GELİŞİM

İstanbul'un Manevi Fatihleri

İstanbul'un Manevi Fatihleri
HACI BAYRAM-I VELİ 

Osmanlı Sultanlarından Orhan Gazi (1281-1362) döneminde doğduğu tarihçiler tarafından verilmektedir. Doksan yaşı aşkın bir süre yaşadığı belirtilmektedir.  

Bayramiyye tarikatının başıdır ve kurucusudur. Bugün Ankara şehrinde dünyaya gelmiştir. Akla yönelik ve dini ilimler derslerini almıştır. Ankara şehrinde hocalık yapmıştır. Âlim Somuncu Baba’ya bağlanmıştır. Yine Ankara şehrinde vefat etmiştir.  

Sultan II. Murad’ın isteği üzerine başkent Edirne’ye çağrılmış ve buraya gelmiştir. Bu görüşmeden sonra Hacı Bayram-ı Veli tekrar Ankara’ya dönmüştür. Bu sıralarda Hacı Bayram’a mensup talebeleri devlete ait vergilerden muaf tutulmuşlardır.  

Dört Osmanlı Sultanı “Orhan Gazi, I. Murad, Yıldırım Bayezit, Çelebi Mehmed ve II. Murad” dönemlerini görmüştür. Büyük bir ilim tahsiline sahiptir. Anadolu topraklarının maneviyat yönünün gelişmesinde mühim şekilde rolü olmuştur. Onu önemli kılan da Sultan Fatih’in İstanbul’u feth etmesinde ve onun manevi yönünün gelişmesinde mühim rolü olan Akşemsettin gibi önemli bir âlim/ulemayı yetiştirmesi ve onun hocası olmasına sebebiyet vermesidir. Onun yetiştirdiği Akşemsettin, hem manevi yolculuğa yol açmış hem de asırlar boyunca Müslümanların elinde olan İstanbul gibi kıymetli ve değerli bir şehrin İslam Tarihi’ne kazandırılmasına öncülük etmiştir.  

AKŞEMSETTİN 

Gerçek ismi Şemseddin Muhammed bin Hamza olan bu kişi miladi 1390 yılında Suriye’nin başkenti Şam’da dünyaya gözlerini açmıştır. Nesebinin ilk İslam Halifesi olan Hz. Ebubekir’e kadar gittiği anlatılır. Henüz 7 yaşında bugün Samsun’un bir ilçesi olan Kavak’a babasıyla birlikte yerleşmiştir. 

Kuran-ı Kerim’i hıfzetmiştir. Hemen sonra öğreticiliğe adımını atmıştır. Çorum Osmancık ilçesinde ilk görevini tamamlamıştır. Kendisine bir mürşid aramış ve ona bağlanmak istemiştir. Bu sırada 25 yaşındadır ve en sonunda âlim Hacı Bayram-ı Veli’ye bağlanmıştır. Daha sonra Anadolu’nun farklı yerlerine gitmiş ve burada irşad çalışmalarına, tebliğe, insanları doğru yola sevk etmek için sohbetlere katılmıştır. Hem evlatlarına hem de talebelerine de bu süreçte aynı şekilde istikamet üzere bir hayat sürmeleri için gayret içerisinde olmuştur. 

Hocası Hacı Bayram, Sultan Fatih’in (II. Mehmed) babası II. Murad ile sürekli iletişim halinde olduğundan kendisi de bu ilişkilerde bazı zamanlar yer aldığından Sultan Fatih ile de görüşme ve tanışma imkânına sahip olmuştur.  

O, Sultan Fatih ordusunu hazırlayıp başkent Edirne’den harekete geçerek İstanbul’u kuşatmaya başlayıp fethini tamamlamasına kadar maddi ve manevi olarak devamlı Padişahın yanında yer almıştır. Kendisine bağlı yüzlerce derviş, hoca ve talebesini İstanbul’un kuşatmasında askerlerin yanında yardımcı olarak konuşlandırmıştır. Diğer yandan fethin zora girdiği, zorluğun ayyuka çıktığı zamanlarda ya da ordunun meşakkatli durumlarında Sultan Fatih’e manevi önder ve hocalık yaparak fethin kolaylaşmasına olanak sağlamıştır. Çünkü hem Ordu komutanı Fatih’i her vakitte motive etmiş hem de O’nun askerlerine manevi hazzı derinden hissettirme kuvvetini bulundurmasıyla fethin başarılı şekilde gerçekleşmesine ve İstanbul’un İslam Sancağı ile şereflenmesine katkı sağlayarak kendisini tarihe manevi lider olarak yazdırmıştır. 

Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesiyle ilk Cuma namazında hutbeyi okuyarak tarihe geçmiştir. Yine İstanbul’un manevi önderlerinden İstanbul muhasarası sırasında şehit düşen sahabi Ebu Eyyub El Ensari’nin kabrini bularak bugüne kadar ulaşmasına olanak tanımıştır. Bu da Hükümdar Sultan Fatih’in arzusu ile meydana gelmiştir. Sultan Fatih kendisine o kadar çok bağlıydı ki bütün dünyalık şeyleri bırakarak hocasına bağlanmak ve tarikata girmek istemiştir. Buna karşı gelen ve isteğini kabul etmeyen Akşemsettin bugün Bolu şehrinde yer alan Göynük ilçesine yerleşmiştir. Burada 1459 yılında vefatına kadar kalmıştır. Günümüzde de türbesi yine burada yer almaktadır. İyi bir hekim olan Akşemsettin, tarihte ilk kez “mikrop” tanımını çıkararak insanlara hastalık bulaşmasının bu şekilde olduğu tezini ortaya çıkartan ilk kişi olmuştur. 

 MOLLA GÜRANİ 

Gerçek ismi Ahmed bin İsmail’dir. Bugün Diyarbakır yakınlarında bir köyde doğduğu rivayetleri mevcuttur. İlk eğitimini Bağdat’ta gören Gürani, burada İslami ilimler derslerinin tamamını almıştır. Hasankeyf’te ise Arapça eğitimini tamamlamıştır. Daha sonra Şam şehrine gitmiş ve burada yer alan büyük âlimlerden ders almıştır. Yine burada eğitimi tamamlandıktan sonra Kahire şehrine geçmiştir. Dönemin çok büyük ünlü âlim ve ulemalarından burada dersler görmüş ve icazet almıştır.  

Osmanlı hükümdarı II. Murad zamanında önemli hocalardan olan Molla Yegan’la tanışmış ve onunla beraber Anadolu’ya gitme fırsatı bulmuştur. Bununla beraber yine Molla Yegan’la birlikte Osmanlı başkenti Edirne şehrine gitmiş ve II.Murad kendisini çokça beğenmiştir. İstanbul’un fethini yapan büyük İslam hükümdarı Fatih Sultan Mehmed’in hocalık görevi kendisine tevdi edilmiştir. Fatih’in ilk ve ikinci saltanata geçiş zamanlarında yanında görevde olmuştur. 

İstanbul’un Fethi sırasında bizzat yer alarak Sultan Fatih’e manevi alanda her daim destek olmuştur. En zor zamanlarda ve sıkıntı yaşanan durumlarda hükümdara ve askerlere her vakit moral, destek vermiş fethin gerçekleşmesinde mühim şekilde rol almıştır. Ayrıca fetihten sonra halifeliğin yer aldığı Mısır’daki Memluk Devleti’ne gönderilmiş olan fetihnameyi kendisi hazırlamıştır.  

İstanbul’da vefat etmiştir ve İstanbul Aksaray’da yapılmasına vesile olduğu camii de defni sağlamıştır. İstanbul’da birçok ilim ve irfan eseri bırakmış, birçok tarihi eserlerin yapımında da emeği geçmiştir. Tahsis ettiği ve yazdığı çokça kitabı bulunmaktadır. 

MOLLA FENARİ 

Gerçek adı Şemseddin Muhammed bin Hamza’dır. İsminde yer alan Fenari lakabının Yenişehir ve İnegöl’e yakın bir yerde olan Fenar adlı yerden geldiğini bazı rivayetlerde ise babasının mesleğinin fenercilik olması dolayısıyla buradan geldiği gibi tanımlamalar mevcuttur. Bu konuda net bir bilgi yoktur. 

Eğitimine babasının yanında başlamıştır. Burada ilk eğitimini tamamlamıştır. Daha sonra Amasya şehrine gitmiş burada dini ilimleri tahsis ederek diplomasını almıştır. Sonrasında Kahire şehrine gitmiş burada da yine dini ilimleri görmüştür. Daha sonra Bursa şehrine gelmiştir. 3. Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid onu medresede eğitimci olarak görevlendirmiştir. Sonrasında ise 10 yıl gibi uzun bir süre Bursa Kadılığı yapmıştır. 

II. Murad döneminde ise kendisine Müftülük vazifesi verilmiştir. Tasavvuf alanında önemli bir insandır. Bu makamın önde gelen mensupları arasında yer almıştır. Bunu eserlerinde de yansıtmıştır. Maddi durumu çok iyidir. Ancak o hayatını hep sade ve düzgün yaşamıştır. Tarihçilerden Taşköprüzade Molla Fenari’nin 10.000 ciltlik bir kütüphanesinin olduğunu söylemiştir ve öldüğünde bunu kendisinden sonraya bırakmıştır. Ayrıca Kudüs’te ise bir medrese inşa ettirmiş, Bursa şehrinde ise bir medrese ve üç camii yaptırmıştır.

YAZAR HAKKINDA
Selman Güvenkaya
Selman Güvenkaya
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN