GÜNDEM
Hangi Mazi?
Hüseyin Akın’ın kaybolmak üzerine yazdığı gibi ‘’Kendine rağmen kendisine söz geçirip karşı koyamadığı anlarda, insan için yine de en iyisi kaybolmaktır. Kaybolmak, kimsenin tarif edemediği özlenen bir uzaklığa, hiç ummadığımız bir anda kavuşmaktır. Kaybolduğunuz an, kendinizin dışında varlığınızı işgal ederek size sizden daha yakın kişilerden ve mekânlardan kurtulmuş olursunuz.
Tavşan Âlice’ e soruyor: ’’Nereye gidiyorsun?’’
Âlice: Bilmiyorum… Kayboldum der.
Tavşan son derece bilgece verir cevabı:’’Nereye gittiğini bilmiyorsan kaybolmuş sayılmazsın!’’
Tarihin izdüşümü olan yerlerde kaybolunca insan, mazisine gidiyor. Okullar da anlatılan tarihe değil, saklanılan tarihe. Unutturulan değil, hatırlattırılmayan tarihe. Ahlakın, edebin, anlayışın, komşuluğun, Müslümanca yaşantının geçtiği zamanları kitaplarımızdan çıkardıklarından beri unuttuk buralarda kaybolmayı.
***
Eskilerdeymişim, eskimişim gibi kaybolarak ilerledikçe kendimi denizin kıyısında, teknelerin her an gidecekmiş gibi duran limanında buluyorum. Manzaraya hayranlıkla bakarken boğulmak isteyen bir duyguyla yatın birine doğru ilerliyorum. Bu hızlı karar veriş gitmek duygusunu kalbimde bir nebze olsun dindiriyor. Hemen insanlardan öte kuytu bir köşeye yerleşiyorum. İster bir sokak, ister bir dehliz kaybolmak isteyince bir sebebin elinden tutuyor insan. Boydan boya uzanan falezlerin dibine vuran hırçın dalgaları seyre dalıyorum. Uzaklaştıkça, kıyıdan mesafem çoğaldıkça korkularımdan, telaşlarımdan, yorgunluklarımdan, insanların hırslarından, kibirlerinden uzaklaşıyorum. Zaman ayağa kalkıyor, mekânlar tuz buz oluyor.
Birden omzumda bir el hissediyorum. O an da uçurumun kıyısındaymışım da yerinden oynayan taşın verdiği düşme korkusunu yaşar gibi irkiliyorum. Kafamı çeviriyorum usulca, bir kadın karşımda duruyor. Ayna var sanıyorum karşımda, bir insan bu kadar mı bana benzer diyorum, hayret ediyorum. Benim gibi giyinmiş, aynı başörtüyü takmış, aynı atkıyı dolamış boynuna, gözleri gözlerimin yeşili, duruşu, boyu, gülmesi bu benden başkası değil diyorum, delirdim sanıyorum. Yok, hayır bu kadar aynı olamayız. Allah’ım aklıma mukayyet ol.
Elini uzatıp, “ben…” diyor, ismimi söylüyor. Gül’ü de aynı, Naz’ı aynı ben… Şaşırdıkça şaşırıyorum bana bu kadar benzeyene. Konuşmayı unutmuş gibi heceleyerek ancak konuşabiliyorum. Benim de adım, “Gül…” demeye kalmadan araya giriyor, “evet biliyorum” diyor. O an ben bile kendime yabancı kalıyorum. Bambaşka bir yerde, bambaşka bir ben, benden içeri bile değil karşımda bir ben. Yaşadığım tüm bu garipliklere bir isim, bir sıfat arıyorum, bulamıyorum. Zaman duruyor, kendimden bile gizlenmek istiyorum.
Kulağıma eğilip ‘’Aslını terk eden insanoğlu geleceğinde de kaybolur. Büyüklerini, üstatlarını, büyük yaşayanları unutturmaya çalışan her zihniyet senin ellerinle son bulacak. Yazacaksa tarihini sen yazacak, çekeceksen filmini sen çekeceksin. Şanlı bir tarihe sahip olup bunu yazmayan bir milleti, kendine sen getireceksin. Yola koyulduğunda göreceksin ki tarih zaten sana eşlik edecek. Dünya telaşını kafana takma, gönlünü süsle, tak takıştır gönlünü. Bak gör, Rabbim tüm kapıları açacak! Ellerini aç, dua et, gayret et, hak davanı üstün tut, gerisi her türlü hallolur’’ diyor, gezinti yatlarının bitiş düdüğünü duyan ben, daldığım deryadan sıyrılıp kendime geliyordum, yine yeniden dünyaya dönüyorum…
Neredeyim? O kadın kimdi? Neredeydi şimdi? Hangi ara bitmişti yolculuk? Nerede deniz? Nerede gitmek? Nerede mazi? Nerede? Hangi ara bu kadar derin dalmış, hangi ara uyanmıştım. Rüyanın içinde ben, benim içimde rüya. Ne yıllar öncesi, ne yıllar sonrası, şimdisiydi zamanın. Koşar adım inip şaşkın bir halde etrafıma korkuyla bakarak Kaleiçi’nin tarihi sokaklarında kendimi aramaya yöneliyorum, kendime bakınıyorum…
Ben dert. Ben yorgun. Ben rüya. Ben uyku. Ben deniz. Ben ölüm. Ben kalp. Ben hüzün. Ben mazi. Ben şaşkın. Ben garip. Ben fakir. Ben dava. Ben ümmet. Ben kul. Ben kimim?
Dönüyor dünya delirmekten yana bir köşemde…
ÖNCEKİ YAZI
TARİH NEDEN ÇARPITILIR?
SONRAKİ YAZI
SANİYELERİN NABZINI TUTAN ADAM: AHMET HAMDİ TANPINAR
YORUMLAR
YORUM YAPIN
GENEL YAYIN YÖNETMENİ







