EDİTÖR

Fikir Dünyamızda Bir Fener: Cemil Meriç

Fikir Dünyamızda Bir Fener: Cemil Meriç
“Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür.”Cemil Meriç

Cemil Meriç, kendisinin deyimiyle bir fikir işçisi; düşünce dünyamızda bir derya, kendi başına bir usta. Yaşayanların değil, hiç ölmeyenlerin çırağı. 

Cemil Meriç Hatay’ın Fransızlar tarafından işgal edildiği günlerde, Reyhanlı ilçesinde dünyaya gelir. Bir işgalin ortasına doğmuş bir çocuktur. Bu yüzden olsa gerek, düşünce hayatının ilk zamanlarında milliyetçi bir yapısı vardır. Yalnız onun milliyetçiliği günümüzün milliyetçiliği ile karıştırılmamalıdır. O Fransızlara, emperyalizme ve işgale karşı milliyetçidir; yoksa binlerce yıl birlikte yaşadığı kardeşine karşı değil. Hatay’da öğrenim gördüğü lisede çok iyi bir eğitim almıştır. Özellikle Fransızcayı bu okulda öğrenmiştir. Lakin işgale karşı duruşu ve yazdığı yazılar bahanesi ile okulu bitiremeden atılmıştır. İşte daha o yaşlarda, ilk düşünce sürgününü yemiştir. Daha sonra liseyi tamamlamak için İstanbul’a gitmiştir. İstanbul, onun için bambaşka bir dünyaya kapı açmıştır. Marksizm ile İstanbul’da tanışır ve kendini ararken ikinci limanda bulur kendisini. Marksizm’dir onun için ikinci liman. İkinci limanında ikinci düşünce suçundan, hâkimin karşısına çıktığında; “Evet, Ben bir Marksist’im!” demiştir. O günlerde Marksist’im demek idam edilmek demekti ve mahkeme idam isteğinde de bulundu. Diğer taraftan her şeyin sahibi olan Allah, Cemil Meriç için daha vadeyi tamam etmemişti. Sonrasında Marksizm’den de kopar üstat ve yüzünü Doğu’ya döner. Özellikle Hint tarihi ve kültürüne yöneldiğinde, orada gördüğü Doğu’nun muhteşem ışığıdır. Hint kültürü ile birlikte üçüncü limandadır. Bir süre sonra bu limanda da duramaz ve devam eder. Dördüncü ve son limanda İbn Haldûn ve Osmanlı ile tanışır. “İslâm dünyasına açılan kapım İbn Haldûn’dur.” diyordu üstat. Bu son durakta, artık kendisini bulur ve düşünce dünyası belirginleşir. Artık o milleti için gece gündüz çalışan bir fikir işçisidir. Arada atladığımız ama onun hayatını etkileyen en büyük olay da başına gelmiş; ileri derece bozuk olan gözleri artık hiç görmez olmuştur. Bu durum, kitaplarla yaşayan, onlarla yatıp kalkan ve onları kendinden ayrı görmeyen bir fikir adamı için çok büyük bir imtihandı. Yine de o vazgeçmedi, önce çocuklarına kitapları okutup dinledi, sonra Braille alfabesini öğrendi ve okumaya devam etti. Belki de yılmaz bir fikir işçisi olduğu gün, gözlerini tamamen kaybettiği ama hayat amacından hiç vazgeçmediği o gündü…



Sevgili Okur!

Bu ay senin için düşünce dünyamızın en büyük fenerlerinden biri olan Cemil Meriç’i ele aldık. Düşünce dünyasına, hayatına ve amacına baktık. Onu hazmetmeye çalıştık. Yine diğer editörlüklerimizde de muhteşem yazılar ve güzel konular bulacaksın. Sadece bilmeni isteriz ki; aradığın her şeyin biraz sonra karıştıracağın sayfalar da mevcuttur. 

Selam ve dua ile iyi okumalar! 

ÖNCEKİ YAZI MERHABA BABA
YAZAR HAKKINDA
Enes Yıldırım
Enes Yıldırım
Genç İstikbal Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN