizim aslında gençlerimizin şunu çok iyi öğrenmesi lazım, ahlak dediğimiz şey, bu ümmetin en temel düstûrudur, hayatın içerisinde biz nasıl ahlaka dikkat etmek durumundaysak ve böyle bir sorumluluğumuz varsa, kapalı kapılar ardında, bilgisayarımızla, cep telefonumuzla başbaşa kaldığımızda da aynı ahlaki ilkelere riayet etmek gibi bir sorumluluğumuz var.

Hocam son olarak dergimizin okurlarına ve genç kardeşlerimize neler tavsiye edersiniz?

Ben kardeşlerime şunu tavsiye edebilirim; gençlik, hayatın ömrün en bereketli zamanı, gerçekten insan o yıllarda, o vakitlerde, hayatının o çağlarında, en güzel zamanlarını yaşıyor, enerjisi güzeldir, coşkusu vardır, heyecanı vardır, duygular coşmuştur, çok güzel bir ifade kullanılır toplumumuzda biliyorsunuz, "delikanlı" deriz. Delikanlı demek, damarlarda kanın deli deli akması demektir. Tam hizmet edilecek bir zamandır aslında, tam ilim öğrenilecek zamandır, tam hayır hasenatların hayatta çoğaltılacağı zamandır onun için genç kardeşlerime derim ki zamanınızın kıymetini iyi bilin, ne yaparsanız yapın kendinizi önce güzel bir uyku ahlakına alıştırın, başlangıçta eğer uyumayı sünnet üzerine becerebilirseniz, uyanıklığı da sünnet üzere yaşamaya başlarsınız, onun için efendimizin (sav) uyku ahlakı konusunda bize söylediklerini çok iyi kavrayıp hayatımıza taşımada gayret içerisinde olalım. 

YAZAR HAKKINDA
Fatih Polat
Fatih Polat
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN