GÜNDEM

Zamana Teslim Olma, Zamanı Teslim Al

Zamana Teslim Olma, Zamanı Teslim Al
Zaman, iki hareket arasındaki süredir.

Zaman, başı ve sonu olmayan bir akıştır.

Zaman, hayattır, ömürdür, ömür müddettir. 

O kadar önemlidir ki Rabbimiz üzerine yemin etmiştir.

Zaman, bozuk para gibi harcanacak bir meta değildir. Aksine son saniyesine kadar farkında olunarak, özenle değerlendirilmesi gereken bir sermayedir. Bazı şeyler vardır değerini onun yokluğunda anlarız mesela;

Sağlığın değeri hastalıkta anlaşılır ve hasta olan bir kişinin sağlığına kavuşma ihtimali vardır. Zenginliğin değeri fakirlikte anlaşılır ve fakirleşen bir kişinin tekrar zenginleşmesi mümkündür.  Gençliğin değeri yaşlılıkta anlaşılır ama burada geçmişe dönmenin mümkün olmayacağını biliyoruz. Zaman, öyle akıp giden bir nimettir ki ancak sonu geldiğinde kıymeti anlaşılır. Bu sebeple zamanı faydalı şeylerle değerlendirmek lazım, zamanı değerlendirmesini bilen insan geleceğe yatırım yapmış olur, geride güzel ürünler bırakmış olur.

Zamana teslim olan değil zamanı teslim alan bir anlayışa sahip olmamız lazım. Bunun için 24 saatlik günümüzün, 7 günlük haftamızın, 30 günlük ayımızın ve tabii 365 günlük senemizin hiçbir dilimini zayi etmeden, fevkalâde bir program yapmalı ve o programı nakış nakış işlemeliyiz. Daima günlük, haftalık, aylık ve yıllık hedeflerimiz olmalı ve o hedefleri gerçekleştirme yolunda ilerlemeliyiz. Hedeflerimize koşarken bizi meşgul edecek zamanımızı boşa harcatacak her türlü işlerden uzak durmalıyız. 

Osman Gönay’ın ‘’Zamanın Kıskacında Bir Ömür’’ isimli kitabında geçen şu kısım zamanın değerini bize anlatıyor aslında,

‘’Bir senenin kıymetini anlayabilmek için sınıfta kalan bir öğrenciye sorun.

Bir haftanın kıymetini anlayabilmek için haftalık bir derginin editörüne sorun.

Bir dakikanın kıymetini anlayabilmek için treni henüz kaçırmış bir kişiye sorun.

Bir saniyenin kıymetini anlayabilmek için bir kazayı kıl payı atlatmış bir kişiye sorun.’’ 

Zamanın önemini ortaya koyduktan sonra onu nasıl daha iyi değerlendirebiliriz sorusunun cevabını aramalıyız.

İşte bu soruya cevap İnşirah Suresi 7. Ayette cevap buluyoruz. “O halde boş kaldığında yine kalk yorul.”

Rabbimiz bizim boş kalmamızı istemiyor ve her an bir mücadele içerisinde olmamızı emrediyor. Bizler biliyoruz ki hakla meşgul olmaz isek batıl bizi istila eder. Bu minvalde bir gencin boş zaman diye bir kavramı olmaması gereklidir. Elimizdeki işi bitirdiğimizde hemen bir diğerine koşmamız lazım. 

Bu kadar değerli olan zaman nimetini sadece Müslümanlar fark etmemiş tabii ki, zamanın farkında olan ve onu değerlendiren gayri Müslimlerde olmuştur. Şimdi onların bu konu ile alakalı söylemlerine bakalım;

*Zamana hükmedenler, hayata hükmederler; hayata hükmedenler, dünyaya hükmederler ve tarihe iz bırakırlar.(Lincoln)

*Değerli dostum! İhtiyacın olan karşısında malını ve mülkünü kullan ama bir saatini bile boşa harcama, değerini tayin edemezsin(Marden)

*Ahmaklar zamanı nasıl öldüreceğini; akıllılar ise, nasıl kazanacağını düşünür(Alain)

O halde zaman ayırmalıyız;

Okumaya,

Yazmaya,

Muhabbete,

Kardeşliğe,

Yetim başı okşamaya,



Zaman ayırmalıyız, zaman ayrılması gereken ne varsa…

ÖNCEKİ YAZI BU YAZI TAM SENLİK
YAZAR HAKKINDA
Musa Ahmet KAYA
Musa Ahmet KAYA
Musa Ahmet Kaya, 1993 Adana/Ceyhan doğumlu, İlk ve ortaokulu Pamukeli ilköğretim okulunda okudu. Liseyi Ceyhan İmam Hatip Lisesinde okudu. 2012 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesini kazandı. Evli ve bir çocuk babası. insanlığa faydalı işler yapma çabasında bir kul.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN