GÜNDEM

Kaçınılmaz Olan

Kaçınılmaz Olan
Her 40 saniyede 1 bir kişinin intihar ettiği bir dünyada, işler iyi gitmiyor demektir. 

“İnsan, harcamaya fırsat bulamayacağı zenginliği neden ister?”

Peygamberimiz (s.a.v ),  ‘’İnsanoğlunun iki vadi dolusu altını olsa, (kanaat etmeyip) üçüncüsünü de ister. Onun gözünü ancak (kabre girince) bir avuç toprak doyurur. ‘’ buyuruyor.

Şeytanın kirli planları, insanoğlunun başına her zaman bela olmuştur. Toprak uğruna yıllarca süren savaşlardan sonra, gıdalar bozuldu; evler, aileler yıkıldı, hayaller terk edildi, düşünceler esir oldu, insanlar sömürüldü.

Asr-ı Saadet’i izleyen yüzyılda, İslam, dünyaya hâkimdi ve dünyada bir saadet düzeni vardı. 1683 yılına kadar Müslümanlar Saadet dünyasının, koruyucusu, bekçisi ve muhafızı oldular. Ancak 1683’deki 2. Viyana kuşatması hedefine ulaşamayınca, ırkçı emperyalizm maddi güçü eline geçirdi. Böylelikle dünyada haklının değil; güçlünün üstün tutulduğu bir dönem başlamış oldu. Bu süreçte, milyonlarca insan katledildi veya köleleştirildi, ülkeler yağmalandı veya bombalandı. 

Dünya çapında 50 milyon çocuğun savaş ve yoksulluk nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldığını görmekteyiz.Bir tarafta fazla yemek yediğinden dolayı obez olan 2,1 milyar kişi, diğer tarafta ise, her 100 kişiden 11'i, yani yaklaşık 800 milyon insan yetersiz beslenerek hayata devam etmektedir. Her yıl yaklaşık 6 milyon çocuk, yani günde 16 bin 500 çocuk yetersiz beslenme veya açlık sebebiyle hayatını kaybetmektedir.

İnsanlar, her yıl dünya nüfusunun tamamını besleyecek kadar gıda üretiyor;ne yazık ki üretilen bu ürünlerin üçte biri, yani 1,3 milyar ton gıda, finansal, teknik sınırlar ve gıda önlemlerinin alınmaması nedeniyle kullanılamıyor. Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nde israf edilen gıda miktarı 222 milyon ton. Bu da yaklaşık olarak,Sahraaltı Afrika'da üretilen bütün gıdaya eşit.Dünyamızda, yıllık 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiği tahmin edilmektedir. Bu israfın ekonomik değeri ise 1 trilyon ABD $’na karşılık gelmektedir.Dünyada toplam üretim, yaklaşık 31,5 trilyon dolar. Fakirliğin ortadan kaldırılması için gereken kaynak ise dünya üretiminin yüzde 1’i. Yani 315 milyar dolar.

Irkçı emperyalizm,yaklaşık 5000 yıldırdünyadaki insanları kendisine köle yapmak içinçalışma yapmaktadır. Bu kirli düzenin korumalığını sırasıyla, Mısırlı firavunlar, Yunanlılar, Romalılar ve şimdi ise Anglosakson-Judalılar (İngiliz-Yahudi) Siyonist Yahudiler tarafından yapılmaktadır.

Teodorl Herz, 1897’de açıkladığı planda, dünyayı nasıl sömüreceklerini anlatıyordu. Yaptığı plan ve program, aslında 20. yüzyılın daha fazla yaşanmaz hale getirilmesi içindi. Bu planda şunlar vardı:

‘’Biz bu dünyaya hâkim olacağız. Bunu ise 3 kademeli plan ile yapacağız. Önce bize bir vatan lazım.Küçük İsrail, sonra Büyük İsrail’i kuracağız. Sonra bütün dünyaya hâkim olacağız’’dedi. Hayatları boyunca bu planı gerçekleştirmek için canla başla çalıştılar. Ve böylelikle dünyamız ırkçı emparyalizmin çıkarlarından dolayı kan gölü haline geldi ve bu,20. yüzyılda da devam etti ve böylelikle büyük olaylar yaşandı. 

1914-1918 Birinci Cihan Harbi 

1939-1945 İkinci Cihan Harbi 

1990-2000’li yıllarda bölgesel savaşlar: Körfez’de, Balkanlar’da, Kafkazya’da yaşanan savaşlar.

Birinci Dünya Savaşı’nda yaklaşık 13 ila 15 milyon, İkinci Dünya Savaşı’nda yaklaşık 65-75 milyon, 1945’ten 2000 yılına kadar olan çatışma ve savaşlarda ise yaklaşık 41 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor. 20. yüzyıldaki savaş ve çatışmalarda, yaklaşık 136,5 milyon ila 148 milyon arasında insanın öldüğünü belirtiliyor. 20. yüzyılda öldürülen insan sayısının, 1900 yılındaki dünya nüfusunun %10’una tekabül ettiğini belirterek, bu yüzyılda öldürülen kişi sayısı 187 milyon olarak belirtiyor. İkinci Cihan Harbi 6 yıl sürmüştü. İnsanlık açısından, büyük felaketlere ve acılara sebep olmuştu.

1945-1990 yılları arası soğuk savaş dönemiydi. Dünyamız iki kutuplu sistemle sömürülmeye başlanmıştı. Bu dönemde, ABD ve Sovyetler Birliği kendi çıkarları için dünyamızı kan gölü haline getirmişlerdi. Berlin Duvarı'nın yıkılışı,Komünizm’in çöküşüne zemin hazırlamış, Sovyetler Birliği'nin dağılması ile de soğuk savaş bitmiştir. 

Dünyada, bir taraftan bunlar yaşanırken, diğer taraftan siyonizm kendi çıkarları için birliktelikler kurmanın hayallerini hızlandırmıştı. 

1947 yılında (BM) Birleşmiş Milletler kuruldu. 

1948 yılında İsrail Devleti kuruldu. 

1949 Nato’nun kurulması, 

1957 (AHİS) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin takiben 1957 senesinde Avrupa Ortak Pazarı adını Avrupa Birliği olarak değiştirmişti.

1990 da soğuk savaşı bitiren olaydan sonra, Sovyetler Birliği dağılmıştı. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, batı devletleri, barışa ve huzura dayalı bir dünya kurulması yerine, yine düşmanlığa dayanan bir dünya kurulması yolunu seçtiler. 

İngiltere Başkanı Margaret Teacher, 1990’larda İskoçya’daki Nato toplantısında yaptığı konuşmada şunları kaydetmişti. (Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki dönemi kast ederek), ‘’Biz şimdi ne yapacağız, Nato’yu fesih mi edeceğiz?” Sorusuna Teacher, ‘’Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim yaşabilmemiz için mutlaka bir düşmanımız olması lazımdır. Sovyetler Birliği dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman İSLAM olacaktır’’cevabını vermiştir. 

Ne yazık ki, önce İran-Irak Savaşı, Körfez Savaşları, sonra Bosna katliamı, sonra Azerbaycan ve Çeçenistan katliamları ile dünyamızın acıları artmıştı. Afrikan’ın çeşitli ülkelerine uygulanan ambargolar açlıktan ve sefaletten hayatlarını kaybeden binlerce Müslüman. 

Bush’un 2000 yılında ABD’deki başkanlık seçimini kazanmasında Florida da yaşayan 50 bin ‘’Müslüman’’ seçmenin önemli payı olmuştu. Seçimi Bush sadece 537 oy farkla kazanmıştı.  Seçildikten sonra Bush, dünyayı kana bulamak için "Yeni Amerikan Milli Güvenlik Stratejisi" doktrini çıkardı. Bu doktrinden dolayı ABD, Afganistan ve Irak’a savaş açtı ve binlerce kişiyi katletti.

Son yüzyılda milyonlarca insanı öldüren bu vahşi düzen nasıl değişecek? Sorusuna şu cevabı vermemiz gerekmektedir. Bu düzen, Allah’ın kanunlarına göre kurulacak olan ‘’Yeni Bir Dünya’’ ile değişecektir. Bu yüzden Yeni Bir Dünya’nın kurulması kaçınılmazdır. Yeni bir dünyanın temel esasları;

1) Materyalizm değil;maneviyatçılık

2) Çatışma değil; diyalog

3) Üstünlük değil; eşitlik

4) Sömürü değil; İşbirliği

5) Çifte standart değil; adalet

6) Baskı ve tehakküm değil; İnsan hakları ve hürriyet dayalı esaslar olmalıdır.

Selam hidayete tabi olanlara…

YAZAR HAKKINDA
Hüseyin Aktaş
Hüseyin Aktaş
1993 İstanbul doğumlu. Ortaöğretim ve lise eğitimini Azerbaycan'da tamamladı. Üniversite hayatına Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde başladı. Uluslararası İlişkiler alanında çalışmalar yapmaktadır. AGD Genel Merkez Tanıtım ve Medya Komisyonunda, elinden geldiğini yapmaya çalışıyor. İyilikleri çoğaltmayı, kendisi için büyük bir hazine olarak görüyor.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN