GELİŞİM

Üniversiteyi Kazanan Her Gence

Üniversiteyi Kazanan Her Gence
Bir öğrenci olarak fazlasıyla badire atlattın. Belki kalemin olmadı, giyecek ayakkabı bulmakta zorlandın, öğretmenlerinin anlamsız tavırlarına katlandın, vesaire. Ama her şeye rağmen okula devam ettin. Artık üniversiteli oldun. Eminim ki hayalini kurduğun üniversite hayatı kusursuzdur. Zaten hayaller kişinin en ideal olanı düşlemesi değil midir? 

Bütün duyularınla algılamaya çalıştığında, etrafının hayal kırıklıklarıyla dolu olduğunu görebilirsin. Sen de bunu yaşayacaksın diye demiyorum. Ama geç kalmış olmak, pişmanlık hissi, zamanı geriye sarma isteği de bir çeşit hayal kırıklığı değil mi? Evet, belki de en büyüğü. Yazıya, üniversite hayatına dair birkaç cümle ile devam etmek istiyorum. Fazladan bir saatini bile verimli geçirmene vesile olacaksa bahtiyar olurum;

Kıymetli kardeşim! Şaşıracaksın çokça, üzüleceksin zaman zaman. Anneni özleyeceksin mesela. Makarna ve menemen dışındaki diğer yemeklere hasret kalacaksın örneğin. Ama olsun. Yaşamak, özlemi, hayal kırıklığını hatta acıyı da tatmak değil midir sence de? 

Beklentini yüksek tutma. Üniversite denilen yerin üzerinde çatısı olan dört duvardan farklı olmadığını göreceksin. Bernard Shaw’ın; “Okul yüzünden eğitimime uzun bir süre ara vermek zorunda kaldım.” sözünü çerçeveletip duvarına as. Shaw, bilmem kaç sınava girerek kazandığın okuldan bahsediyor. Kendi okuma listen olmalı, kitap okumalısın. Öğrenmenin ve uzmanlaşmanın okul dışındaki çabana bağlı olduğunu anlamaya başlayacaksın. Bu farkındalığı erkenden edinmen sana birkaç yıl kazandırabilir. 

Ne istediğini bilmelisin. Bu kadar emek vererek yerleştiğin bu okulun neden düzgün mahsul vermediğini sorgulamalısın. Müfredatın üzerine gitmelisin. Ezber bozmalısın ki okulu bitirdiğinde sıradan bir üniversite mezunundan daha fazlası olabilesin. En büyük hayalin, üniversiteyi bitirip kısa yoldan maaşlı bir işe kavuşmaksa hiç konuşmayalım. Bir haksızlık gördüğünde ilk sen atılacaksın. Sonra bakacaksın ki; bir iken iki, iki iken üç…

Uyanık olmalısın. Bir tarafta eğlenceden başka amacı olmayan grupları göreceksin. Kokteyl partileri havada uçuşacak. İnsan bunun için yaratılmış olamaz diyeceksin. Diğer tarafta, kendini üniversitede olup bitenlerden soyutlamış, yaşama dair somut önerisi olmayan, insanı cübbe giymiyor diye yargılayanları göreceksin.  Bunlar, üniversitedeki mescidi en büyük şükür sebebi sayacaklar. İslam bu olamaz diyeceksin. Orta yolda ayaklarını yere sağlam basarak yürümesini bileceksin. 

Tek başına olmaz. Cebinde, yeni tanıştığın birine çay ısmarlayabileceğin kadar bozukluğu daima bulundurmalısın. Bankamatik kartı kantinde geçmez, dikkatine. Hakikati savunacaksan onu başkasına da anlatmalısın. Dil dökmeli, ter dökmeli, adım atmalısın. Sana çay ısmarlamaya hevesli gençler göreceksin. Çaydan kaçılmaz. Çayını iç ve dinle. İyi bir dinleyici olmak önemlidir, unutma. Bir de Sezai Karakoç’un “Kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz.” sözünü de başucuna as. Kitaplarını da oku. Hatta İstanbul’a yolun düşerse Sezai Karakoç’u ve Ali Haydar Haksal’ı ziyaret et. Hem vapura binersen martılara simit de ısmarlayabilirsin.

Bir insan dünyayı değiştirebilir. Bunu hatırında tut, kendini küçümseme. Kin ve nefret tohumu eken, akrabaları sınırlarla birbirinden ayıran, coğrafyaları kana bulayanlara karşı sorumluluğunun farkında, aynı düzenin adamlarına karşı da tetikte ol. Makam koltuklarına tav olan abilerin sana kariyer ile ilgili telkinlerde bulunacaklardır. Kollarına bile isteye taktırdıkları kelepçeleri süslü tabaklarda sunacaklar sana. “Rızkımı veren Huda’dır, kula minnet eylemem.” al sana duvara asmalık bir söz daha. Koluna aynı kelepçeden taktırma. Kelepçeleri reddetmen tembellik yapacağın anlamına gelmiyor. Bak, Aliya Izzetbegoviç ne diyor; “Putları reddet, idealleri koru.” Aliya’nın yolundan git.

Karıncayı yaşat ki devlet yaşasın. Yaratılanı sev, şefkatli ol. Balkonda bir çiçek büyüt, filizlensin. Sabrı öğren ondan. Merhametini kimliklere, kalıplara, renklere kaptırma. Ne olursa olsun hakikati aramaktan vazgeçme. Yalnız kalmayı göze al. Kâinatın her zerresinde bakmayı bilen için deliller vardır. İbrahimî bir arayış olsun seninki de. Unutma, Allah’ı aramaktan vazgeçersen, gayrısını bulman için imkân çok. 



 

YAZAR HAKKINDA
Selam Yağmur
Selam Yağmur
Lisans eğitimini 2016 yılında Hacettepe Üniversitesinde tamamladı. Edebiyat okumayı istedi ancak puanı fazla kaçırınca mahalle baskısına maruz kaldı. "Edebiyat karın doyurmaz" kabulünün kurbanı oldu. Direniyor..
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN