KÜLTÜR SANAT
İs Kokulu Sokak
Kırla, patika yollarla anlam kazanan bir çocukluk evresi yaşadım. Küçükken bulabilirsek kaldırım taşlarını sayardık arkadaşlarla. Hiç olmadı banyonun mermerlerini ya da sıvasız evlerin tuğlalarını sayardık. Sokakta oyuna dalıp yemek yemeği unutmak ya da mutfaktan bir şeyler aşırmak üzere ertelemek bizim için büyük bir aksiyondu o günlerde. Şimdi sokağı ağır ağır adımlarken düşünüyorum da küçükken mutlu olmak için çokça sebebimiz vardı. Büyüdükçe küçülen ve yok olan bir şeyler var. Şimdi fark ediyorum. Şimdilerde kocaman bir şehirdeyim. Büyüdükçe insanlık namına birtakım değerleri küçülttüğünü yaşayarak teyit ettiğim büyük bir şehirdeyim. Kırdaki örgütlenmeler yok burada. Paylaşımların, duygudaşlığın ve birlikteliğin olduğu köy ve kasabalardan çok uzaktayım. Burada kurallar, sınırlar ve duvarlar var. Her insanın kendini sakladığı ve orada yaşamayı seçtiği ayrı bir dünyası var. Burada kimse birlikte yaşamayı istemiyor. Kurallarla sınırlı gayet politik bir havanın solunduğu büyük bir şehirdeyim.
İnsan doğar, yaşar ve ölür. Hayatta uğrunda mücadele edilecek birçok değerle tanışılır. Yaşanılan uzun yıllar aynı zamanda birçok pişmanlığı da hatırlatır. Duvardaki saatin tiktakı bile ölümü hatırlatmak için büyük bir sebeptir. Önceleri toprağa, şimdilerde ise beton kaldırımlara dökülen sarı yaprakların da anlattığı çok şey var.
Çağdaş toplum olarak tabir edilen günümüz toplumları çağdaşlıkla beraber çok büyük yalnızlıkların geldiğini gördü. Aynı caddede birlikte yürüyen yüzlerce insanı birbirine bağlayan görünmez bağların çoktan kopmuş olduğu gerçeğiyle tanışmak zaman aldıysa da tanışıldı. Çok sık kullanılan, ‘ Ayrı dünyaların insanlarıyız. ‘ melankoli cümlesi artık milyarlarca insanın kullanabileceği gayet yerinde bir cümle haline geldi. Nedense ‘günümüzde’ diye başlayan cümleler genelde olumsuzlukları anlatır. Evet öyledir çünkü. Günümüzde hayatından memnun olan çok az insan var. Hayatından memnun olmayan çokça insan varken bu düzen neden böyle devam ediyor? Sorusu geliverir akla. İşte o zaman anlarız ki bunun böyle devam etmesini isteyen birileri var. Bu birileri; evimize, aşımıza, bakkal Mehmet amcamıza karışan birileri. Bu birileri; deri koltuklarda, deniz manzaralı villalarda oturan birileri.
Bunları anlatırken sahilde simit satan yaşlı amcalarla dostane ilişkiler kuran şair yürekli kardeşlerimin sesini duyar gibi oluyorum. Umudu ekmek belleyen ve yerin ve göğün yaratıcısına sığınan kardeşlerim. Yüreği bütün evsizlere yuva olabilecek kadar geniş kardeşlerim. Evet siz varsınız. İyi ki varsınız. Direniş sizinle var zaten. Her türlü direniş. Zulme, betona ve birilerine direniş. Yürümek durumunda olduğumuz zorlu yollar var. Şairin dediği gibi; ‘ Siz umudusunuz çelik dişliler arasında direnen insanlığın.’
İs kokulu sokak. Hiç bitmesin istiyorum bu yolculuk. Yüzüme silleler çarpsın ve uyandırsın tekrar tekrar. Yağmur yağsın iliklerime kadar ıslanayım. Bir şeyler olsun bu yolculuğu unutmayayım. Hayatta bazı şeyleri sonradan hatırlamak ve bir şeyler için geç kamış olmak çok acı. Üniversite sıralarındayken bunun farkında olmak büyük kazanç şükür. Direniş devam etsin. Direniş ve mücahede. Dünyadaki son insan da huzur ve saadete erişinceye dek. Ben beni bırakırsam da Sen beni bırakma Allah’ım.
ÖNCEKİ YAZI
SAKSININ SADAKATİ
SONRAKİ YAZI
KILAVUZUMUZ AHLAK
YORUMLAR
YORUM YAPIN
GENEL YAYIN YÖNETMENİ










