GÜNDEM

Ödülü Hüsran Olan Yarış

Ödülü Hüsran Olan Yarış
Bir ölçüye göre yaratılan bizler, sürekli koşamayacağımız gibi gece gündüz yatamayız da, ne sürekli yemek yiyebilir ne de aralıksız uzun süre aç kalabiliriz. Bize biçilmiş en güzel yol olan orta yollu olmak yani vasat yolu seçmek sadece fikri anlamda bir yönlendirme değil aynı zamanda doğru olan yaşam şeklidir. Aksi durumda her dönemde zarara uğramak kaçınılmaz bir gerçek. Modern çağda doğru bir yaşam şekli seçmemenin bedelini amansız bir yarışta ömrümüzü heba ederek veriyoruz.

Her anlamda başkaları ile yarış hâlinde olduğumuz bu dönemde; günlük yaşantımız, sahip olduğumuz her türlü eşya, yediğimiz yemek, yaşadığımız ev ve daha sayamadığım nice alanda sosyal statü derecemizi belirlemek adına mücadele veriyoruz. Bizzat kendimiz veya başkaları tarafından puanlandırılıyor ve sınıflandırılıyoruz. Bu yarış bizleri psikolojik anlamda o kadar yıpratıyor ki basit sorumlulukların dâhi ihmal edilmesiyle ve bunu alışkanlık haline getirmemizle sonuçlanıyor. Doğal olarak gerçek anlamda başarısız, tembel ve motivasyonsuz birer kişiliğe bürünüyoruz.

Yarış hâlinde olmak meselesini biraz açmak gerekirse, bir maraton koşucusunu düşünün. Bu yarışmacı katıldığı müsabakalarda başarı elde etmek adına sıkı çalışarak her anlamda formunu korumak ve geliştirmek zorunda, fiziksel antrenmanlar, sınırlandırılmış diyetler hatta ciddi anlamda ihmal edilmiş sosyal yaşantı bu yarışmacının doğal hayat şekli olarak kabul edilebilir. Çünkü diğer yarışmacılar arasından sıyrılarak başarılı olması ancak bu şekilde mümkün olabilir. Bu koşucu için elde edilen bir madalya veya ödül ise motivasyon kaynağı olarak yaşı ve fiziksel durumu el verdiğince mücadeleye devam etmesine neden olacaktır.

Bir sporcu için normal kabul edebileceğimiz bu durum sonrası dâhi elde edilen birçok madalya önemini kaybetmeye ve yerini yaşamaya fırsat bulunulamayan bir ömrün pişmanlığına devreder. Sonucunda ödül alabileceğimiz bir yarışmada dahi bu pişmanlığı yaşayacak bizlerin; sonunda kimsenin ödüllendirilmediği ve hayatımızın her anını ve her alanını kapsayan bu yarışa devam etmesi akıldışı bir tutumdan ötesi değildir.

Diğerlerine kıyasla bir adım önde olmak adına tanınmış tekstil markalarına, kalitesine dahi bakmadan varımızı yoğumuzu dökmeye, saatlerimizi belki en verimli zamanlarımızı spor salonlarında sağlıktan uzak ve insanlıktan çıkmış birer beden elde etmek için harcamaya, her gün yaptığımız onlarca sosyal medya paylaşımında ifşa olmuş bedenimizi “güzelleştirmek” adına para tuzağı estetik merkezlerinde paramızı ve sağlığımızı bırakmaya, pislik yuvası dövmecilerde temizliğimizi bırakmaya başladık. Biz birer yarış atı gibi bu amansız yarışı verirken, kapital dünyanın her gün varlığını büyüterek yarışı izlemekten zevkten dört köşe olduklarını bilmek ise olayın diğer bir acı tarafı olarak karşımıza çıkmakta.

Hiçbir anlamda başarı elde edemeyeceğimiz bu yarışa bir son vermek adına öncelikle suni tanımlamaları bir tarafa bırakmalıyız. Herkesin farklı olmaya çalıştığı böyle bir zamanda farklara değil gerçeklere odaklanarak normalleşmeli ve gündem adamı olmak gibi seviyesiz kişilik halinden vaz geçmeliyiz. Birer podyum mankeni olmadığımızı öncelikle kendimize ve çevremize anlatarak psikolojik hastalıklar merkezi hâline gelmiş toplumumuzu düzeltmek zorundayız.

Yaşadığımız hayatın anlamını kavramak, sosyal medya gibi araçlar vasıtası ile ifşa ettiğimiz şahsımızı tanıdığımız ve tanımadığımız insanların yorumları ile yıpratmaktan vazgeçerek sanal anlamda gözlerden uzaklaşarak günlük meselelerden daha büyük ve baki olan imtihan gerçeğini yeniden hatırlamak zorundayız. Suni mutluluklar ile sürekli beslenmek zorunda olan modern hayatın yıpratıcı ve ağır yükünden kurtularak gerçek anlamda kaliteli ve anlamlı bir hayata ancak bu yolla sahip olabiliriz.

YAZAR HAKKINDA
Vahap Turna
Vahap Turna
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN