GELİŞİM

Yönümüzü Kalıcı Güzel İşlere Çevirmek

Yönümüzü Kalıcı Güzel İşlere Çevirmek
Günler günleri, kovalamakta, gençlik dönemi çok hızlı geçmektedir. Gençken insan çok güçlü, taşı sıksa suyunu çıkartır.

Halı sahada maç yapar, sonra düğüne gidip eğlenir, gecelerde uykusuz kalırsınız. Düğünde halay başı, cenazede gözyaşı olup, arkadaşlıklarda zirveye tırmanırsınız. Kimse sizle boy ölçüşemez. Delikanlıların en kralı sizsinizdir. Dünyaya meydan okursunuz. Dünyayı değiştirecek irade sizdedir. Ancak yine de, feleğe, kadere isyan edersiniz. Annenizden babanızdan çok fazla şey bilirsiniz.

 Zaman çok hızlı akar gider. Sonra bir bakarsınız yaşlanıyorsunuz, saçlarınıza aklar düşmeye başlamış. “Nereden geliyorum, nereye gidiyorum” soruları zihinde depreşir durur. Muhasebeler yapılır, kul hakları kırmızı bakiye verir.

Evet, dünya fanidir, yani geçicidir. İbret alan, düşünen kimse, her zaman geçici olanın değil,  devamlı olanın peşinden gider. İnsan dünyada İslam anlayışına göre yaşarsa, hem dünya saadetini hem de âhiret nimetlerini kazanır. Sevgili Peygamberimiz ne güzel söylemiş: “Dünya, bir köprü gibidir. Bu köprüyü onarmakla uğraşmayın. Hemen geçip gidin.” Yine kıymetli Peygamberimiz, bir sohbet esnasında HZ. Ali’ye sordu: “Yâ Ali! Altı yüz bin koyun mu istersin yahut altı yüz bin altın mı ya da altı yüz bin tavsiye mi istersin?”  Biz olsak herhalde altının zirve yaptığı şu sıralar belki de altını isterdik.

Dünya nimetlerinde gözü olmayan Hz. Ali de hemen  “Altı yüz bin tavsiyeyi tercih ederim.” dedi. Sevgili Peygamberimiz de “Vereceğim altı tavsiyeye uyarsan, altı yüz bin nasihati yapmış olursun.” diye önerdi. 

- Herkes nâfilelerle ilgilenirken, sen farzları yerine getir.

- Herkes dünyanın peşinden giderken sen Allahü teâlâyı unutma. Az tefekkür, çok ibadettir. Bir saat tefekkür, bir yıl nafile ibadetten hayırlıdır.

- İnsanlar birbirinin ayıbını ararken, sen kendi ayıplarına, kusurlarına bak. Kendi ayıplarınla ilgilen (Bırakın gayrıyı, kendinize dönün. Âhirette size sizden sorulacak, başkasından değil). 

- Herkes, kendi dünyasını inşa ederken, sen dînini mamur eyle, zenginleştir. 

- Herkes halkla, önemli kişilerle yakınlık kurmaya çalışıp, onların beğenisini kazanmaya çalışırken, sen Hakk'ı razı edecek şeyleri öğrenmeyi ve uygulamayı sağla (İlahi, maksudum sensin, talebim de rızandır, de). Allahu teâlâya seni yaklaştırıcı nedenleri ve araçları bul (Halik dururken mahlûkatla muhabbet olmaz). 

- İnsanlar çok amel işlerken, sen amelinin çok olmasına değil, samimi (tövbenin bile nasuh) olmasına bak. Bir keresinde Sevgili Peygamberimiz, “Öyle kul vardır ki günâhı nedeniyle Cenneti kazanır.” diye Eshâb-ı kirâma buyurdu. “Nasıl olur yâ Resûlallah?” dediklerinde ise Efendimiz: “Günâhına öyle pişmân olur ki, o günahı silinip, yerine sevap yazılır. Şeytan bile, keşke onu günâha sokmasaydım diye kendine kızar.”

Bize cennete girmek için birçok fırsatlar sunan böyle eşsiz bir dinimiz varken, ne kadar şükretsek azdır. Bu durumda, malum sona her gün bir adım yaklaşırken bir an önce yönümüzü, işimizi kalıcı güzel işlere çevirmekte sayısız faydalar vardır. Allah yönümüzü, işimizi hayırlı eylesin. Bizleri, darda bırakmasın.

YAZAR HAKKINDA
Sabri Bakacak
Sabri Bakacak
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN