GELİŞİM

Ey Türk Gençliği! Dil Öğren!

Ey Türk Gençliği!  Dil Öğren!
“21.yüzyıl önemli Türk düşünürü ağabeyimiz bir gün gençliğe şöyle seslenir:

-Gençler, ne yapıp edin ama mutlaka dil öğrenin!

Bu haykırışı duyan Türk gençliği ise daha kanının kaynadığı, ömrünün ilkbaharında bu zor işle uğraşmak zorunda olmayı bir türlü kabullenemez ve “Yahu tamam öğrenelim ama nasıl, hem bu ısrar neden böyle? Misler gibi Türkçemiz neyimize yetmiyor?” gibi hem çok haklı hem de çok haksız oldukları sorularını ok gibi meydana fırlatırlar.”

Diyelim ki Türk gençliği çok haklı. Peki o halde şu ecnebi memleketlerdeki ‘polyglot’ arkadaşların izahatını kim yapacak? Siz sevgili okurlar için biz yapalım. Eğer bir insan yalnızca bir dil konuşabiliyorsa normal bir insandır. Eğer iki dil konuşabiliyorsa ona bilingual deriz. Eğer üç dil konuşuyorsa trilingual, dört dil konuşuyorsa quadrolingual deriz. Peki ya daha fazlasını konuşan varsa? İşte ona da Yunanca kökenli bir kelime olan çok dilli yani ‘polyglot’ deriz. Şaka gibi değil mi? Üstelik bu arkadaşlar arasında yaşı 20’nin altında olan dahi var. Bir de 11 dil ve üzeri (bir rivayete göre bu sayı 30 ve üstüne kadar bile çıkıyor) bilenler var ki onlara da hiper polyglotlar deniyor. E o halde kritik soruyu soralım: 

Nasıl olmuş da biz ortalama 16 senelik eğitim hayatımızın en az 8 senesi boyunca her yıl gördüğümüz İngilizceyi bir türlü sökememişken bu vatandaşlar polyglot olmuşlar?

İşte bu kritik soru onlara defalarca sorulmuş ve alınan yanıt hemen hemen hep aynı olmuş:

-Eğlenerek ve istikrarlı olarak öğrendik!

Bu ibareyi biraz açarsak herkesin muhakkak hayranı olduğu bir yabancı dil vardır. Nedendir bilinmez hep öğrenme aşkıyla yanar tutuşur ama bir türlü nereden başlayacağımızı kestiremeyiz. İşte bu noktada bazı adımlar devreye girer:

1.Kendini tanı!

Bir yabancı dil nasıl öğrenilir sorusu her ne kadar öyle gözükmese de aslında çok öznel ve göreceli bir sorudur. Kişiye göre değişebilir. Kimileri eline bir gramer kitabı alıp çalışarak, kimileri önce günlük konuşmaları öğrenerek, kimileri şarkı-türkü dinleyerek, kimileri kitap okuyarak -bu liste uzadıkça uzar- öğrenir. Bir başkasının öğrenme şekliyle bizlerinki aynı olmayabilir. Berlin’de yapılan Polyglot buluşmasına katılan ve 20 dil konuşabilen Tim Keeley’e göre zekanın ötesine, kişiliğimizin derinliklerine inmek gerekiyor. Bu yüzden öncelikle kendimizi tanıyarak işe başlamalıyız. Psikologlar uzun zamandır şunu biliyor: Konuştuğumuz kelimeler kimliğimizle iç içe geçmiştir. Fransızcanın bizi daha romantik, İtalyancanın daha tutkulu yaptığı kulağa biraz klişe gelebilir ancak her dil, davranışımızı etkileyen kültürel normlarla bağlantılıdır. Birçok araştırmada da çok dilli insanların konuştukları dile göre farklı davranışlar takındığı görülmüştür. Farklı diller ayrıca yaşama dair farklı anıları da hatırlatır. Örneğin Rus yazar Vladimir Nabokov otobiyografisini yazarken aynı şeyi fark etmiş. Kitabını önce İngilizce yazan yazar daha sonra ana dili Rusçaya çevirdiğinde yaşamına dair farklı ayrıntılar hatırladığını ve farklı bir perspektiften baktığını fark etmiş. Öyle farklı bir kitap ortaya çıkmış ki bu defa da onu İngilizceye çevirmiş.

2.Kaynak bul!

Sonrasında bir kaynak bulmak gerekiyor. Artık dil öğrenimi için kurslara gitme devri çok geride kaldı. İnternet, pdf dosyalar, YouTube’da bulabileceğiniz listeler dolusu dersler, ses kayıtları, altyazılı konferans videoları…Bunlardan kendinize uygun herhangi birisi ile hemen işe koyulabilirsiniz.

3. Küçük hedefler koy!

Unutmayın ki dil öğrenmek hızlı hızlı koşulması gereken bir maraton değildir. Sağlam ve emin adımlarla ilerlemek gerekir. Kendinize küçük hedefler koyun. Örneğin; “bu ay 100 kelime öğreneceğim, tanışma diyaloglarını bitireceğim” gibi. Ayrıca aklınızda bulunsun yine psikologlar uzun zamandır diyor ki: Ortalama bir zekaya sahip her insan günde 18 adet yabancı dilde kelimeyi kalıcı bir şekilde ezberleyebilir ve başlarken o dili anadiliniz gibi konuşmayı hedeflemek genelde olumsuz sonuçlar doğurur.

4.Zaman oluştur!

Dil öğren tavsiyesine kalkan tutan herkesin savunma gerekçesi neredeyse aynı: “Zamanım yok!” Hayır efendim var! Oturup ciddi ciddi çalışmak için zaman bulabilseniz ne ala ancak bu şart değil. En az 15 dakikalığına bile olsa öğrendiğiniz dil için özel bir zaman tahsis edin ve her gün muhakkak bu zaman dilinde o yabancı dil ile meşgul olun. Diyalog tekrarlamak bile yeterli gelecektir. Çok değil birkaç hafta sonra ortaya çıkan sonuç sizi bile şaşırtacak.

5.Kısa ve sık tekrarlar yap!

Bu maddeler arasında en önemlilerden bir tanesi, tekrar yapmak. Dil dediğiniz şey zaten sistematik cümlelerin devinimi demek değil midir? O halde tekrarsız bir dil öğrenimi düşünülemez. Gün içerisinde dört defa 15’er dakikalık tekrarın gayet ideal olduğunu belirtilmiş. Bizden söylemesi…

6.Korkmadan konuş!

Tim Keeley’in bir diğer önerisi de tuhaf sesler çıkarmayla ilgili utancınızı aşmanız. Örneğin Almanca, Arapça gibi seslerde gırtlaktan çıkan ve farklı telaffuzlar gerektiren birçok kelime vardır ve bunları ancak bilinçaltınızda izin verirseniz konuşmayı başarabilirsiniz. Ayrıca hatta yapmaktan kaçınmamak da gerekiyor. Bir dili en iyi yaptığımız hatalardan öğreniriz.

Dil öğrenmenin zekayı en hızlı geliştiren aktivite olduğu söyleniyor. En güzel yanı da ders çalışır gibi bir moda bürünmeyi zorunlu kılmaması. O yüzden okulu, sınavları ve daha birçok şeyi öne sürerek bahane denizinde gezmemize hiç gerek yok. 

Elbette bunu da demeden geçemeyiz ki, her ne kadar yabancı dil öğrenmek önemli de olsa önceliğimiz her daim kendi anadilimiz sevgili Türkçemiz olmalı. Çokça yabancı dil öğrenmiş bir kimse kendi dilinin inceliklerine vakıf olmaması kesinlikle çok üzücü. Güzide ülkemizin filologlarının da dediği gibi İngilizce konuşan bir insan yıllar önce yazılmış bir Shakespeare eserini, bir Hemingway eserini rahatlıkla okuyabiliyor ancak bizler bir Halid Ziya’yı bir Tanpınar’ı bir Samiha Ayverdi’yi anlamak için ‘gözden geçirilmiş baskı’lara ihtiyaç duyuyorsak burada kesinlikle bir sıkıntı olduğunu kabul etmek ve bir şeyler yapmak gerek. Bunları da göz önünde tutarak istifadeli yabancı dil yolculuklarına çıkmanız dileğiyle. Bunca teknik ve yöntemden sonra haydi bakalım kolay gelsin!

 

YAZAR HAKKINDA
Şevval Andiç
Şevval Andiç
Genç İstikbal Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN