GELİŞİM

İzahı ve Mizahı Yok Bazı Şeylerin

İzahı ve Mizahı Yok Bazı Şeylerin
İzahı ve mizahı olmuyor bazı şeylerin. İnsanı dünyanın geçiciliği rahatlatıyor kimi zaman. Mümine şifa oluyor dünyaya ilişikliği. Bir hedef var önümüzde. Ufukları aşkın bir bakış kazanabildikse eğer uğraşmaya vaktimiz kalmıyor ayağımıza takılan gölgelerle. Zaten insan da gölgedir. Gölge gölgenin ayağına takılabilir mi?

Onca meşguliyetimize rağmen bir durup dinleyelim yaşadığımız anı. Beş vakit namaza durmak bir paroladır aslında. "Durun ve dinleyin!" der Rabb'imiz. Durur ve dinleriz kâinatı ayet ayet yaratan Rabb'imizin mesajını, peşinden koştuklarımızdan sıyrılabilirsek eğer.

Duymak ve dinlemek önce gelir konuşmak ve yazmaktan. Vahiy böyledir keza. Sünnetullah böyledir. Siz hiç "din'lenip" dinlediniz mi gönderildiğiniz kâinatı? Bir ölüyle göz göze geldiniz mi hiç? Bir deliyle ağlaştınız mı? Yoksul bir çocuğun varsıl bir acıya nasıl baktığını gördünüz mü, yoksa başınızı yoğunluklarınıza mı çevirdiniz yine? Şahit oldunuz mu mesela toprak bir tencerede mutluluğa? Tutup nefsinizin elinden, bir kabirle dertleştiniz mi dünyalıklarınız üzerine?

Sahi daktilo kullandınız mı hiç? Kitap okumayı uyumaya tercih ettiğiniz oldu mu? Okuduğunuz bir kitapta, avcıların balıkların göç yollarını, toplanma yerlerini gösteren bir defter tuttuğunu ve buna "kerteriz defteri" dediklerini duyup şaşırdığınız oldu mu? Ya da bir konferansta:"Aslında ıspanakta sanıldığı kadar demir yoktur. Temel reis koca bir yalanın ürünüdür. Popeye - Temel Reis karakteri, ilk yayınlandığı yıllarda Amerikan devlet stoklarında şişmiş olan tonlarca ıspanak konservesinin tüketilebilmesi için oluşturulmuştur ve tamamen devlet kanalıyla yapılmış bir reklamdan ibarettir" dediler mi hiç size?

Bir ata dörtnala bindiniz mi? Ya da sokak sanatçılarının derdiyle dertlendiniz mi? Utandınız mı insanlığınızdan kuş tüyü yataklarınızda, yıkılmış betonlarda evcilik oynayan çocukları gözünüzün önüne getirip? Bile bile kandırıldınız mı kandıran kardeşinizi üzmemek için? Yoksa siz de kandırıldık kandırmacasına sığınanlardan mı oldunuz konjonktür değiştikçe? Mesela hiçbir ülkede "Milli Saldırma Bakanlığı" olmadığını, tam tersi bunun yerine "Milli Savunma Bakanlığı" olduğunu ve buna rağmen dünyada savaşın neden hiç durmadığını düşündünüz mü? Kafa konforunuzu bozmaya cesaret edebildiniz mi? Niçin mesela iki öğünle doyabilecekken hep üç öğünle doyacak kadar para kazanmalıyız? Sınavdan sınava koşarak niçin eğitimize uzun müddet ara vermek zorunda bırakılıyoruz? Bernard Shaw'un: "Okul yüzünden eğitimime uzun bir süre ara vermek zorunda kaldım" sözü ne demek istiyor? Velhasıl doğru cevaplar için doğru soruları arıyor musunuz?

Biz hep kandırıldık. Oysa kandırılmamalı, kaldırılmalıydık alimlerimiz, hocalarımız, önde olanlarımız tarafından, faydasız uykumuzdan.

Ben!

Ben mi?

Bana gelince... Durmadan yüz değiştiren liderlerin atom olup yağdığını bilirim ben, halkların üzerine. Medyanın nasıl bir namlu olduğunu şakaklarımda hissetmişliğim vardır, en yakın yaverlerimin elleriyle. Koltukta sallanan ofis-boylara göre heybesi dert dolu sapasağlam çobanın daha yüksek geliyor kâr marjı bana. Ben anlayamıyorum sabahları namaza çıkıp ilk ışıklarda üşüyen teyzemin acısını görmeyenleri mesela. Sonra kitaba muhatap olduğu halde işçisinin hakkına muhalif olan hacı amcaları.

Çok mu dağınık geldi konu size? Korkmayın vaktiniz yok biliyorum düşünmeye ama, anlayacaksınız toplarsanız tüm gözyaşlarını parmak uçlarınızla.

Merhamet... 

Biraz merhamet sürün sadece, nokta bile olmadığınız yeryüzünde ontolojik çabanıza.

ÖNCEKİ YAZI SEBEP
YAZAR HAKKINDA
Muhammed Mücahid Demiralp
Muhammed Mücahid Demiralp
İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı.Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri mezunu.Küllük dergisi ile hemhal.Edebiyatı edepten ayrı görmüyor.Nefesin dahi İslamca alınması gerektiğine inanmasına rağmen hala aciz, hala eksik, hala kul.Bir yüreğe değmenin nafile ibadet olduğuna inanıyor.Karıncalara,kitaba ve daktiloya aşık.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN