Ezelden geldiğimiz yolculukta bir gölgelik hükmünde olan dünyada, imtihanını veriyor her insan. Gözümüzde bazen çok büyüttüğümüz, efsunlu havasına kendimizi kaptırdığımız dünyanın; ebedi âleme kapı aralandığımızda ne kadar anlamsız olduğu anlaşılacak aslında.

Bu konaklama yerinin bir tarla olduğunu; ekip, biçilip gidileceğini idrak edenler ise anlamsızlığa kaptırmazlar kendilerini. Dünyanın geçici olduğunu ve herhangi bir zamanda biteceğini bildiklerinden, bu âlemden nasiplerine düşeni elde etmek için gayret gösterirler ama asıl sermayelerini Hakk’ın divanına varacakları zaman için biriktirirler.  

Şubat ayının başında yaşadığımız depremde ve son günlerde ahrete uğurladığımız genç kardeşlerimiz, bize her insanın ölecek yaşta olduğunu bir kez daha hatırlattılar. Deprem bölgesinde hayatını kaybeden binlerce gencin içinde Milli Görüş teşkilatlarımıza mensup gençlerimiz de vardı. Yine son bir ay içinde kaybettiğimiz genç teşkilat mensuplarımız da oldu. 

Aynı davayı beraber omuzladığımız, birlikte yol yürüdüğümüz kardeşlerimizin dar-ı bekaya irtihalleri bizi derinden üzse de Rabbimizin huzuruna heybeleri boş bir şekilde gitmediklerinin şahidiyiz. Zamanlarını değersizleştiren ve gençlik rüzgârına kapılan kişiler değillerdi. Her birinin Allah yolunda görevleri ve yaptığı fedakârlıkları vardı. Hedefleri; iyilikleri emreden, kötülüklerden alıkoyan ve insanları hayra çağıran bir topluluğun mensupları olabilmek; bundan muratları ise kendilerine emanet edilen canı, emanet edenin hoşnutluğunu kazanmış olarak teslim edebilmekti. Buna da nail olduklarına inanıyoruz. 

Ağızların tadını acılaştıran ölümü, daha berrak bir şekilde hissetmemize vesile oldu kardeşlerimiz. Rabbim mekanlarını cennet etsin. Kederli ailelerinin ve camiamızın başı sağ olsun.