KÜLTÜR SANAT

Yaşasın Onuncu Köy

Yaşasın Onuncu Köy
Flaş flaş! Bültenimizde bir son dakika haberi ile karşınızdayız. Haydi toplanın ekranlarınızın başına! Sizlere birkaç akşam yemek masanızda, işyerinde öğlen molanızda, telefonda dostunuzla mülahazasını edebileceğiniz bir haber ile karşınızdayız. Hazırsanız haberi söylüyoruz:



- Doğru söyleyip dokuz köyden kovulanların gittiği yer keşfedildi! 



Geçtiğimiz gün ikindi sularında keşfedilen bu köyün nüfusunun tahmin edilenin üzerinde olduğu sanılıyor. 



Köyün keşfine vesile olan gençlerden Ş.A. (20) olanları şöyle anlatıyor:



-Valla ağabey, biz atamızdan babamızdan edep ahlâk öğrendik. Ne televizyon seyrettirdiler bize ne sokaklara saldılar ne de bedbahtların betliğinden nasiplendirdiler. Amma velakin dediler ki bakın size saf hakikat nedir onu söylüyoruz. Büyüyünce kıta kıta, sokak sokak, köşe köşe, hücre hücre gezip sizde aynen böyle anlatacaksınız bu hakikatleri. O zamanlar tabii bu zamanlardaki gibi değildi. Atamız babamız bir şey söyler boynumuzu kıldan ince sözler keserdi. Tabii, dedik. Biraz büyüdük. Hakikat heybesini alıp sırtımıza yollara düştük. Sırtımıza aldık dediğimize aman bakma ağabey! Vallahi çok ağırdı o heybe. Omzumuzu çürüttü, saçımıza daha yirmilerimizde aklar düşürdü. Sonra bir baktık ki insanlar dinlemiyor bizi ağabey, dinlemiyorlar. Birbirlerini de dinlemiyor insanlar. Allah Allah dedik. Lisanımızı bir kontrole tabi eyledik. Vallahi bir sorun tespit edemedik. Bir daha anlatmayı denedik ama yok dinlemediler ağabey. Ellerinde böyle ışıklar saçan minik aletler durmadan onu seyrettiler. Daha neler etmedik, neler eylemedik hiç sorma muhabir ağabey! “İsmet Özel şairdir sadece şiir yazsın öyle siyasetle belâgati harmanlamasın” dediler. “Olur mu öyle şey” dedik. İnsanlar bizi hiç sevmediler. Herhâlde doğrularımız fazla doğruydu dillendirince de rahatsız etti insanları ondan bizi de tek tek dokuz köyün dokuzundan da kovdular ağabey! Anlatmıştı büyükler ama yaşamadan bilemedik, hakikaten hakikate giden yolu hakkaniyetle yürümek çileliymiş. Bunu ancak zaman içinde tecrübe ettik. Köysüz kalınca öyle avare avare çöllerde gezindik bir gün bir tabelaya rast geldik. Şöyle diyordu tabela:



-Bu köyü yalnızca uslu çocuklar ve doğruları söyleyip dokuz köyün dokuzundan da kovulanlar görebilir. Onuncu köye hoş geldiniz.



YAŞASIN ONUNCU KÖY!



Vallahi ağabey sana ben şimdi nasıl anlatayım? Biz de bu tabelayı görünce aynen böyle dedik. Yaşasın diye çocuklar gibi şenlendik. Tam girecektik “Varsın dünya buradan ibaret olsun” diyecektik. Vicdanlarımızda bir sızı hissettik. Âlemlerin efendisi, yolu yolumuz peygamber (s.a.v) taşlanmıştı da terk etmemişti dokuz tane ihya edilecek köyü bizler mi terk edecektik? Böyle dedik. Hakikat heybelerini gene sırtlayıverdik. İlk kovulduğumuza köye Bismillah! dedik tekrar kovulmak üzere adımımızı atıverdik.



Bismillah!

 

YAZAR HAKKINDA
Şevval Andiç
Şevval Andiç
Genç İstikbal Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN