GÜNDEM

Vakti Kuşanmak

Vakti Kuşanmak
Zifiri bir karanlığın ortasında öylece beklerken şafağı, öylesine beklerken yağmuru, gecenin nelere gebe olduğunu öğrenir insan. Yelkovan tembel, akrep felç gibidir böylesi zamanlarda. Rüzgâr, eğerken ağaçların boynunu, evimizin penceresinde tek bir yıldız görünse de, fonda hep aynı şarkı çalar: O yıldız bizim, o şafak bizim, o şarkı bizim…  Şairin dediği geyikli gecededir hep aklımız. ‘‘ Evet, kimsesizdik ama umudumuz vardı/ Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk/ Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza.’’ Umudumuz biraz da Rabbimizin üzerine yemin ettiği zamandaydı. Zaman dolacak, şafak sökecek ve zalimlere verilen mühlet dolacaktı: ‘‘Rabbin hükmünü verinceye kadar sabret!’’ Peygamber kavli yeniden zamanımızı kıymetli kılacaktı.   

Sahi genç adam, nasıldı o peygamber kavli? ‘‘Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz’’ diyen, dönünce tüm gövdesiyle dönen kutlu nebi, bu sözü söylerken yalnızca çiçek-böcek sevgisinden mi bahsetmişti? Elbette hayır. Kıyamet kopacak olsa dahi yapacağınız işi yapmak, o kısacık vakti bile değerlendirmek Müslüman’ın asli vazifesidir. Oysa toprağa attığımız tohum biraz sonra kıyamet kopacağı için yeşermeyecek, filiz vermeyecektir. Mevzubahis hadis ne müthiş ufuklar açar, işi vaktinden çok olan Müslüman’a. Henüz kıyamet kopmadıysa önümüzdeki her saat, her doğan güneş yeni bir imkândır bizim için. Kan ve gözyaşı ile kirletilen bu dünyayı attığımız her tohum, iyinin, güzelin, faydalının ve adil olanın tohumu; bu dünyayı temizleye yetecektir belki de. O tohumu ihlâsla toprağa atan ellerin semaya kalkıp da Rabbine niyaz etmesiyle, önce içimizden başlayacak olan bu temizlik, suya atılan taşın oluşturduğu çember misali yayılacaktır. 

Bu çemberi başkalarının yaptığı işleri konuşarak oluşturamayız. Yazımızın başlığına da ilham olan fikriyatıyla zihnimizi işgale kapatmaya çalışan Atasoy Müftüoğlu şöyle der; ‘‘Vakitlerini başkalarını ve başkalarının yaptıklarını konuşarak geçirenlerin vakitleri başkalarınındır. Böyle vakitler karanlığa kaymış vakitlerdir. Başkalarını konuşulmaya değer bulanlar, kendi değerlerinin farkına varmayanlardır. Başkalarının ortaya koyduklarıyla ilgilenenlerin, kendileriyle ilgilenmeye bir mecali kalmamış demektir.’’ İsmet Özel’in başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız’’ mısrasına düşülen bir şerh gibidir Atasoy Müfüoğlu’nun altını çizdiği. 

Geceye inat şafak sökerken, ısrarla bir genç adam ‘‘zaman bendedir ve mekân bana aittir’’ demeye devam eder. Genç bir adam ısrarla yeniden söyler. Bir işi bitirdiğin zaman diğerine koyul ayetini kendisini şiar edinmiş, vakti kuşanmış bir genç…  Mazi bir saplantı yahut yalnızca bir övünç meselesi, istikbal ise endişe edilecek bir mefhum değildir onun için. Eskilerin deyişiyle ‘‘ İbnul Vakt’’dır. İbnül Vakt… Yani zamanın oğlu… İbnül Vakt; içinde bulunduğu şartlarda Rabbi’miz bizden neyi yapmamızı istiyorsa, neyi yapmamız gerekiyorsa onu hakkı ve layıkıyla yapandır. Tarihin bir döneminde Hz. Musa’nın safında Kızıldeniz’in ortasından geçendir. Tarihin bir döneminde Hz. Nuh’un gemisine binen, Hz. İbrahim’in büyük putun boynuna astığı baltayı görünce tebessüm eden, Hz. İsa’nın havarisi olandır. 

Tarihin bir döneminde Hz. Muhammed’in tevhit, adalet ve merhametle kurmak istediği adil bir dünya için ter akıtan kadroların içinde yer alandır. Kâh Musab Bin Umeyr gibi Medine’de, kâh Muaz Bin Cebel gibi Yemen’de, kâh Vehb Bin Kebşe gibi Çin’de mesuliyete ve göreve talip olandır. Tarihin bir döneminde hasta annesine ekmek götürebilmek için buzun üstünde koşan çocuk için gözyaşı akıtan, ümmetin bölünmüş parçalamışlığına bir çare arayan, yeniden ayağa kalkmak için hedefe kilitlenip, saatleri zafere ayarlayandır. Öyleyse sözü yormadan hep birlikte; ‘‘saatleri zafere ayarlayalım.’’ Sözü yormadan susalım bay genç adam, susalım. Bel kemiklerime kadar duyduğum o ses. Ve benim diyebileceğim bir hayat. Bir iç kanama gibi sessiz ve derin… İşte şimdi o ses, Bilal’in sesi çoktan muştuladı. Hadi en iyisi mi biz cazibesine kapılalım: Şafak söktü sökecek!

YAZAR HAKKINDA
Burak Tekiner
Burak Tekiner
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN