GÜNDEM

Vermeden Alma Çabası

Vermeden Alma Çabası
‘.... mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.’ Bu ayet, Allah’ı Rab edinmiş, İslam’ı din olarak kabul etmiş olanlara cennetin şifresini vermiş, dünyamızın ise nasıl şekillenmesi gerektiğini izah etmiştir. Dünya, cihat meydanıdır ve bu cihadın ‘nasıllığı’ kerim kitabımız ve Rasulullah’ın örnekliği ile açıklanmıştır.  

Mal düşkünlüğü, para hırsı her devirde insanların en büyük imtihanlarından biri olmuştur. Nefis, mal ve mülke, paraya düşkündür, hiç eksilmesin hep artsın ister. Peygamberimiz, insanoğlunun bu düşkünlüğünü şu şekilde ifade etmiştir: ‘İnsanoğluna iki vadi dolusu altın versen, üçüncüsü yok mu der.’ Evet, insanoğlu böyle bir varlıktır ve içine bu hırs yerleştirilmiştir. Ancak bu hırsa galip gelenler övülmüş, karşılığı gerek bu dünyada gerekse ahirette verileceği Allah tarafından taahhüt edilmiştir. (Bakara 272, Leyl 17-18) Halk arasında itibar gören bir kıssadır: Zengin bir Müslüman’a nasıl bu kadar zengin olduğu sorulmuş, o da şöyle cevap vermiştir: ‘Allah verdi ben dağıttım, Allah verdi ben dağıttım, Allah kazandı tabii, Allah’la yarışılır mı?’ Nitekim Allah, halis bir niyetle verene-harcayana daha hayırlısını vereceğini vaat etmiştir. (Sebe 39, En’am 160) Allah vaadinden dönmez. Yine halk arasında meşhur sözlerden biridir: ‘Cömert fasık, cimri abidden evladır.’ Yani cömert, ama dini çokta güzel yaşayamayan bir kişi, dini yaşayıpta cimri olan kişiden iyidir. 

Günümüzde maddiyata olan tamahı, paraya olan düşkünlüğü maalesef acı bir şekilde müşahede etmekteyiz. Aslında bu tamah, ‘tapma’ derecesine gelmiş durumdadır. Bizler, kardeşimizi düşünmez ve umursamaz hale gelmişiz. Sadece kendini düşünen, kendi iyiliğini isteyen, Müslüman kardeşini umursamayan kimselere dönüşmüşüz. Rasulullah, şöyle buyurmuştur: ‘Kim bir Müslüman’ın ihtiyacını giderirse Allah’ta o kişinin ihtiyacını giderir; kim bir Müslüman’ın sıkıntısını giderirse Allah’ta kıyamet gününde onun bir sıkıntısını giderir...’  

Rasulullah: ‘ Komşusu açken tok yatan bizden değildir.’ buyurmuştur. Ne zaman bir komşumuz aç mı tok mu diye sorduk? Ülkemizde, parası olmadığı için odun alamayan, sonunda çocukları üşümesin diye saç kurutma makinesini çalıştırıp intihar eden bir anne gördük. Bu ailenin komşusu yok muydu, neredeydi komşuları? Allah bunun hesabını komşularına da bize de soracaktır. Allah Nahl Suresi 90. ayette yakın akrabayı görüp gözetmeyi emrediyor. Ne zaman bir akrabamızın halini sorduk? Tabii yapanımız, soranımız illa ki vardır ama maalesef genel durum bu şekildedir. Çoğumuz akrabaları ile küs durumda. Neden? Ekseriyeti mal ve para sebebiyledir.  

Yine Peygamberimiz, ‘Kişi kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe hakiki manada iman etmiş olmaz.’ buyurmuştur. Kaçımız kendisi için istediğini kardeşi için istiyor ki? Kaçımız hayal ettiği şeylere başkalarının da sahip olmasını istiyor? 

Kapitalizmi iliklerimize kadar hissettiğimiz şu günümüzde düzen, hakça ve adilce bir düzen değil. Fakirin ezildiği, zenginin daha da semirdiği bir dönemde yaşıyoruz. İtibarın ve şerefin paraya göre ölçüldüğü, insanın değerinin paraya bağlı olduğu bir düzen... Düzeni düzen, çok güzel düzmüş. Victor Hugo diyor ki: ‘Onlar yardım edilmiş yoksullar istiyor, bizler ise yoksulluğu ortadan kaldırmak istiyoruz.’ Evet yoksulluğu ortadan kaldırmak için ne kadar uğraşıyoruz, ne yapıyoruz? Bir beyefendiden duymuştum, adil ekonomik düzen kurmak isteyenlere sormuştu: ‘Sizin için çalışan asgari ücretlilere ne kadar veriyorsunuz? Eğer asgari ücretin üstünde bir ücret vermiyorsanız adil bir düzen istemiyorsunuz demektir.’ Hak edene hakkı verilmedikçe Allah’ın nizamı yeryüzünde hakim olmayacaktır. Eminim ki tüm Müslümanlar sadece zekatlarını verseler dünyada fakir kalmayacaktır. Bir yazardan öğrenmiştim: ‘Eskiden insanlar değer görür, eşyalar kullanılırdı, şimdi ise eşyalar değer görüp insanlar kullanılmaktadır.’ Dünyadaki kaosun sebeplerinden bir tanesi de budur. 

Ne zaman ki ‘her koyun kendi bacağından asılır’ dedik, çöküntü o zaman başladı. Şayet yoksulu gözetmezsek, bir yetimi okutmaz, bir düşkünü kaldırmazsak gün gelir o yetim, o fakir bizim imtihanımız olur, toplumu ifsad eder, bize zararı olmaz deriz fakat bizim çocuklarımızı kötülüklere sürükleyebilir. Eskiler, aç kurt fırın yarar, der. Aç olanı doyurmazsak günün birinde bizim malımıza göz diker. 

Hasılı biz Müslümanlar yeniden bir şahlanış istiyorsak Allah için infak etmek zorundayız. Bencillik etmeyip diğergamlığı hayatımıza tatbik etmek zorundayız. Fakiri, düşkünü ve yoksulu kollamak zorundayız. Şayet adil bir düzen istiyorsak tabii... Nitekim böyle gelmiş böyle gider der isek, bu düzen bizi de yargılar ve Allah’a hesap veremeyiz. 

YAZAR HAKKINDA
Mustafa Gülege
Mustafa Gülege
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN